Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Mesut Yılmaz'la Deniz Baykal, 1999 Mart'ında yapılacak erken seçime "tarafsız bir başbakan"ın başkanlığındaki hükümetle gidilmesi konusunda anlaştılar. Şimdi iş kaldı, tarafsız başbakanın kim olacağına...
Ankara'daki "Tarafsız gazeteci" arkadaşımız Fahrettin Fidan, dün oturdu, "Tarafsız Başbakan" aday adaylarını sizin için inceledi. İşte sonuçlar...
Hikmet Çetin: Meclis Başkanlığına, Meclis'te temsil edilen ve edilmeyen bütün partilerin onayı ve oylarıyla seçilecek kadar tarafsız bir isim. Sağdan da baksanız tarafsız, soldan da baksanız tarafsız... Beşiktaş taraftarlığı hariç, hiçbir dönem, hiçbir konuda taraf olduğu görülmedi... Bertaraf olduğu da... Bu tarafsızlığı yüzünden hep kazandı, hiç kaybetmedi. Tarafsız Başbakanlığa aday gösterilirse, bunda karşı çıkılacak bir taraf göremiyorum. Tarafsız adaylar içinde bence en tarafsızı Hikmet Çetin...
Emre Gönensay: Tarafsız bir bilim adamı... Dışişleri Bakanı iken, Bakanlık Çok Taraflı Siyasi İlişkiler Dairesi altın yıllarını yaşadı. Taraftarları, son derece tarafsız bir insan olduğu konusunda hemfikir... Memleketin kaymak tabakası arasında epey taraftarı var.
Cavit Çağlar: Tarafsız bir işadamı... Özellikle kamu bankaları konusunda tam bir tarafsız!.. Kredi alırken bankalar arasında asla taraf tutmaz...Pardon, Merkez Bankası tarafını biraz tutar. (Eh, olacak o kadar!)
İsmet Sezgin: Aydın taraflarında çok sevilir ve sayılır... Ordu içinde de epeyi taraftarı vardır. Fenerbahçe, Gençlerbirliği, Aydınspor ve Milli Takım taraftarıdır. Tarafsızlığına halel gelmesin diye zaman zaman da öteki takımların tarafını tutar. Geri kalan hiçbir konuda taraflı değildir.
Sümer Oral: O kadar tarafsızdır ki, bütün dünyanın taraf olduğu Manisa'daki işkence davasında bile tarafsız kalabilmeyi başarmıştır. Ne işkencecilerden taraf olmuştur, ne de işkence görenlerden taraf... Kamuoyu onu, en çok bu tarafsız tarafı yüzünden tutar. Tarafsız Başbakanlığı'nın Çankaya tarafında da taraftar bulacağı kesindir.
Murat Karayalçın: SBF'den öğrenciyken siyasi yelpazenin sağ tarafındaydı. Daha sonra bir ara sol tarafa geçti, sonunda orta tarafta (tarafsızlıkta) karar kıldı. Solculara göre yelpazenin sağ tarafındadır, sağcılara göre sol tarafında... Tarafsızlara göre ise hiçbir tarafında... Tarafsız bir gazeteci olan bana göre ise o Tansu Çiller tarafındadır. Bu konuda kesin taraftır ve bu durum onun için en büyük zaaftır...
Okurumuz Dr. Ömer Ayata, "Cennetten Kovulma Hikayesi" adlı, hoş öykülerden oluşan kitabını göndermiş... Kitabın arka kapağındaki küçük nottan öğrendiğimize göre... Dr. Ayata, İsveç'te bulaşıkçılık, İstanbul'da bir kağıt fabrikasında işçilik yapmış. Dahiliye ihtisasını New York'ta tamamlamış, bir dönem de Güney Pasifik'te Birleşmiş Milletler gönüllüsü olarak çalışmış... Kitaptan bir öyküyü aktarıyoruz...
