Ankara Emniyet Müdürlüğü, grevdeki TEKEL işçilerine odun, çadır, naylon gibi malzeme yardımı yapan belediyeler hakkında suç duyurusunda bulundu.
CHP Adıyaman Milletvekili Şevket Köşe soruyor:
1. TEKEL işçilerinin soğuk ve açlıktan korunması için gıda ve giyecek yardımı yapan yurttaşlara da soruşturma açılması düşünülmekte midir?
2. Hükümet üyesi bakanlardan birinin “Hak arama değil, hükümete karşı provokasyon” olduğunu iddia ettiği TEKEL eyleminin bir darbe hazırlığı olup olmadığı araştırılmış mıdır?
3. Hükümete karşı provokasyon diye nitelediğinize göre TEKEL eyleminin Ergenekon örgütü tarafından düzenlendiği düşünülmekte midir?
Jeffrey kaçırdı!
Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey’nin Sabah gazetesinde yer alan sözleriyle ilgili olarak “Sayın Jeffrey’nin Türk iç siyasi yaşamı hakkında beyanlarda bulunmaktan kaçınması gerekirdi” açıklamasını yaptı.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, “Diplomatik teamüller uyarınca büyükelçilerin görev yaptıkları ülkelerin iç politikası hakkında yorumlarda bulunmaması beklenir” dedi.
Dışişleri ABD’nin bu tür müdahaleleri üzerinde durmazdı.
Bu defa ne oldu? Büyükelçi ne demiş ona bakalım:
“Ordunun sivil hayata müdahalesinin azaltılması hatta tümüyle ortadan kaldırılması gerekiyor.”
AB diplomatları günübirlik söyler bunu. ABD’li söyleyince neden rahatsızlık yarattı?
TSK’ya yönelik komploların ABD kaynaklı bir talep olduğunu açık etti diye mi?
Bilmecemiz...
Bilmecemiz bu defa zordu.. Okurlarımızı araştırmaya sevk etmek için Google’da bulunmayan bir konuyu özellikle seçtik.
“Priene antik kentindeki temsilciler meclisini patoloji amfisi olarak kopyalayan Alman üniversitesi hangisidir?”
Doğru yanıtı sadece 2 okurumuz bildi. Biri turist rehberi Metin Roa.. Diğeri Almanya’dan okurumuz Cüneyt Bey...
Diğer okurlarımız yanıtı bilemediler ama bilvesile internet ve kitaplarda hayli uzun araştırmalar yaptılar. En azından Priene antik kentiyle ilgili hayli bilgi sahibi oldular. Bir de fısat bulur gezerlerse... Oradaki antik tiyatro ve temsilciler meclisini gördükleri anda tiyatronun ve demokrasinin ana vatanında yaşadığımızı bizzat görüp hayret ve hayranlık duyguları içinde kalacaklardır hiç kuşku yok...
Bu arada unutmadan doğru yanıtı ekleyelim: Mannheim Üniversitesi...
Medya kasabı!
Medya savcı iddianamelerini “iddia” olarak değil adeta kesinleşmiş mahkeme kararı tonunda yansıtmaya devam ediyor. Yandaş medyaya, Ergenekon suçlaması altına girmemek için olsa gerek, zaman zaman merkez medya da eşlik ediyor. Medya uzmanı da sayılan meslektaşımız Ragıp Duran, BirGün gazetesinde bu gazetecilik ve hukuk kasaplığını inceliyor. Diyor ki:
“Yargılama sürecinin tayin edici olmasa da nispeten önemli belgelerinden biri olan iddianamenin, savcı tarafından hazırlanma yol ve yöntemiyle, bir gazetecinin haber yapma metodu son derece farklıdır.
Savcı, iddianamesine koyduğu tüm iddiaların gerçekliğini önceden denetlemek ya da doğrulamak zorunda değildir.
Gazeteci ise, kamuya, doğru, dengeli, inanılır, güvenilir, çokboyutlu bilgi ve fikirleri hızlı bir şekilde aktarmakla yükümlü olduğu için, ele geçirdiği ya da kendisine iletilen iddiaların doğruluğunu, mutlaka, en az uygun iki kaynaktan doğrulamadan önce yayımlamamalıdır.
Ergenekon soruşturmasından bu yana, çoğu kez, siyasi iktidarın hedefleri doğrultusunda görev yapan savcıların iddianameleri, iktidar yanlısı basın tarafından iddianame olarak değil, neredeyse Yargıtayca da onaylanmış kesinleşmiş karar muamelesi görüyor.
Gazetecilik/habercilik ilkelerine tamamen aykırı olan bu yayıncılık anlayışı, siyasi iktidarın görüş ve isteklerini, sözümona hukuki bir belge aracılığıyla desteklemeyi amaçlıyor...”
Taraf gibi gazeteler bırakınız savcı iddianamesini, kendilerine sızdırılan ve doğruluğunu bilmedikleri birtakım belgeleri bile kesin karar gibi yansıtıyorlar. Ama dillerinden “birinci sınıf hukuk” lafı da eksik olmuyor.
Korku ülkesi
CHP eski Milletvekili Dr. Engin Ünsal sendikal konularda sohbet etmek üzere “6 News” adlı televizyon kanalına davet edilmişti. Gitti, konuştu, söz tabii TEKEL işçilerine de geldi. Aradan birkaç gün geçti. Program bir türlü yayına çıkmadı. Engin Ünsal sebebini sorduğunda kanaldan şu yanıtı aldı:
“Söyleşinizi AKP hükümetini eleştiren içeriği nedeniyle yayınlayamıyoruz. Hükümetin hışmına uğramak istemiyoruz. Kusura bakmayın!”
Bu aslında ilk ve tek değil. Hemen her televizyon veya gazete aynı korkuyu yaşıyor... Darbeler geride kalıyor, Türkiye değişiyor, demokrasiye geçiyor.. Diye diye geldiğimiz nokta burası: Sivil faşizm...
Abdullah Gül, Hindistan ziyaretini 180 kişilik heyetle yapıyormuş. Bu kadar kalabalığı gören Hint fakirleri Türkiye'yi zengin bir ülke sanır mutlaka...
Haldun Ertem
Kemal Kılıçdaroğlu, "TBMM'de hırsızın, uğursuzun işi ne" diye sormuş.
Ne yani, TBMM'ye girmesinler de hapse mi girsinler!
Fahrettin Fidan
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025