Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ankara tedirgin olmuştu. Son MGK toplantısında generaller ve Cumhurbaşkanı'nın endişelerini giderdi. Onların da gönlünü aldı.ABD ve AB, Tayyip Erdoğan'ın Kürt politikasını desteklediklerini bildirdiler.Sonuçta herkes (şimdilik) memnun edilmiş durumda.Irak savaşı öncesinde de manzara aşağı yukarı böyleydi...Erdoğan ABD gezisinde Amerikalılara kesin sözler vermişti. O yüzden tezkere Meclis'ten çıkmadan asker ve silah dolu gemileri Türkiye'ye doğru yola çıkarmıştı Amerikalılar.Ancak TBMM 2. tezkereyi reddedince her şey altüst oldu. Türkiye - ABD ilişkileri bozuldu. Hükümet krizi yönetemeyince Türkiye Irak'taki gelişmelerin dışına atıldı. Bugün kendi aleyhindeki gelişmelere tamamen seyircidir ülkemiz. Kabul etmeyiz dediğimiz ne varsa yutkunup sineye çekiyoruz.ABD ile çıkan krizin sebebi tezkerenin reddedilmesi değil, daha önce bunun aksi yönde söz verilmesi ve Amerikan ordusunun güç duruma düşürülmesiydi.Politikada neler verebileceğini hesaplamadan söz vermek kolay. Ama vakti geldiğinde sözü yerine getiremezseniz bozgun başlıyor...Kürtler şu sırada Erdoğan'dan verdiği sözlerin içini doldurmasını bekliyor. Erdoğan çözüm olarak ne düşünüyor? Belli değil. Yarattığı beklentiyi karşılayamazsa sıkıntı dünden daha büyük olacaktır. Tayyip Erdoğan, Diyarbakır gezisinde verdiği sözlerle Kürtlerin gönlünü fethetti. Adalet Bakanı Çiçek, suç işleme oranındaki hızlı artışı, kentleşme, krizler, yetersiz eğitim ve sevgi eksikliğine bağlamış. Anlayacağınız bu işte hükümetin hiç kusuru yok... Filozof Bertrand Russel der ki: "Bilirseniz seversiniz... Kayısı hakkında bilgiye sahip olursanız yediğinizde size daha lezzetli gelecektir..."Bu hafta Gaziantep-Galatasaray ve Beşiktaş-Diyarbakır maçlarını televizyonda izledik. Ercan Taner ve Melih Şendil, maçları anlatırken araya merak giderici bilgi serpiştirdiler. Özellikle az tanınan oyuncularla ilgili bilgilendik. Maç anlatan arkadaşların bizden daha çok şey bildiğini görünce daha fazla kulak kesiliyoruz. Onu da ekleyelim. Teşekkür edelim. Maçlar lezzetlendi Türk halkının ve ordusunun Kurtuluş Savaşı'nı zaferle sonuçlandırdığı günün 83. yıldönümü...Ülkenin işgal zincirlerini kırdığı, parçalanmış bir imparatorluğun külleri üzerinde bağımsızlık onurunu yeniden inşa ettiği gün...Ne var ki bugün ülke olarak o tarihi günün 83 yıl ilerisinde değil, gerisindeyiz...Bu sonuçta geçmiş ve mevcut iktidarları suçlamak âdettendir. Ancak en büyük sorumlu herhalde halkın kendisidir. Her birimiz şapkamızı önümüze koyup düşünmeliyiz: Neden zaferimiz yenilgiye dönüştü? Halk olarak nerede yanlışlar yaptık? Bugün 30 Ağustos Burdur Müftüsü "12 yaşın altındaki Kuran kursu öğrencilerinin sayısı arttı" deyince, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu'na sormuştuk:- Denetimleri mi artıracaksınız, yoksa Burdur Müftüsü'nün ayağını mı kaydıracaksınız?Sayın Bardakoğlu arayarak:- Mevcut yasa ve yönetmeliklere uyulması konusunda çok titiz davranıyoruz dedi, 12 yaşın altındaki çocukların kurslara devamına izin vermiyoruz. Sözünü ettiğiniz konuyu soruşturuyorum...- Gazetelerdeki fotoğraflarda da 12 yaşın altındaki çocuklar görülüyor...- Onlar kurs öğrencisi mi, fotoğraf çekilirken kareye mi girmişler... Bilmiyoruz...Dileyelim öyle olsun!.. Sorulara devam:- Sayın Başkan, 12 yaş üstü de olsa çocuklar yazın 2 ayda Kuran okumayı nasıl öğrenebilirler?- Bu kurslarda öğretilenler birkaç dua ve namaz sureleri ile ahlak derslerinden ibarettir, temel bilgilerdir.- Din görevlilerinin formasyonu bu kurslar için yeterli midir?- Yeterlidir diyemem. Ancak formasyonu yükseltmek için eğitim fakülteleriyle de işbirliği yaparak sürekli çalışıyoruz...- Kurs hocaları ne zaman istenen düzeye ulaşır?- Ne zaman tüm din görevlileri ilahiyat mezunu olur, o zaman.Diyanet İşleri Başkanı, en büyük sorun olarak ülkedeki ilahiyat fakültelerinin kontenjan azlığını görüyor. 20 dolayında ilahiyat fakültesinden yılda 800 dolayında öğrenci mezun oluyormuş. Bunların da ancak 100 - 150 kadarı din görevlisi oluyor. Mesleğe rağbet yok. Bardakoğlu, başka bir soruna değiniyor:- 9 bin boş kadromuz var ama atama izni alamıyoruz. Yılda en az 2 bin görevli emekli olup gidiyor, bir o kadarı da meslekten ayrılıyor. Maliye izin vermediğinden biz çok çok 500 kişi atayabiliyoruz... Şu anda 80 bin caminin 16 bininde din görevlisi yok...Acaba cami sayısı da biraz fazla mı?! Bu soruyu sormaya vakit kalmıyor... m.asik@milliyet.com.tr Diyanet sohbeti