Kesinlikle hayır... Örneğin İngilizlerin gözünde Vahdettin hain değildi.Başkan Nixon'ın bir Türk büyüğü hakkında:- Yalnızca kendi ülkesinin çıkarlarını düşünmeyecek kadar iyi bir devlet adamı, deyişi gibi. İngilizlerin gözünde de Vahdettin yalnızca kendi ülkesini düşünmeyecek kadar ileri görüşlü bir devlet adamıydı.Önce tahtını, sonra da ülkesini ve halkını İngilizlerin yardımıyla kurtarmak istiyordu.Ne yazık ki Mustafa Kemal adlı bir isyancı, saf Anadolu köylüsünü kandırarak Saray'a ve işgalcilere karşı kışkırttı... Anadolu ihtilalini yaparak önce Ankara'yı, sonra tüm Türkiye'yi ele geçirdi.Ülkeyi kurtaramayan Padişah, "Olmadı kendimi kurtarayım" diye düşünerek İngiliz zırhlısıyla seyahate çıktı.Ama Vahdettinciler ile Mustafa Kemalcilerin çatışması bitmedi...Emperyalizm, Türkiye'nin temelinden Mustafa Kemal ilkelerini silip yerine Vahdettin ilkelerini yerleştirmek için 80 yıldır uğraşıyor. Son olarak da eski bir başbakanı transfer ettiler.Bugün ülkenin AB, ABD ve İMF'ce yönetilmesinden rahatsızlık duymayan, ulusal kuruluşların yabancı kuruluşlara peşkeş çekilmesini destekleyen, ulusal onur gibi kavramlara itibar etmeyenlerin sayısında giderek artış gözleniyor. Vahdettin geri dönüyor. Padişah Vahdettin için "Nereden baksan haindi" gibi bir deyim kullanabilir miyiz? Samsun'daki Uğur Mumcu parkındaki Uğur Mumcu anıtının hemen yanına AKP'li belediye tarafından bir şehitler anıtı yerleştirildi. Samsun'da 40'a yakın sivil toplum kuruluşu, belediye ile sürekli temas ettiler, şehitler anıtına itirazları olmadığını, ancak bir başka mekâna dikilmesinin yararlı olacağını anlattılar. Faydası olmadı. Belediyenin amacının, Uğur Mumcu Parkı'nı zaman içinde Şehitler Parkı'na dönüştürmek olduğu düşünülüyor. Uğur Mumcu Parkı Türkiye, Ek Protokol'ü imzaladıktan sonra Güney Kıbrıs'ı tanımadığını açıklayacakmış. Nikâhtan sonra eşini tanımamak gibi bir şey... Kazakistan'da çalışan mühendis okurumuz Bülent Demirdamar, kısa bir not göndermiş:"Kazakistan'in başkenti Almaata, geniş ve düzenli caddeleri, bol ağaçlı kaldırımları, her köşebaşında karşınıza çıkan küçüklü büyüklü parkları ile oldukça güzel bir şehir. Alışverişlerde Türkiye'de ödediğime yakın rakamlar ödüyorum. Fakat... Mesafe ne olursa olsun otobüse 30 tenge, dolmuşa 25 tenge, troleybüse 20 tenge öderken acı bir gülümseme oluşuyor yüzümde. Ankara'da dolmuşa ve otobüse 120 tenge ödüyoruz, İstanbul'da keza... İki ülke belediyelerinin hizmet anlayışı bu kadar farklı..." Bilet kaç tenge? CHP'nin eski Genel Başkanı Altan Öymen, pazar günkü İstanbul İl Kongresi'nde il başkanı adayı olacağını açıkladı. Bir eski genel başkan, il başkanlığı için mücadeleye soyunur mu? Koşullar öyle gerektiriyorsa neden olmasın diye düşünüyor Altan Öymen... CHP her zamanki gibi kritik bir dönemden geçiyor. Partide 20 kadar milletvekili canla başla görev yapıyor. Geri kalan 150 milletvekili yan gelmiş yatıyor. Genel Başkan zaman zaman iyi çıkışlar, etkili konuşmalar yapıyor. Ne var ki, eleştirdiği konularda ortaya çözümler koymuyor. Böyle çözümlere sahip olduğu izlenimi de vermiyor. Çıkış yolu göstermiyor. Gündelik eleştirilerle vakit öldürüyor Deniz Bey... İktidara niyetli görünmüyor. Geleceği alternatifsiz bırakıyor. CHP'de yeni bir rüzgâra ihtiyaç var. Böyle bir rüzgârı Altan Öymen gibi ağır toplar estirebilir... Altan Öymen... Muş deyince ne biliriz? Aklımıza "Burası Muş'tur, yolu yokuştur" diye başlayan türküden başka ne gelir? Eğer gidip görmemişsek hemen hiçbir şey...Muş'a gidemedik ama Muş Valisi, Milli Eğitim Müdürü ve Muşlu işadamları, Milliyet'in konuğu olarak geldiler. "Baba Beni Okula Gönder" kampanyası çerçevesinde sohbet ederken, bize Muş'un türküleri gibi acılı hallerini aktardılar...Muş'un ilçelerle birlikte nüfusu 500 bin... Öğrenci sayısı 100 bin... Üniversite giriş sınavlarında 1 yıl önce 66, bu yıl 68. olmuşlar. Milli Eğitim Müdürü Yaşar Sarıyar, 1700 öğretmen açığı olduğunu anlattı. Gelen öğretmenler çoğunlukla stajyer oluyor. Ve yüzde 30'u o yıl sonunda ili terk ediyor... Bu tür bir sistem öğrenci yetiştirmekte verimli olmuyor. Doktorlarda olduğu gibi öğretmenler için de sözleşmeli bir sistemin şart olduğu görülüyor...İlçe ve köylerde derslik ihtiyacı var. 22 bölge okulu için 22 minibüse ihtiyaç duyuluyor. Devletten hayır yok. Bu tür ihtiyaçların temini işadamlarının himmetine kalıyor.Ne var ki toplantımızda çok az işadamı vardı.Bursa'da, İstanbul'da, Almanya'da yaşayan binlerce Muşlu varlıklı kişi mi?Onlar pek ortalarda görünmüyor.Sevgili Türkan Saylan hoca, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı olarak birkaç öğrenciye daha burs, birkaç derslik için para diye koşuşturup duruyor...İki derslikli bir okul 55 milyar liraya inşa edilebiliyor. Çok da atla deve değil. Nabi Cerit adlı işadamı, Milliyet'in yönlendirmesiyle hiç gitmediği Muş'a 2 okul yaptırıyor örneğin. Muşlu işadamlarının ellerini ne zaman ceplerine atacakları merak ediliyor...Muş Valisi İbrahim Özçimen, çarpıcı bilgiler veriyor... Bir amatör tiyatro kurmuşlar. Tiyatro, köyleri dolaşarak kız çocuklarını okula göndermeyi teşvik eden oyunlar oynuyor.Acaba nüfus kontrolü ne âlemde? Vali Özçimen:- Devlet çocuk başına ayda 15 YTL ödüyor diyor, 10 çocuk ayda 150 YTL eder. Sırf bu parayı almak için çocuk sayısını artıran aileler var. Kontrol hak getire...Ağaların kendi çocuklarını üniversitede okutup halkın çocuklarının eğitimi için parmağını oynatmaması konuşuluyor...Dert çok... Devlet yok... Ülkenin uzak köşelerinde büyüyen sorunlar artık orada kalmıyor. Taşıyor, varoş olup büyük kentleri kuşatıyor. Muş ilinde durum 40 yıl öncesinden farklı değil. Büyüme, kalkınma masallarıyla düzelecek gibi de değil işler... Ciddi toplumsal seferberlik gerekiyor... m.asik@milliyet.com.tr Yolu yokuş Muş