Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ne var ki ulusal duyarlığı ön planda tutan kesimler aynı mutluluğu paylaşmıyor... Onlarda "Ne pahasına olduğuna bakmayalım, alınan ödülün tadını çıkaralım" gibi bir rahatlık yok. Buruk duygular ağır basıyor... Ödülün Türkiye'yi yücelten değil cezalandıran nitelik taşıdığına inanılıyor. Ödül Türkiye'ye mi verildi, Türkiye karşıtlığına mı? Pamuk'un romanına mı verildi, Türkiye'yi kuşatanları memnun eden sözlerine mi? Kuşku okyanus ötesine dek uzanıyor: Washington Times gazetesinde şu yorum:''Nobel bile siyasetten kaçamadı''Bu ödüle içten sevinenler mi? Var tabii... Ermenistan Yazarlar Birliği Başkanı David Muradyan, sevincini, "Bu ödül Türkiye'ye verilen güçlü bir mesajdır. Bu hem bir edebiyat ödülüdür hem de ahlaki bir durumdur" sözleriyle dile getirmiş. Ülkenin ünlü yazarlarından Perch Zeitunsiyan'ın yorumu, "Bu, Pamuk'u yargılamak isteyen Türklere bir derstir" olmuş... Bir başka Ermeni yazar Aleksandır Topçiyan, "Bu gelişmeye çok çok sevindim" diyor...Orhan Pamuk, "Bu ödül Türkiye'ye verilmiştir" diyerek yüreklere su serpiyor... İyi de... O zaman Ermenistan'daki Ermeni yazarların bu sevinci niye? Gazetelerde Türk kazandı, Türkiye kazandı, Türk edebiyatı kazandı gibisinden sevinçli başlıklar... Edebiyatçılardan tebrikler... Pamuk övülüyor. Soru: Türkiye'deki Fransız tatil köylerinde "Ermeni soykırımı yoktur" dersek ceza yer miyiz? Yanıt: Belli olmaz... İşi sağlama almak için başka yerlere gidin... Orhan Pamuk'un NPQ dergisinde yayımlanan şu sözleri bu sütunda 13 Mayıs 2003 tarihinde yer aldı:- Tayyip Erdoğan başarılı olsun istiyorum ve ordu siyasetin dışında kalsın istiyorum. Erdoğan şimdi bu doğrultuda bir patika açıyor. Eğer bu patikadan dikkatlice geçilirse, Türkiye ister istemez daha açık, daha liberal bir toplum haline gelir...Evet... Erdoğan'ın açtığı patikadan dikkatlice geçiyor... Daha liberal bir toplum haline geliyoruz... Bazıları şeriat devletine gittiğimizi söylüyor.. Ve tabii onlara Nobel yok... Patikanın sonu... Orhan Pamuk'un aldığı bu ödül Türk röportajı, pardon Türk romanı için bir dönüm noktasıdır!.. Ermeni soykırımı iddialarının inkârını hapisle cezalandıran yasa Meclis'ten geçti ama Senato'dan döner! Şimdi bu şarkıya sığındık... Acaba mı?Korkarız... Fransız mallarını almayalım, ihaleleri iptal edelim, bağıralım çağıralım edebiyatı üç gün sonra biter. Her şey unutulur. Yan gelinip yatılır. Ermeniler ise yarından itibaren Senato üzerinde kulis çalışmalarına başlar. Belki yasa bu defa Senato'dan döner... Ama bizde bu lagarlık, bu ulusal inançsızlık oldukça... Yarın bir gün bu yasa Senato'dan da geçer... İğne deliğinden de... Bir ihtimal daha... Moda Parkı'nda puslu bir gün... Sessiz ve ulu ağaçların altında, bronz büstünün önünde, rahmetli Cumhurbakanı Fahri Korutürk'ü anıyoruz... Onun 5.5 yıl basın müşavirliğini yapan ve "Bıçak Sırtında" adlı kitabında o yılları anlatan Ali Baransel Ankara'dan gelmiş... Korutürk'ü hâlâ saygıyla anan aydınlık insanların önünde unutamadığı anları aktarıyor... Sayın Emel Korutürk, rahatsızlığından dolayı törene gelemiyor. Daha sonra topluca Emel Hanım'ın ziyaretine gidiliyor. Orada da eski anılardan söz ediliyor... Örneğin...12 Eylül darbesine hazırlanan generaller Cumhurbaşkanı Korutürk'ten Meclis'i feshetmesini istemişler; cevap aynen şöyle:- Kendilerinden aldığım vazifeyi kendilerini ortadan kaldırmak için nasıl kullanırım?Böylesine demokrat bir cumhurbaşkanı... Ve o ölçüde ilkeli...Başbakan Yardımcısı Hikmet Çetin bir gün Köşk'teki randevusuna 15 dakika gecikiyor... Korutürk bu yüzden Çetin'i kabul etmiyor.Korutürk'ün iki oğlu çalışmakta, kızı okula gitmektedir... Çocuklara Çankaya Köşkü dışında ev tutuluyor... Çocuklar işe ve okula ailenin şahsi aracıyla gidip geliyorlar. Sanatçı ve yazarlara ilk Köşk daveti, Emel Korutürk'ün de girişimiyle Fahri Korutürk döneminde veriliyor...Korutürk'e o soyadı kim mi vermiş? Mustafa Kemal... Deniz Yüzbaşısı Fahri Bey bir gece ünlü Karpiç Lokantası'nda yemek yerken lokantaya Mustafa Kemal ve arkadaşları geliyor. Bir yüzbaşının orada yemek yiyor olması dikkat çekmiş olmalı. Mustafa Kemal onu masalarına çağırıyor. Biraz sohbet ediyor. Bilgisini, görgüsünü, özgüvenini beğeniyor. Ona Korutürk soyadını öneriyor. Önermekle kalmıyor, bir kâğıdın üzerine "Korutürk" yazıp veriyor da... O kâğıt hâlâ, Moda'daki evde çerçeve içinde saklanıyor...Korutürk'ü anma törenini bu yıl Kadıköy Belediyesi düzenledi. Korutürk her yıl büstü başında anılacak. Bu ilkeli devlet adamı hep hatırlanacak... Fahri Korutürk Hiçbir akıllı adam daha genç olmayı istememiştir... m.asik@milliyet.com.tr