***
"Güney Pasifik'te, Satawan adında ilkel ve küçücük bir ada beni bir süre misafir etti. Orada, adanın tek kolu olmayan reisine, akşamları keyifli vakit geçirelim diye pişti öğrettim. Uzunca bir süre, her akşam, yakılan ateşin yanında reisle karşılıklı pişti oynadık. Reisin tek kolu olmadığından, onun kağıtlarını yanında oturan adamlarından biri tutuyor, o da tek eli ile istediği kağıdın üzerine çakıyordu. (Pişti oynarken kağıt çakmayı öğrettim ben ona. Esasen, ben ona bunu, yalnızca pişti yaparken yapması gerektiğini de öğrettim ama, o, bu işi çok sevmiş olmalı ki, her attığı kağıdı çakmaya başladı.)
Bir ara dünyanın henüz pek farkında olmadığı bu küçücük mercan adasında, gecenin sessiz karanlığında, çevremizde heykel kesilmiş, güzel bedenlerini ve ruhlarını örtme gereksinimi hissetmeyen adalılarla birlikte, ateşin yanında tek kollu reis ile pişti oynuyor olmak, bana gerçek dışı gelmeye başladı. Onun üzerine dedim ki, "Herhalde Cennet bu olmalı!" Sessiz, hafifçe serin, iletişim yöntemi sevgi olan, dört bir yanda gözünüzü kamaştıracak kadar güzel insanların ve ağaçların olduğu, tek kollu reis ile pişti oynanan bir yer...
Derken, reis kendisine yenildiğim her akşam, kulübeme bir hatun kişi göndermeye başladı. (Yenilgimin üzüntüsünü hafifletmek için!) İşte o zaman anladım ki, ben hƒlƒ bu dünyadayım ve acı çekmeye devam etmek zorundayım. Evet, ondan sonra her gece yenildim ben tek kollu reise.
Yerimde olsaydınız siz ne yapardınız?.."
İnternet üzerinde yüzlerce Clinton şakası geziniyor... Ancak aynı şakaları Türkiye'de bırakın Cumhurbaşkanı, normal bir vatandaşa yapamazsınız... Yaparsanız cezayı yersiniz...
Bu şakalardan birkaç tanesini örnek olarak sunarak bir fikir verelim...
***
Clinton ile bir öküz arasındaki farkı nasıl anlarsınız?
Bakışlarındaki zekadan...
***
Bill'in yalan söylediğini nasıl anlarsınız?
Dudaklarının kıpırdamasından... Eğer konuşuyorsa mutlaka yalan söylüyordur.
***
Bill neden hapishanelere okullardan fazla para harcıyor?
Çünkü görevi bitince okula gitmeyecek...
***
Chalsea (Clinton'ların tek kızı) neden bu kadar çirkin ve aptal?
Soyaçekim...
***
Bill Clinton ile bir kova yoğurt arasında ne fark vardır?
Yoğurtta az miktarda da olsa kültür bulunur...
***
Bir asker kaçağıyla bir lezbiyen karşılaşırsa ne olur?..
Chalsea...
***
Clinton'un yüzünde neden bir aptal ifadesi var?
- Çünkü aptaldır...
***
Bill için güvenli seks nasıl olur?
Hillary şehir dışında bulunduğu zaman...
***
Clinton askere neden gitmedi?
Çünkü onun zamanında homoseksüellere askerlik yasaktı...
Arşivleri tarayan bir dostumuz Süleyman Demirel'in 1977 yılının Mart ayında Hürriyet'te yayınlanmış şu sözlerinin altını çizip bize göndermiş:
"Trilyonları telaffuz etmeye alışmalıyız. 2 bin yılında bugünkü Almanya'nın üstünde olacağız..."
Acaba 1977 yılında Almanya'nın adam başına milli geliri ne kadardı?
Sevgili dostumuz Profesör Ülkü Azrak ve değerli eşi, ricamız üzerine bize bu rakamları buldular.
Efendim 1977 yılında Almanya'nın adam başına milli geliri 15 bin 200 DM imiş... Türkiye bugünkü milli geliri ise 2800 dolar yani 5.000 DM... Almanya'nın o günkü milli gelirinin üçte birine varmışız ancak...
Trilyonluk masallar... Böyyük Türkiye hikayeleri... Kalkınma hayalleri.
Ve işte bu hayallerle varabildiğimiz nokta.
Bugünkünden daha iyi bir yerde olabilir miydik?
Evet... Eğer Demirel tipi politikacıların elinde kalmasaydık...



Yazara E-Posta: M.Asik@milliyet.com.tr