"Kan görmeden işkence bitmez burada. Adamın tırnağı çekilirken sesini çarşıdan duyabilirsiniz...""Burası hücre. Bi güzel dayak atarsın adama ondan sonra da buraya atarsın. Niye mi? Dayak yedikten sonra yerinden kalkamaz, mışıl mışıl olduğu yerde yatar. Rahat yatsınlar diye döveriz... (Kahkaha atıyor o arada)"Burası zindan. Hiç ışık girmez buraya. Neden mi? Dışarı çıktıklarında güneşin kıymetini daha iyi anlasınlar diye. Karanlıktan aydınlığa çıktıklarında yeni doğan bir bebek gibi hissederler kendilerini..."Bir ara Nâzım Hikmet ve Sabahattin Ali ile dalga geçiyor...Sonunda kendisini dinleyen turistleri örgütleyerek:- Benim buradan gitmemi istiyorlar, diyor Pala, sizden ricam valiliğe bir dilekçe yazın ve "Palanın orada kalmasını istiyoruz" deyin...Durumu bize aktaran (adı bizde saklı) eski gazeteci okurumuz ise Palanın orada kalmasını istemediğini söylüyor, durumun yetkililere iletilmesini rica ediyor. İstanbuldan giden bir turist grubu Sinop Cezaevini gezecek... "Pala" lakaplı, pala bıyıklı biri turist rehberini hafifçe itiyor, eskiden burada çalıştığını söylüyor, "Burası benden sorulur" diyerek rehberlik işini üstüne alıyor... Ve hem gezdiriyor, hem anlatıyor: Erzincan Sağlık Müdürlüğü Yardımcılığına bir imam atanmış. Ne güzel... Erzincanlıların sağlığına duacı resmi biri var artık... Alaattin Çakıcı olayında neden sadece Yargıtay Başkanı Özkaya tartışılıyor? Yargıtay Başkanı Özkayanın kimi beylik bilgileri vermesi MİTin Çakıcı için devreye girmesinden daha mı önemli? CHP Meclis Grup Başkan Vekili Kemal Anadol bu soruyu şöyle yanıtlıyor:- Amaç bence yargıyı yıpratmak. Dokunulmazlıklar gündeme geldiğinde AKP bahane olarak yargıya güvenmediğini açıklamıştı. Şimdi bunu kanıtlamaya çalışıyorlar. Telefon kayıtlarının parça parça basına sızdırılması, suç olmasına karşın sızdıranların araştırılmaması ve soruşturulmaması da aynı amaca yöneliktir. Yargıya hücum... ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Condeleezza Rice, Forbes dergisi tarafından "Dünyanın en güçlü kadını" seçilmiş. Seçimin kriteri neydi acaba? Bush döneminde dökülen kan miktarı mı?... İlk yağmur damlası düştü Kuru yapraklarına güzün. Ardında kış kıyamet, Dert, hüzün. Alınyazısı hepsi... Kısmet... Ha yazı, ha kışı geceyle gündüzün, Kim bilir kaç günü kaldı ömrümüzün? Kim bilir? İstanbula yine yağmur geliyormuş. Belediye "mavi bayraklı" semtleri açıklasın da vatandaş temiz semtlerde yüzsün. İstanbulun karakteristik otellerinden Merit Antiquein tahliyesi için gün sayılıyor... Merit Otelleri Yönetim Kurulu Başkanı Reha Ararın ifadesine göre otel THK tarafından yarın boşaltılacak... Akıl alır gibi değil ama... 275 odalı otelin tüm yatakları, halıları, beyaz eşyası, televizyon setleri, mutfakları, salonları, bir otel olarak akla gelen tüm eşyası sökülüp dışarı çıkarılacak. Otel iptal edilecek. THK bu eşyayı satın alıp binayı yine otel olarak kiralasa akılcı davranmış olurdu. Ancak THK yetkilileri eşyayı satın alma önerisini de geri çevirmiş. Binayı boş devralacakmış.Lalelideki Tayyare Apartmanları 1985 yılında 27 milyon dolar yatırımla NET Holdinge bağlı Loytaş tarafından otele dönüştürülmüş, önce Ramada, sonra Merit Antique adını almıştır. Net Holding ile bina maliki THK arasındaki sözleşme 2007 yılında bitmektedir. Ancak 2000 yılında, yüzde 5lik küçük ortak Göksel Denizcilikin bir mensubu, otelin 2003 yılında tahliye edileceğine ilişkin bir taahhüt imzalamıştır. Bu taahhütten NETin çok sonradan haberi olmuş, taahhüdün geçersizliği açık olmakla birlikte mahkemelerde dert anlatmak mümkün olmamış, sonuçta yargı, THK lehine otelin tahliyesine karar vermiştir.Türk Hava Kurumu yetkilileri son demeçlerinde tahliye kararının kira artırma görüşmelerinin olumlu sonuç vermemesi sonucu alındığını bildirdiler.NET Holdingden dün yapılan açıklamada ise bu beyanın gerçek dışı olduğu, otelin tahliyesinin "küçük ortak tarafından noterde tek taraflı düzenlenmiş geçersiz tahliye taahhüdü sonucu" meydana geldiği belirtildi...Bakalım bu dev otelin tarihe karışmasının kime ne yararı olacak... m.asik@milliyet.com.tr Otelin kaderi
