“We further hope and pray that the brave young men and women return home with the lowest possible casualties...”
Tayyip Erdoğan’ın 04.04. 2003 tarihinde ABD’nin ünlü Wall Street Journal gazetesinde yayımlanan yazısı yukarıdaki satırlarla bitiyordu. Tercümesi:
“Kahraman çocuklarınızın anavatana en az kayıpla dönmesini umuyor ve dua ediyoruz...”
O günlerde Katoliklerin ruhani lideri Papa 2. Paul bile savaşların olmaması ve masum kanı dökülmemesi için dua ediyordu...
Kendini “Müslüman demokrat” diye satan AKP iktidarı ise kitle imha silahı yalanı ortaya çıktığı halde ABD’nin Irak katliamını desteklemekteydi. Tayyip Erdoğan masum Iraklı çocuklar için değil, katil ABD’nin askerleri için dua etmekteydi.
Türkiye’nin vicdanlı insanları savaşa karşı eylemler geliştirirken AKP Türkiye’yi ABD üslerine açmanın hazırlığını yapıyordu...
Tezkere soylu TBMM üyelerinin gayretiyle geçmedi ama Türk hava sahası ABD uçak ve füzelerine açıldı... Türkiye’deki üslerden beş bin sorti yapan ABD uçakları Irak halkı üzerine ölüm yağdırdı... AKP iktidarı bu insanlık suçuna ortak oldu. Bizler var gücümüzle savaş karşıtı yayın yaparken hem AKP hem yandaş basın ABD’nin Müslüman katliamına alkış tutuyordu.
Bugün hidayete erdiler, Müslümanlar ve ezilenlerden yana oldular...
Bu kadarla da kalmadılar...
İsrail’i kınamakla birlikte AKP iktidarının olaydaki sorumluluğunu sorgulayanları “İsrail yanlısı” diye yaftalıyorlar.. Hedef gösteriyorlar...
Sanki dün Müslüman katliamına alkış tutanlar kendileri değilmiş gibi...
* Deniz Feneri’nin hesabı görülmedikçe; bu iktidarın himayesindeki hiçbir yardım kuruluşu beni hayır işi yaptığına inandıramaz.
Ülkü Çetinkanat
Erdoğan, Gandi’yi “Tel Aviv avukatlığı yapmakla” suçlamış... “Çalmayacaksın” demenin Tel Aviv avukatlığıyla ne ilgisi varsa...
Haldun Ertem
Erdoğan diyor ki: “Monşer diplomasisini bitirdik.”
Yerine “Monşeriat” diplomasisi geldi...
Fahrettin Fidan
Kılıçdaroğlu’na cevap veren Arınç; “Cemil Çiçek Başbakan’ın sağında, ben solundayım” demiş.
Arınç “Soldayım, moldayım” diye iktidara yürüyen CHP’ye göz kırpıyor galiba...
Gülhan Elmas
Futbol ilerliyor mu?
Turan Özyazanlar aydın bir futbol adamı... Aslen yüksek inşaat mühendisi... Yıllardır antrenörlük yapıyor. Futbolu araştırıcı bir gözle izliyor. Telefonda Türk futbolunun geliştiğine ilişkin beyanların gerçeği yansıtmadığını anlatıyor... Neden mi?
- Futbolcu ithali için ödediğimiz rakamlara bir bakın, diyor, bir de ihraç ettiğimiz futbolculardan elde ettiğimiz gelire bakın... Sattığımız oyuncu adedi bir elin parmaklarını geçmiyor... Futbol ithaline harcanan rakamlar ise yüz milyonlarca dolar... Aradaki fark azalmıyor, artıyor üstelik... Bu da gelişmemenin göstergesidir...
Fransa vizesi
Antalya’da Grow Fide adlı kuruluşta çalışan üç ziraatçi hanım... İlknur Özgen Erbay, Eda Münevver Şentürk ve Hatice Konak, bir üniversitenin davetiyle Fransa’ya gidiyorlar. Birkaç gün kalıp dönüyorlar.. Bir süre sonra Ankara’daki Fransa Büyükelçiliği’nden şirkete telefon geliyor:
- Hanımlar bir zahmet Ankara’ya gelsinler, Fransa’dan çıkış yaptıklarını bizzat ispatlasınlar...
Şirketin Başkanı Hasan Ünal bu isteğe akıl erdiremiyor.. Telefonda:
- Bu personelimizin Antalya’dan Ankara’ya gidiş dönüşleri 3 gün sürer, diyor, ayrıca bu elektronik çağda ziyaretçilerin Fransa’dan çıkış yapıp yapmadıklarını kontrol etmenin daha uygar bir yolu yok mu?
Büyükelçilik oralı olmuyor. Hasan Ünal eski bir milletvekili... Yıllardır iş hayatının içinde. Haklı olarak konuyu fevkalade ilginç buluyor. Bize aktarıyor. Biz Fransa Büyükelçiliği’ni arıyoruz. Basın görevlisi Şirin Erkan adlı hanım vize bölümüne başvurarak konuyu soruşturuyor. Kısa sürede dönüyor:
- Efendim doğru, Schengen vizesiyle ilk kez dışarı çıkanlara bu uygulama yapılıyormuş, diyor.
Bu arada bizim hatırımıza bir kolaylık sağlanıyor:
- Bu üç hanım pasaportlarındaki çıkış damgalarının fotokopisini faksla gönderirse konu çözümlenecektir...
Teşekkür ediyoruz.. Ediyoruz da... Ana sorun çözülmüyor. Bu eziyet anlaşılan bütün yurttaşlara uygulanıyor... Bizim vatandaşın boynu kıldan ince. Adam Hakkâri’ye gidip döndü diyelim, demek bir kez daha vize alamama korkusuyla Büyükelçiliğe gidip tekmil veriyor.
Fransa Büyükelçisi Sayın Bernard Emié... Bu son derece keyfi uygulama sizce vicdana ve insan haklarına uyuyor mu?
“Bir adım geriden”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu mütevazı davrandıkça bazıları kendilerini onunla aynı düzeyde görme eğiliminde.
Onlara küçük bir öykü...
General De Gaulle İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminde büyük gösterilerle Paris’e girerken kendisiyle aynı hizada yürümeye çalışan general ve siyasetçilere dönmüş, şöyle demiş:
- Lütfen bir adım geriden beyler...
Basiret sahibi adam, bu uyarı yapılmadan idrak edendir...
