- Beni 15.00'te sorguya aldılar. Sorgu bir saatte tamamlandı. Ama bırakmadılar. Saat 19.00'da atv'yi açtılar. Canlı yayın başladı. Bizi o anda serbest bıraktılar...Böylece haklarında hiçbir somut kanıt bulunmayan genç kızlar canlı yayının içine atılmış.Hikâyelerini birkaç gündür okuyoruz. Kimi intihar etmekten söz ediyor, kimi işinden olmuş.Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah tarihe geçecek sözler sarf ediyor:- Polisimiz kesinlikle namuslu kişileri afişe etmeyi sevmez. Böyle bir şeye de aracılık etmez...CHP Milletvekili Muharrem İnce soruyor:- Hukuki metinlerimizde "namuslu kişi", "namussuz kişi" ayrımı bulunmakta mıdır? Ortada bir yargı kararı bulunmadığı halde gözaltına alınan kişilerin "suçlu" ilan edilmesi hangi hukuka sığar?Bir kara mizah da bu operasyona küçük kız çocuklarını nen sevdiği oyuncak olan "Barbie" bebeklerinin adının verilmesi... Haber bültenlerinde "Barbie" adı geçtikçe kulak kabartan küçük çocuklar, ardından fuhuş hikâyeleri dinliyor. Barbie Satış Müdürü Lale Demiral, dün olayı üzüntüyle izlediklerini anlatıyordu. Nereden baksanız hazin bir manzara... İstanbul Emniyet Müdürlüğü bir suç çetesinin telefonlarını dinliyor. Orada adı geçtiği iddiasıyla birtakım genç kadınları sabahın erken saatlerinde evlerinden topluyor... Bu operasyonda gözaltına alınanlardan Fulden Uras anlatıyor: İstanbul vergi şampiyonları listesinde "anlı şanlı isimler" yokmuş. Öyledir... Anlı şanlı (!) isimler genellikle gelir vergisinde değil magazin dergisinde boy gösterirler... Başbakan'a göre Danıştay yanlış yolda. Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanı, üniversiteler, bürokratlar, TÜSİAD, sendikalar, işçiler, memurlar, çiftçiler, mimarlar, doktorlar.. Hepsi yanlış yolda... Hani Laz Almanya'da ters yola girmiş... Polis anons yapıyormuş: "Dikkat dikkat, ters yola girmiş bir araç var..." Laz söylenmiş:- Ne biri yahu, binlerce araç binlerce...Başbakan'a göre kendisi düz yolda, başka kim varsa ters yolda. Empati duygusu gelişmeyince böyle duygular yeşerir insanlarda... O hep haklıdır! Empati noksanı... "Demokratik bir yaşam sürmek istiyorsanız kaçmaya göçmeye, elde silahla dolaşmaya gerek yok, gelirsin masada her şeyi konuşursun..." Başbakan, bu sözlerle PKK'ya "Gel, masaya otur görüşelim" teklifi yapıyor sanıldı önce. Gaf fark edilince Başbakanlık Yalanlama Müdürü Akif Beki muhatabın DTP olduğunu söyledi. Sorular:- DTP elde silahla mı dolaşıyor? O zaman neden haklarında soruşturma açmıyorsunuz? Ayrıca devlet DTP ile ne konuşacak, neyin pazarlığını yapacak? İpin ucu kaçarsa Gazetelerde 6 Nisan'da "ABD ile işbirliği sonuç veriyor" konulu haberlerde PKK konusunda Türkiye ile ABD arasında istihbarat paylaşımı yapıldığı, 25 Mart tarihinde Muş'ta 14 teröriste yönelik operasyonda da söz konusu istihbarat paylaşımının önemli katkısı olduğu yazıldı.Demek sonradan ayaklanmalara yol açan 14 teröritsin ölümüyle sonuçlanın operasyonun istihbaratını Amerikalılar vermişti...Şimdi de PKK'nın eski yönetcilerinden olup şimdi yolunu ayırmış olan Sait Çürükkaya'nın Rızgari internet sitesinde yazdığı yazıya göz atalım:"Muş - Amed ve Bingöl üçgeninde, değil bir gerilla birliği, bir yumurtanın bile saklanması zordur. Bu dönemde bu alana bir gerilla birliği göndermenin, açıkça bu birliği imhaya göndermek olduğu, gerilla savaşının ne olduğunu bilen herkesin farkında olduğu bir olgudur.Benim dikkatimi çeken en önemli olay ise çatışmanın ertesi günü HPG merkezinden yaşamını yitiren tüm gerillaların özgeçmişinin hemen açıklanmasıydı. Bu yıldırım hızı 30 yıldır süren bu savaşta bir ilki oluşturuyor.... Benim düşünceme göre, bu birlik gözden çıkarılmış, imha edilme haberi beklenmiştir. Gerilla sicillerinin acil verilmesinin bir diğer nedeni, hemen isimlerinin açıklanıp olay daha sıcak iken cenaze sahiplerini harekete geçirip kitleyi ayağa kaldırmaktır. Amed'in ayağa kalkması için kurbanlara ihtiyaç vardı ve bu gerilla birliği bu klik tarafından kurban seçildi..."İki yorum alt alta gelince ortaya çıkan manzara takdirinize sunulur... m.asik@milliyet.com.tr Garzan'da...