İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Yayınları, tarihçi Orhan Koloğlu’nun enfes bir derlemesini yayımladı:
“Osmanlı Dönemi Basınının İçeriği”...
Bu ülkede gazetecilik hep meşakkatli bir meslek oldu... Güçlüden yana olanlar yattıkları yerde beslenirken halktan ve doğrudan yana olanlar hep baskı ve tehlike altında yaşadı. Mesela...
1908 yılında Kalem dergisi Alman İmparatoru 2. Wilhelm ile ilgili bir yazı yayımlıyor:
“... Faydamıza tarafsız, zararımıza nasihatçı, kudretimize düşman, zaafımıza dost malımıza haris mülkümüze varis olan Almanya’nın gezginci imparatoru, ticari meselelerde adi bir komisyoncu, ziyaretlerde mahir bir aktör olur. Milli çıkarlarını sağlamakta Osmanlı uyruklu kesilir. Bin türlü tuhaflıklar, komediliklerle bizi gıdıklaya gıdıklaya güldürür, yaltaklanır, alacağını alır gider. Memleketine döndüğü zaman bütün ailesini toplayıp gururlu bir lisan ile ‘Size Türkiye’den hediyeler getirdim’ der. Kimine şimendüfer, kimine rıhtım, kimine maden, kimine imtiyazlar dağıtır. Biz biçareler can çekişirken, zarar nöbetiyle inlerken, o bizim hesabımıza akan suyuyla, bir alaycı kürsüsüne benzeyen çeşmesinden susamış dudaklarımıza serptiği pis bulaşık zehir damlalarına karşı bizden bir şükran hissi bekler...”
(Burada sözü edilen, İmparator 2. Wilhelhm’in Almanya’da yaptırdığı, Sultanahmet’e kondurduğu çeşmesidir.)
Özellikle Salah Cimcoz imzalı makaleler ve karikatürler üzerine Zaptiye Nazırı Sami Paşa Kalem dergisine damlar... Sorumluları emniyete davet eder. Gözdağı verir... Ama yukardaki enfes yazıların sahiplerini yıldıramaz...
Erdoğan bakanlarıyla beraber Adnan Menderes’in mezarını ziyaret etmiş.
Referandumda oy için 80’leri kullanmıştı,
2011 seçimlerinde de 60’ları kullanıp yine 90’dan takmayı umuyor olmalı...
Haldun Ertem
Gülen “Okyanus ötesi” tanımına bozulmuş.
Haklı! Öcalan’a “Gemlik ötesi” diye karartma yapılıyor mu?
Gülhan Elmas
Erdoğan yüzde 42’lik hayır oyunu parti toplantısında şöyle analiz etmiş:
- Biz müddet sonra “hayır” diyenler de “keşke biz de evet’’ deseydik diyecekler.
Acaba bu iyi bir temenni mi yoksa, yoksa pişman edeceğim yönünde bir tehdit mi?
Engin Balım
Kadıköy cehennemi
Siz hiç otobüs durağında açık hava mitingi yapıldığını gördünüz mü?
Kadıköy’de yapılıyor... Mitingler daha önce Kadıköy’de iskelelerin önündeki geniş alanda yapılıyordu. Alanın metro çalışmaları nedeniyle kazılması üzerine bu defa İstanbul Valiliği otobüs ve minibüs duraklarının bulunduğu rıhtım bandını mitinglere tahsis etti. Şimdi hemen her hafta sonu tüm duraklar 12:00 - 19:00 arası iptal ediliyor. Kadıköy tümüyle trafiğe kapatılıyor. Hayat cehenneme dönüyor.
Kadıköy Belediyesi Valiliğe yazı yazdı... Ankara asfaltının kenarında pazar kurulan yerin daha uygun olacağını bildirdi. Ama sonuç alamadı.
Acaba amaç CHP’ye oy verdiği için Kadıköy’ü cezalandırmak mı? Başka ihtimal akla gelmiyor.
Yollardan sonra
Gazeteci arkadaşımız Nazım Alpman, yolculuk izlenimlerini “Yollardan Sonra” (Goa Yayıncılık) adlı kitapta topladı.
“Bu kitabın sayfalarında yazarıyla birlikte ülkeden ülkeye, kentten köye sıcacık, keyifli, sevgi yüklü yolculuklar yapıyoruz.”
Önsözde Nail Güreli kitabı pek güzel özetlemiş.
Sayfaları çevirirken önümüzdeki yıllarda gitmeyi kafanıza koyduğunuz yerlere yenileri ekleniyor.
Yol hikâyelerinden bir bölümü Keraban Ağa’nın izinden giderek yazılmış. Kimdir Keraban Ağa... Jules Verne’in roman kahramanlarından biri... İstanbul’dan Üsküdar’a geçecek olan tütün tüccarı Keraban Ağa, zaptiyelerin 10 kuruş haraç istemesi üzerine kızar, yolunu değiştirir; Trakya, Varna, Bükreş, Odesa, Kırım, Batum, Trabzon üzerinden dolaşıp Üsküdar’a gelir... Nazım sadece o yollarda giderken gördüklerini değil, Girit’i, Sinop’u, Kaş’ı, Batman’ı da yazıyor...
Acara Cumhuriyeti’nin başkenti Batum’da dolaşırken Başbakan Levon Varhsalomidze ile karşılaşıyor. Başbakan’ın yanında sadece iki kişi var. Nazım alışılmadık bu manzara karşısında şaşırıyor:
- İki koruma az değil mi?
Meğer biri koruma değil Levon’un arkadaşıymış. Şu yanıtı veriyor:
- Kendi ülkende korunacak hale gelmişsen işin bitmiş demektir...
* * *
Girit’in Hanya kenti yakınında bir de Gonya manastırı ve yerleşim bölgesi bulunuyor. Nazım’ın saptamasına göre... Bizim “Hanya’yı Konya’yı görürsün” deyiminin aslının “Hanya’yı Gonya’yı görürsün” şeklinde olması daha büyük olasılık taşıyor.
Gezmeden görmeyi de sever misiniz? Kitabı okuyunuz...
Dünya şampiyonu olan Amerikalı basketçilere adam başı 25 bin dolar ödül verildi... Bizimkilere ise ikincilik ödülü olarak 1’er milyon dolar...
Okurumuz soruyor:
- Peki Elvan gibi, Nevin Yanıt gibi Avrupa şampiyonu olan atletlerimize ödülleri neden 1.5 aydır verilmiyor?
a) Altın fiyatlarının biraz daha düşmesini bekliyorlar.
b) Atletizm yöneticileri hükümete olan sevgi ve saygılarını yeterince ifade etmedikleri için...
c) Şampiyon atletler ekranlara çıkıp maddi manevi destek arsızlığı yapmadığı için...
d) Hepsi...
