Hürriyet'in Sabiha Gökçen'le ilgili "Ermeni yetimhanesinden alınmıştı" haberinin bir basiret bağlanması sonucu manşete çıktığını sanmıştık. Gazetenin Başyazarı ve Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi dünkü yazısında o havada görünmüyordu... Diyordu ki:
- Sabiha Gökçen'in etnik geçmişi hakkında bir iddiayı ortaya atmanın ne zararı olduğunu anlamak mümkün değil. Sabiha Gökçen Ermeni değil de Boşnak kökenli imiş. Bir iddia da bu. Ne fark eder?
Sevgili Oktay Ağabeye soralım:
- Bir şey farketmiyorsa o iddia neden Hürriyet'in manşetine konuldu? Birisi çıkıp Sabiha Gökçen Boşnak değil, Çerkes kökenliydi deseydi yine manşet (hatta tek sütun haber) olur muydu? Tarihi bir şahsiyetle ilgili (ve onu yalancı çıkartacak) bir iddianın araştırılmadan manşete çekilmesinde hiç mi olağan dışı bir şey yok ?
***
Bilmece:
- Cem Uzan 300 trilyonluk kontörü evinin gizli bölmesine niçin sakladı?
Yanıt:
- Cumhuriyet için...
***
CHP ve DSP seçim şarkısı olarak "Güzeller içinde bir seni seçtim" i seçmiş.
Aslında yerel seçime şu şarkı uygun düşerdi: "Adana'nın yolları taştan...
Tüm ihaleler yeni baştan..."
***
Dikkat !
Belediye seçimlerinde attığınız her oy, size kaldırım taşı olarak geri dönecektir.
***
PTT bankacılık yapacakmış! Bundan doğal ne var; para çoktan pul oldu...
CHP Genel Merkezi'nin önünde dün 100 kişilik bir grup Çankaya Belediye Başkanı Haydar Yılmaz' ın yeniden aday gösterilmesi için slogan atıyordu:
"Hay - dar Yıl - mazzz, Çan - kayaaa sen - siz ol -maaazzz!"
"İş - te baş - kannn, iş - te örgüttt!"
Bir ara Genel Merkez'in Çankaya'da Muzaffer Eryılmaz'ı aday gösterdiği haberi geldi. Grup sloganı değiştirdi:
"Bizi sa - ta - nı biz - de sa - ta - rızzz!"
Kamu Yönetimi Temel Yasa Tasarısı'nın amacı nedir?
Yetkiyi yerel yönetimlere devretmek, demokrasiyi yurt sathına yaymak..
Yasayı çıkartanlar ne yapıyor?
Belediye başkan adaylarını Ankara'da iki dudak arasından saptıyor... Seçime 4 hafta kala seçmenin önüne koyuyor... Halkın adayları tanımasına, tartmasına, projelerini incelemesine olanak vermiyor... Seçmeni enayi yerine koyuyorlar.
Aynı saygısızlığı tüm partiler paylaşıyor. Hepsinin aklından aynı şey geçiyor; belediyeleri Ankara'dan idare etmek... Demokrasi falan hikaye...
Kamu Yönetimi Temel Yasa Tasarısı'ndan sonra TBMM'de yerel yönetimlerle ilgili yasalar görüşülecek... Tasarılar hazır... Şöyle bir göz gezdirdiğinizde en çok göze çarpan sözcüklerden biri "Katılımcılık"... Profesör Zafer Üskül'le konuşuyoruz:
- Katılımcılığın desteklenmesi güzel değil mi?
- Evet ama lafla olmaz. Katılımcılık gerçekten isteniyorsa katılım mekanizmalarının ayrıntılı biçimde düzenlenmesi lazım...
- Mesela?
- Mesela sendikalar ve üniversiteler belediye ihtisas komisyonlarına, meclis toplantılarına katılabiliyor, görüş bildiriyor ama kararda rol oynayamıyorlar. Böyle katılımcılık olmaz.
- Başkanı geri çağırma mekanizması da yok galiba yasada?
- Evet, icraat sürecinde seçmenin yüzde 10 veya yüzde 15'inin imzasıyla referanduma gidilebilmeli. Başkan halkın yarısının bir fazla oyuyla görevden alınabilmeli... Etkin katılımcılık böyle olur.
- Referandum belediye meclisi kararlarına karşı da uygulanabilir...
- Tabii ki... Aynı şekilde Belediye Meclisi'nin verdiği bir kararı halk beğenmezse yüzde 15 imzayla referandum çağrısı yapabilmeli.
- Başka katılımcılık eksiği...
- Mesela belediye memuru ve işçisi hizmetin hem üreticisi hem tüketicisi durumunda. Ancak karar sürecinde hiç yoklar. Belediye işçileri sendikasının belediye meclisinde oy kullanan bir üyesinin bulunması lazım...
- Yeni tasarıda şeffaflık üzerinde de duruluyor.
- Evet şeffaflıkla ilgili sayısız hüküm var; kararlar ilan edilir halka duyurulur deniyor. İyi güzel. Peki ilan edilmezse ne olur? Belli değil... Kararları kimin, ne zaman, hangi vasıtalarla açıklayacağı, açıklamazsa ne olacağı kanuna yazılmalı...