Silahlı Kuvvetler'in dikkatleri uzun süredir "İslamcı sermaye"nin üzerinden ayrılmıyor. Konu MGK'nın hemen her toplantısında ele alınıyor. Örneğin geçen Mart ayında Liberal Bakış gazetesinde yayınlanan manşette şu sözler okunuyor:
"8 Şirkete yakın takip... İslamcı sermaye, MGK'da yeniden masaya yatırılırken dikkatler son yıllarda büyüyen ve devletten teşvik alan şirketlere çevrildi..."
Ve 8 şirket şöyle sıralanıyor: "Kombassan, Yimpaş, İttifak, Ülker, Asya Finans, Kuveyt Türk, Faisal Finans, Albaraka Türk..."
Silahlı Kuvvetler bu şirketleri dikkatle izliyor çünkü irticayı bir miktar da bu tür şirketlerin finanse ettiğinden kuşkulanıyor.
Derken 23 Aralık tarihli gazetelerde bir haber:
"Ülker'den rekor bağış..."
İslamcı şirketler arasında adı geçen Ülker, TSK Güçlendirme Vakfı, Mehmetçik Vakfı ve TSK Elele Vakfı'na 500'er bin dolarlık, toplam 1,5 milyon dolarlık bağış yapmış.
Haberdeki fotoğrafta Milli Savunma Bakanı İsmet Sezgin ve Vakıf Başkanı emekli generaller bağış çeklerini alırken görülüyor. Sezgin çeki alırken "Allah razı olsun" diyor.
TSK'nın sakıncalı ilan edip bir ara mallarını da boykot ettiği bir şirketten TSK vakıflarının bağış alması biraz (veya hayli) garip kaçmıyor mu?..
Okurumuz A.Z soruyor:
- Cumhurbaşkanı Demirel önceki akşam TRT'de Bayındır Holding'i uzun uzun övdü. TRT'de ücretsiz reklam yasak değil mi?
Okura cevap:
- Reklam yasak ama "Halkla ilişkiler" serbest. Baba'nın kayınbiraderi Ali Şener, Bayındır'a ortak oldu. Baba da onların halkla ilişkiler görevlisi olarak çalışıyor. TRT, "Baba'nın malı" olduğuna göre burada gariplik yok.
Rober Hatemo adlı pop şarkıcısı, Mehter Marşı'ndan bir pop parçası yapmış.
Bu parçaya da bir klip çekmiş...
Bu durum "milliyetçi muhafazakar" kesimde tepki yaratmış.
Niye?..
Çünkü Mehter Marşı Türk milletinin bir simgesiymiş...
Böyle kullanmaya Hatemo'nun hakkı yokmuş.
Bir okurumuz soruyor:
"Peki ama... Siyasilerimizin, üç beş oy fazla almak için, mehter müziğinden çok daha kutsal kavramlar olan Kuran, Bayrak, ezan, vatan gibi simgeleri kullanmaya hakları var mı?..
Milliyetçi muhafazakar vatandaşlarımız bu iki yüzlü politikacılarımıza neden hiç tepki göstermiyor?.. Hatta onları baş tacı ediyor?.."
Hükümeti kurmakla görevlendirilen Yalım Erez, geçen cumartesi günü Sabah gazetesini ziyaret için kapıdan girerken fotoğrafını çeken Akşam muhabirine içerlemiş... Görüldüğü gibi bayağı sert çıkıyor... İyi değil... Bakın Alman Başbakanı Gerhard Schroeder geçenlerde ne dedi:
- Başarımı iki şeye borçluyum... Bir, basınla hiç kavga etmedim... İki, hiç yalan söylemedim...
Aklınızda bulunsun Yalım Bey...
Elektronik devrimin "yeni" ürünlerinden söz ederken... Firmaların artık kent içinde ürün dağıtımı yapan araçlarını uydu aracılığıyla "dakikası dakikasına" izleyebileceklerini anlatmıştık. İngiltere'de bu yönde hazırlık yapılıyordu.
Meğer "uydu aracılığıyla araç takibi" (tamamen Türk mühendislerinin hazırladığı programlarla) ülkemizde de mümkün olabiliyormuş.. TETA Bilgi İşlem Hizmetleri'nden Koray Kocabalkan, söz konusu teknolojiyi Ekspress Kargo ve Koza A.Ş. firmalarında hayata geçirdiklerini bildiriyor...
Sistem nasıl işliyor peki?.. Kocabalkan anlatıyor:
- Belli bir donanımı olan herkesin ulaşabileceği serbest uydular var uzayda. Trafikteki araçlarınızı onlar aracılığıyla takip edebiliyorsunuz. Biz buna olanak sağlayan teknik donanımı ve bilgisayar programlarını hazırlıyoruz...
6 bine yakın bakkal ve markete Çay - Kur ürünlerinin dağıtımını yapan Koza A.Ş, yeni teknolojinin ilk kullanıcılarından... Firma yöneticilerinden İshak Sayın anlatıyor:
- Araçlarımız gün içinde 40 - 50 nokta arasında sefer yapıyor. Bu sistem sayesinde o noktaların her birine mal indirilir indirilmez faturası merkezdeki stoktan otomatik olarak düşecek. Böylece her gün 1000'e yakın faturanın anında ve net olarak hesaplara işlenmesi sağlanacak. Eski sistemde her aracın kestiği faturalar tek tek toplanıyor, çok sayıda muhasebe elemanıyla ve hayli uzun sürede kayda geçiriliyordu. Bazen hatalara da yol açan bu sistem kalkacak. İkincisi.. Araçlarımızı merkezden takip edebileceğiz. Hangi noktada ne kadar zaman harcadıklarını, "kaytarıp kaytarmadıklarını" izleme olanağımız olacak. Dolayısıyla "araç takibiyle" görevli "müfettiş"lerden de tasarruf sağlayacağız. Düşünün, bir müfettiş maaşı 300 milyon civarındadır. Altlarındaki araçların masrafları da cabası...
- Ama bu yeni teknoloji de pek ucuza çıkmaz herhalde?..
- Araçlara monte edilen sinyal vericilerin her biri 3500 dolar. Merkezde de mevcut bilgisayar sisteminin üzerine 12 bin dolarlık ek yatırım yaptık. Ama şurası kesin ki, "kişiye dayalı" sistemden daha ucuza gelecek. Otomatik fatura kaydı sayesinde eskiden sırf o iş için istihdam ettiğimiz ek muhasebe elemanlarından da tasarruf edeceğiz. Sonuçta her ay personel giderinden sağlanacak tasarruf, 1,5 milyar lira civarındadır...
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr