Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

- Orhan Pamuk'un kazanma şansı var mıydı? Neler oldu jüride?- Orhan Pamuk'un kazanma şansı yoktu, çünkü aday değildi dedi Demir...- Nasıl olur, Uluslararası PEN Kulüpleri'nin Türkiye Merkezi, onu aday gösterdiğini açıklamıştı...- Türk PEN Kulübü onu aday gösterebilir ama bu aday olabilmesi için yeterli değil. Nitekim değildi.- Emin misin Pamuk ödülü aldı, alıyor diye Türkiye hop oturdu hop kalktı...- Eminim canım, jüride arkadaşlarım var, tartışmalarda hiç adının geçmediğini iyi biliyorum...- İngiliz Observer gazetesi, Orhan Pamuk yüzünden jürinin ikiye bölündüğünü yazdı...- Atmışlar... İsveç gazeteleri de yazdı Orhan Pamuk aday diye...- E yazmışlar işte...- Ama "Pamuk, Türk gazetelerinin Nobel adayı" diye dalga geçtiler...- Yaşar Kemal nasıl aday olmuştu?- Onu 1972 yılında Amerikan PEN Kulübü aday göstermişti. O yıl kazanamadı. Şansı bitti. Yılın yarısını İsveç'te, yarısını Türkiye'de geçiren yazar Demir Özlü dostumuz önceki gün Türkiye'ye geldi... Konuşurken söz Nobel'den açıldı.. Sol, Bolu'da beyin fırtınası yapmış. Fırtına kurtarmaz, kasırga lazım... Avrupa Parlamentosu Türkiye ile müzakerelerin devam edebilmesinin, ancak Türkiye'nin Manyas'ta işlediği hindi soykırımını tanıması ve kabul etmesi halinde mümkün olacağını bildirdi... Soros Vakfı'ndan yardım alan Boğaziçi, Bilgi ve Sabancı üniversitelerinin düzenleyeceği Hindi Konferansı'na resmi görüşün temsilcisi oldukları gerekçesiyle Bakanlık yetkilileri çağrılmadı.Nobel ödülü aday adayı Orhan Pamuk, en az 1.000.000 hindinin ve 500.000 tavuğun Türkler tarafından soykırıma uğratıldığını iddia etti... Günün haberleri : )) Kadıköy Mühürdar yokuşunda dün saat 11.30 sıralarında... 3 büyük çekici yol kenarına park etmiş özel araçları kaldırıyor. Her çekici, bir üzerine, bir arkasına araç alıyor. Çekicilerin birinde tek araç var. Arkası boş. Ama yol kenarında en öndeki Mercedes'i almıyorlar. Çekiciler gidiyor. En öndeki Mercedes tek başına kalıyor. Ve 1 dakika sonra, civardan gelen araçlar tekrar Mercedes'in arkasına park ediyor. Mercedes orada durduğuna göre park serbest diye düşünüyorlar tabii... Trafik vakfı para kesiyor. Ama sorun çözülmüyor. Etraftan durumu görenler polisin çifte standardını hüzünle izliyor... Trafik operasyonu Haber müdürü sabah muhabiri çağırmış: - Oğlum şarkı söylerken dondurma yiyen kadının resmini çektin mi?- O haber fos çıktı abi demiş muhabir...- Nasıl yani?- Gittim baktım, şarkı söylerken dondurma yiyen kadın diye bir şey yok. Kadının iki kafası var, biriyle şarkı söylüyor ötekiyle dondurma yiyor... Adam sirke başvurmuş... Hünerini sormuşlar: - Ben kadını testereyle ikiye bölüyorum...- Canım onu yapan yığınla illüzyonist var...- Ama ben enine değil boyuna kesiyorum... Aydın Boysan'dan... Başbakan ve Başbakanlık, gazetecilere karşı fazla sinirli davranıyor son haftalarda... Söylentiler, Sakal-ı Şerif konusunda Başbakanlık'ın uzun süre sessiz kalmasından da kaynaklandığı halde Başbakan, sert deyimlerle basını suçladı...Başbakanlık da gazetecileri korku yayarak kontrole alma çabasında... Bakınız Başbakanlık'ın akreditasyon kartı verme koşuluna:"...haberlerinde gazetecilik ilkelerine riayet etmeyen muhabirlerin kimlik kartları iptal edilecek ve kendilerine yeni kimlik kartı verilmeyecektir." Basın Meslek Örgütleri Platformu, dün bir açıklama yaparak bu ifadeyi, "Akreditasyonu, sansür aracı haline getirme girişimi" olarak niteledi...Basının elini kolunu bağlama, Başbakan'ı her türlü soru ve eleştiriden uzak tutma girişimi Başbakanlık muhabirleriyle sınırlı kalmıyor... Yazarlar, ya kendiliklerinden yamanıyor ya çeşitli biçimlerde baskı altına alınıyor...Hıncal Uluç, bu hafta bir yazısına şöyle başlıyordu:"Medyamız Başbakan Erdoğan'ın üzerine titriyor. Toz kondurmamak için çırpınıyor. Yanlışlıkla biri kondurursa yandı... Tankları ve topları ile üzerine yürüyor.. Onur Öymen'e kitle halinde saldırdılar... Neden bu kadar kızdılar, neden böyle saldırdılar?.. Çünkü Onur Öymen durumu o kadar güzel özetleyen bir simgesel örnek vermişti ki..."Başbakan'a gıyabında ya da uzaktan soru sormak, ülkenin en hayati konularını sorgulamak da yasak... Çünkü kızıyor!..AB konusunda yalnızca sevineceksiniz, soru sormak yok... Özelleştirmeler konusunda halkın aklına gelen soruları ortaya atmayacaksınız... Hele gece yarısı görüşmelerinden falan hiç bahis açmayacaksınız.Açlar Londra'ya yürürken Hyde Park'taki kürsülerin sayısını çoğaltmış İngilizler. Yükselen sıkıntıların ilacı daha fazla demokrasidir. Basının üzerinde bunun tersi deneniyor... Abdülhamit devrine geri dönülüyor...Haydi hayırlısı! m.asik@milliyet.com.tr Bas - mayın...