Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       Tam 15 maddelik bir genelge...Fazilet Partili Altındağ Belediyesi'nin Park ve Bahçeler Müdürü Hürkan Oral tarafından hazırlandı ve Ramazan'ın ilk mesai günü olan 21 Aralık pazartesi günü yayınlandı. Genelgenin içeriğine gelince...Sıkı durun ve buyrun.
Madde 3) Hangi nedenle olursa olsun, daireden ayrılması gereken personel, ayrılma süresini belirterek izin formu dolduracak, Müdür ve Müdür Yardımcısına imzalatacaktır. Şube şeflerine söyleyerek ya da oda arkadaşlarına haber vererek daireden ayrıldığı tesbit edilenler hakkında idari işlem yapılacaktır.
Madde 4) Personelin, iş görüşmesi de olsa, kendi odasından başka odada olduğu ve herhangi bir şekilde arandığında yerinde bulunmadığı tesbit edildiğinde kendisi ve o anda bulunduğu oda, atölye vb. yerde bulunan diğer elemanlar hakkında idari işlem yapılacaktır.
Madde 5) Personel, kendi odası da dahil olmak üzere Müdüriyete ait hiçbir yerde misafir kabul edemeyecektir. Zorunlu hallerde Müdüriyet Makamından izin alınacaktır. Aksine davrananlar hakkında idari işlem yapılacaktır.
Madde 14) 21. 12. 1998 tarihinden itibaren çay ocağı kapatılacaktır. Odalarda herhangi bir ısıtıcı kullanılarak çay vb. içecekler hazırlandığı, atölyelerde çay vb. yapılması halinde atölyelere giderek bunlardan içtiği ya da odasına götürdüğü tesbit edilen personel, uyarıya gerek kalmadan cezalandırılacaktır.
***
Bugün, sadece bazı belediyelerde işbaşında olan bu zihniyetin, yarın ülkede iktidarı ele geçirirse ne genelgeler yayınlayacağını varın (yüreğiniz elverirse tabii) siz düşünün.

Partiler üstü Başbakan adayı Yalım Bey'in hükümet turları sürerken.. Kendisinden umutlu olanlar var. Umutsuz olanlar var. DTP kurucularından Sezar Aygen telefonda:
- Tüm "inançlı" demeçlerine rağmen Erez'in hükümeti kurabileceği kanaati taşımıyorum ben. Kursa bile güvenoyu alabileceğine doğrusu hiç inanmıyorum.
- Neden?
- Birincisi, Meclis'te Erez'in arkasında somut bir güç yok. İş dünyasının destek demeçleri bu aşamada pek fazla anlam ifade etmiyor. Zira önemli olan "Meclis'teki" güç.. Bağımsızlardan bile kolay kolay onay alabileceğini sanmıyorum. İkincisi.. Bu gibi durumlarda "isimler" konusuna geçildiğinde ciddi problemler araya girer. Ve hele hele, Sayın Demirel'in "10 Ocak'a kadar hükümetin kurulamaması durumunda eski hükümetin seçime kadar görevde kalacağını" açıkça beyan etmesinden sonra Sayın Yılmaz'ın, Ecevit'in veya Cindoruk'un "içtenlikle" Erez'in hükümet kurmasını isteyebileceklerini de sanmıyorum. Sorarım; ANAP, DSP veya DTP, 18 Nisan'daki seçime iktidar partileri olarak girmeyi isterler mi, istemezler mi?..
- Yalım Erez, uzunca bir süredir reformist ve yeni bir siyasetçi tipi çiziyor. 40 yıldır yapılmayan işleri 30 günde yapacağını söylüyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz?..
- Bir... Samimiyetine inanmıyorum. İki... Meclis'te hiçbir gücü olmayan bir kişinin "reform hükümeti" kurması, reformlar yapması; böyle birşey mümkün mü Allahaşkına?.. Sebebini izah bile gereksiz: Parti lideri olmayan bir kişinin kurduğu hükümetin Türkiye'nin gereksindiği reformları gerçekleştirmesini hangi lider ister!.. Hepsinin parti programlarında olsa bile istemezler. Liderlerin prestijini sarsar bu.. Yani bir gün gelecek ve diyecek ki kamuoyu: "Günün birinde bir adam geldi. Arkasında kimsesi de yoktu, arkasında 100 - 120 kişi bulunan liderlerin yapamadığı yaptı!.." Bunu dedirtirler mi adama?..

Ankara'da kurulu Ekoterm Şirketi'nin Sahibi Yüksek Mühendis Selahattin Safyel faksladığı kısa notta bakınız ne diyor:
" 38 yıllık tesisat mühendisi, 30 yıldan beri de kalorifer projesi yapan bir firmanın sahibiyim. Bu tip binalarda kalorifer borularının, insanların kendini asmasına imkan verecek şekilde döşenmesi Bayındırlık ve iskan Bakanlığı Teknik Şartnameleri'ne aykırıdır. Borular duvar içinden veya yerden gelerek tesisata bağlanmalıdır.
Yeni bir benzer olaya imkan vermemek için, kalorifer borularının mevcut teknik şartnamelere uygun olarak yeniden döşenmesi gerekmektedir.

Okurumuz İhsan Küçüktaş, TRT 3'te izlediği Mozambik'le ilgili belgeselden küçük bir "alıntı" aktarıyor... Konu: Balıkçılık...
- Bir Fransız araştırma ekibi Mozambik denizlerindeki tüm balık türlerini tek tek inceliyor. Bu balıklardan alınan organlar (göz, yüzgeç, iç organ vs.) özel kaplar içinde Fransa'ya gönderiliyor. Amaç: Bu balıkların envanteri çıkarılacak, özellikleri saptanacak ve türlerin yok olup gitmemesi için en doğru "avlanma mevsimleri" hesap edilecek... Düşünün, bunu klasik ölçülere vurulduğunda "gelişmişlik" düzeyi bizden ileri görünmeyen Afrika'nın bir ucundaki bir ülke yapıyor... Merak ediyorum, Mozambik'ten 55 yıl önce bağımsızlığına kavuşan Türkiye Cumhuriyeti'nin su ürünleriyle ilgili yetkilileri aynı titizliği göstermiş midir acaba?..
Denizlerimizden artık ancak lokantalara yetecek kadar balık çıktığına göre... Yukardaki soru kendiliğinden yanıtlanmış oluyor mu?

Prof. Muvaffak Akman, bar, lokanta ve giyim mağazalarına yabancı isim koyma çılgınlığına bakarak... Atatürk'ün 1924 yılında Giresun'a yaptığı ziyareti anlatan bir gazete kupürünü göndermiş. Okuyoruz:
"Paşa Hazretleri Belediye önünden otomobillerinden inmişler ve iskeleye kadar olan mesafeyi yaya olarak yürümüşlerdir. İskeleye gelmeden evvel Yıldız lokantasının Fransızca yazılı levhası nazarı dikkatini celbetmiş ve derhal indirilmesi için emir vermişlerdir..."




Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr