Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

- Soru soranlar önce hangi gazeteden olduklarını söylesin. Ondan sonra sorsun. Neden? Hoşuna gitmeyen soru soran muhabiri mimleyecek, onu kara listeye mi alacak? Yoksa gazetesine şikâyet edip işten mi attıracak?Başbakan, basınla mücadele yöntemini hayli aşağılara çekmiş görünüyor.Geçmişte bir seçim öncesi (Sanırız 1995), Derya Sazak, Fikret Bila, Yavuz Donatla birlikte Ankarada Refah Partisi lideri Necmettin Erbakana röportaj yapmaya gitmiştik. Röportaj başlamadan elimize birer dosya tutuşturdular. Dosyada köşe yazarlarının RP ve Erbakanla ilgili yazıları sıralanmış, yazıların "olumlu, nötr ve olumsuz" oluşuna göre boyalı kalemlerle işaretler konulmuş, notlar verilmişti. Peki bu dosyalar bize neden okutuluyordu? Belli ki aba altından, "Ayağınızı denk alın, yazdıklarınızı satır satır izliyoruz, iktidara gelince hesabını sorarız" sopası göstermek için... Bu "kültür"ün böyle cinlikleri var... Gazetecileri tehdit etmeyi seviyorlar! Başbakan Erdoğan, Madrid dönüşü kendisine soru soran gazete muhabirlerini uyarıyor: Başbakan Erdoğan, medyadan sonra TÜSİADa da fırça atmış. Tayyip Beyin de siyaseti bıraktıktan sonra ressamlığa soyunması muhtemeldir... Yargıtayın Atatürk Bulvarına bakan bahçesinde:"Bahçemiz B.Şehir Belediyesi Çevre Koruma Daire Başkanlığınca Düzenlenmiştir 2000" şeklinde bir yazı 5 yıldır orada duruyor.Avukat Rahmi Kumaş, Yargıtay Başkanlığına verdiği dilekçede, bu tabelanın kaldırılmasını istedi. Yargatayda malum Ankara Belediyesi ile ilgili davalar da görülüyor. Bu tabela, Yargıtayı Belediyeye borçlu gibi gösteriyor. Verilecek kararların tarafsızlığına kuşku düşürüyor... Yargıtay bahçesi... Sahte rakı satan meyhanecinin nasıl öldüğü tartışılıyor. Herhalde bir zamanlar halka radyasyonlu çay içirmek isteyenlerin yaptığını yapmış, "Bakın ben içiyorum, bana bir şey olmuyor" derken gümbürdemiştir. Yolculuktan dönen adam, karısını yatak odasında başka bir adamla sarmaş dolaş görünce bağırmış:- Artık her şeyi biliyorum?!Karısı sakin sakin cevap vermiş:- Madem her şeyi biliyorsun, söyle bakalım Trafalgar Savaşı hangi yıl oldu? Trafalgar Savaşı Soru, Arman Salepçiden geliyor: "Bazı erkekler, ilk cinsel deneyimlerini eşeklerle yaşadıkları için mi kadınlara eşek muamelesi yapıyorlar?" Orhan Pamukun, "Bu ülkede 1 milyon Ermeni, 30 bin Kürt öldürüldü" sözlerini, kritik bir konuda ayaküstü konuştuğu için eleştirmiştik. Ancak olay kitaplarını yakma, kendisini susturma kampanyalarına yöneldi. Bu tavrı da kınıyoruz. Söyleyecek lafı olan söyler. Demokrasi adabı içinde tartışılır. Yazar baskı ile susturulamaz.Geçelim başka konuya. Orhan Pamuk, Tagesanzaigere verdiği o gürültü koparan röportajında çok ilginç bir cümle daha sarf ediyor. Aynen diyor ki:"Ordu olmasa, yüzde 80 olan siyasi İslamcıların yüzde 20 olan laik solcu entelektüelleri baskı altına alacakları hatta öldürecekleri de bir gerçektir."Pamukun NPQ adlı dergiye verdiği demeçteki şu sözler de 13 Mayıs 2003 tarihinde sütunumuzda yayımlandı:- Erdoğan başarılı olsun istiyorum ve ordu siyasetin dışında kalsın istiyorum. Erdoğan, şimdi bu doğrultuda dar da olsa bir patika açıyor. Eğer bu patikadan dikkatlice geçilirse, Türkiye ister istemez daha açık, daha liberal bir toplum haline gelir... H H HÜnlü romancımız, ordu olmasa dincilerin laikleri keseceğini düşünüyor. Ama Erdoğanın başarılı olmasını da istiyor. Bir karikatüre bile tahammülü olmayan Tayyip Erdoğanın açacağı patikadan liberal topluma varılacağını söylüyor... 1 milyon Ermeninin öldürülmesi konusunda duyarlı... Ama ordu olmasa öldürüleceğini düşündüğü yüzde 20lik laik kitleye ilişkin bir duyarlık sergilemiyor. İlginç bir aydın tavrı ve fikir karmaşasına sahip Pamuk... m.asik@milliyet.com.tr Ordu olmasa!