Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

... Rahmetlinin ölümünün bugün birinci yıldönümü...Başarıları övülüyor, adı rahmetle anılıyor.Günün diğer olayları Tansu Hanım Amerika'da IMF'ye teslim oluyor, yurtta RP'li Belediye Başkanı (Tayyip Erdoğan) İstiklal Marşı yerine Fatiha ile işe başlıyor. Geleceğe ilişkin model şekilleniyor:"Amerika'nın kucağına oturmuş bir İslam devleti."Türkiye'nin 1980 - 93 dönemine egemen olan rahmetlinin hedefi bu muydu?Türkiye'yi dış borca batırıp Amerika'nın kucağına oturturken içeride antilaik ortamı genişletip günlük hayatı şeriata teslim etmek miydi?TC'yi Suudi Arabistan'a döndürmek miydi amacı?Eğer öyle idiyse başarıları bol bol övülmelidir.Değil idiyse şu soruya yanıt aranmalıdır:"Öyleyse bugün neden bu haldeyiz?" * * *Gelelim bugüne... Turgut Özal ölümünün 13. yıldönümünde anılıyor... Övgüler, iltifatlar, yüceltmeler... Özal bir efsaneye dönüştürülüyor. Evet, kültürümüzde ölüler hayırla yâd edilir. Gidenin arkasından kötü konuşulmaz. Ancak siyasetçiler ve liderlerin icraatı tartışılmaz diye de bir kayıt yok. Aksine tartışmalı, tarihe doğru notlar düşmeliyiz.Turgut Özal zenginlerin adamıydı. "Ben zengini severim" derdi. Bir kez olsun bir sendikanın kapısından içeri adımını atmamıştı.Federasyonu da tartışmalıyız diyerek Kürt ayrılıkçılara cesaret verdi.Benim memurum işini bilir, sloganıyla rüşvete, ahlaksızlığa yeşil ışık yakmıştı.Yazları işadamlarının teknelerinde tatil yapardı.Eğer TSK ve Yıldırım Akbulut karşı koymasa Türkiye'yi ABD yanında Irak'ta savaşa sokuyordu... ABD'yi destekleme uğruna Türkiye'yi milyarlarca dolar zarara soktu.Hayali ihracata yeşil ışık yaktı, yasadışı kazançları teşvik etti.Vatana ihaneti suç olmaktan çıkarması başlı başına bir zihniyetin göstergesidir.Özal'ın yanlışlarını da ortaya koymalı, onu gerçek kimliğiyle anmalıyız... 17 Nisan 1994 tarihinde, Turgut Özal'ın ölümünün birinci yılında bakınız bu sütunda (aynen) ne yazmışız: Türk şirketleri AB'deki ihalelere giremeyecekmiş... Ziyanı yok... Avrupa'da rüşvet ve torpil pek işlemediği için ihale almamız zaten zordu... Kâmil Koç otobüs firması 80. kuruluş yılını kutluyor... Bilir miydiniz? Türkiye'de araç sayısı yönünden ikinci durumdaki firmayı (275 otobüs) tamamen hanımlar yönetiyor... Yönetim Kurulu Başkanı Sema Gülez, İcra Kurulu Başkanı Sena Kaleli, yönetim kurulu üyeleri; Ceyda Ataç, Seza Kıray ve Ayşegül Aslan, hep Kâmil Koç'un torunları... Firmanın pek çok başarısı var... Bize göre en büyüğü (dün Radikal yazdı), geçen yıl hiç ölümlü kaza yapmamış olmaları... Bu başarıyı kutluyoruz... Koç'un torunları Akıllılar istedikleri şeyi, akılsızlar başkalarının istediğini öğrenir... DİSK'iyle, KESK'iyle, TTB'siyle, TMMOB'siyle... Hemen hemen bütün sendikalar ve meslek örgütleri TBMM'de kabul edilen Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı'na karşı ayakta... Çünkü tasarı çalışanlarla adeta alay ediyor. CHP Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, tasarıdan örnekler veriyor:- Bugün 7 bin gün prim ödemişseniz ve yaşınız 58 ya da 60 ise emekli olabiliyorsunuz. Tasarı prim gün sayısını 9 bine, yaşı da 65'e çıkarıyor. 9 bin gün, dolu dolu 25 yıl sigortalı çalışmış olmak demek. Türkiye koşullarında bu ne kadar mümkündür ki? Kaldı ki, üyesi olmaya çalıştığımız AB ülkelerinde bile 5 bin gün prim yeterli kabul ediliyor.- Başka?- Tasarı emekli aylıklarındaki artışın TÜFE oranında olmasını öngörüyor. Yani ülke ne kadar zenginleşirse zenginleşsin, refah ne kadar artarsa artsın, emekli bundan hiç pay alamayacak. Durumu hep aynı kalacak. Aylık oranı esas maaşın yüzde 50'sine düşürülüyor. Özetle IMF adına halka karşı cinayet işleniyor. Emekçiler buna razı olamaz. Emekçi ayakta? Ulusal Sanayici ve İşadamları Derneği'nin kurucusu Kemal Özden'i çok genç bir yaşta (48) kaybettik... Atatürkçü, laik, cumhuriyetçi, aydın bir kişiydi Kemal Özden... Atatürkçü Düşünce Derneği yönetiminde de görev almıştı. İşadamlarını muhalif bir platformda örgütlemek için yıllarca büyük çaba sarf etti. Saygıyla anıyoruz... Hüzünlü bir yaş günüydü. Feriye Lokantası'nda yüzü aşkın gazeteci, dün sabah, Duygu Asena'nın 60. doğum gününü kutladık... Duygu, yaşadığı ağır hastalığa rağmen bizimle birlikte iki saat dimdik oturdu, her birimize gülümsedi. Nebil Özgentürk'ün "Bir Yudum Duygu" belgeselinde dürüst, sağlam, ilkeli bir gazetecinin renkli, onurlu, başarılı yaşamını izledik. Sonra anılar dile getirildi. Nazım Alpman anlattı. Bir tarihte Mardin'de hayli hoşgörü nutku dinlemişler. Duygu bir ara karşıdaki kiliseyi göstermiş:- Şu ne kilisesi?- Katolik kilisesi ama cemaati yoktur...- Ya şu?- Süryani Ortodoks kilisesi ama cemaati yoktur...Duygu dayanamamış:- Hoşgörü hoşgörü diyorsunuz ama maşallah başka dinden olanları da buralarda yaşatmıyorsunuz bakıyorum...Doğruyu söylemekte hiç tereddüt etmezdi. Onu hepimiz çok sevdik... Duygu Gaziantep Ticaret Odası, "Türk Diline Sahip Çıkalım" kampan-yası kapsamında orta ve lise öğrencilerine yönelik kompozisyon yarışması düzenledi. Kutlarız. Fakat şu ödüller nedir? Birinci gelen okula 1000 YTL... Birinci gelen öğrencilere tam, ikincilere yarım, üçüncülere çeyrek altın... Antepli tüccarın ödül olarak burs, bilgisayar, ansiklopedi, lügat gibi anlamlı ve değerli ödüller verecek parası yok mu? m.asik@milliyet.com.tr Antep