- Küçük tansiyon daha önemlidir, diyordu Teoman... - Hayır büyük tansiyon önemlidir, diyordu Mazlum...- Söyle bakalım neden büyük tansiyon önemlidir? diye sordu Teoman.- Aptal mısın, dedi Mazlum, eğer küçük tansiyon daha önemli olsa ona büyük tansiyon, büyük tansiyona küçük tansiyon derlerdi...Bir İstanbul beyefendisi ayrıldı aramızdan. Nur içinde yatsın... Teoman Orberk ağabeyimiz vefat etti... Önceki gün son yolculuğuna uğurladık... Günaydın ve Güneşte yıllarca birlikte çalışmıştık. Hayat dolu, esprili, gün görmüş adamdı. Sayfa sekreteriydi. Ama kocaman bir arşivi vardı. Teknik konularda ona başvurulurdu. Neşeliydi ama çabuk sinirlenirdi. Bir defasında sinirlenince tansiyonu 27ye fırladı, felç geçirdi. Tıp konularında uzmandı. Mazlum Göknel de o tarafından bastırırdı. Günaydında bir gün inatlaştılar: İnsanın hakkında konuşulmasından daha kötü bir şey vardır. Hakkında hiç konuşulmaması. Oscar Wilde Önceki gün aramızdan ayrılan Özer Öztep ileri derecede kekeme, ancak bunu asla kompleks meselesi yapmayan hatta zaman zaman bu özelliğiyle tatlı tatlı dalgasını geçen meslek büyüğümüzdü. Onu da hoş bir anısıyla uğurluyoruz.Demokrat Partinin iktidarda olduğu 1950li yıllar. Özer Ağabey kendisi gibi kekeme olan saz sanatçısı arkadaşı Hüseyin İleri ile Ankara radyosunun o günlerde açtığı spikerlik sınavına girer. Sınav çıkışında arkadaşları merakla(!) sorar;- Hayrola abi, sınav noldu, kazandınız mı? - Ha, ha, ha... hayır. Ka, ka, ka... kazanamadık.- Yapma yav! Niye peki!? - Ni, ni, ni... Niye, niyesi va, va, var mı oğlum. Ha, ha, Halk Partiliyiz de o, o, o, ondan dolayı kazan... kazandırmadılar tabii ki! Neden kazanamadı? İstanbul Üniversitesi diploma törenini neden Veliefendi Hipodromunda yapıyor? Çocukları yarış atı gibi hazırlayıp sınavlara sokuyoruz da ondan tabii. Arman Salepçi Mesut Yılmaz ve Güneş Taner Türkbank ihalesine fesat karıştırmak suçlamasıyla Yüce Divana gönderildiler...Tabii ki yargılanmalı, suçlu veya suçsuz oldukları ortaya çıkmalıdır.Geçelim ikinci sayfaya...Türkbankın ihalesinde karanlık sayfalar vardır ama Türkbank ayrıca içi boşaltılmış ve batırılmış bir bankadır...Örneğin bankayı 1989 - 93 arasında yönetenler kâğıt üzerinde kâr gösterip bu kârı paylaşmış, denetçilere ev, araba falan almış, bankayı büyük ölçüde zarara sokmuşlardır... Bu arada Sümerbanka verilen krediler geri dönmeyince banka biraz daha batağa gömülmüştür.TMSF bankaya el koyduktan sonra da yaklaşık 200 milyon dolar kredi batırıldı.Bankayı bu şekilde batağa sürükleyen bürokratlar bugün bir kenarda keyif çatıyor... Hiçbirine hesap sorulmuyor... Acaba neden? Türkbank üzerine Okurumuz Yavuz Berber, Genelkurmay İkinci Başkanı Org. İlker Başbuğa gönderdiği mesajın bir kopyasını da bize yolladı... Orgeneral Başbuğ askeri personelin yüzde 96sının yoksulluk sınırı altında yaşadığını bildirmişti... Kimya Mühendisi Yavuz Berber, aynı yaş kıdemindeki doktor - mühendis gibi meslek sahiplerinin askerlerin daha da komik maaşlar aldığını belirtiyor ve kendisini örnek gösteriyor:"İTÜ mezunu 31 yıllık kimya mühendisiyim, derecem 1/4, aldığım maaş 956 milyon liradır."Yavuz Berber çalışanların derdine tercüman olduğu için Orgeneral Başbuğa saygı sunuyor... Bir gerçek ortada apaçık duruyor... Çalışan kesimlerin maaşları hayatın çok ama çok gerisinde kalmıştır... Yeni evli karı kocaya sormuşlar:- Nerelerdesiniz yahu hiç görünmüyorsunuz?- Azınlık iktidarı altına girdik- Hayrola nasıl oldu?- Bir bebeğimiz oldu da...***Müdür, iş için başvuran bekâr delikanlıya:- Biz bu işyerinde evli erkekleri tercih ediyoruz, demiş.- Neden?- Çünkü onlar mesai biter bitmez eve koşmuyor... Kimya mühendisi Nezih Gürolun dün birinci sayfamızdaki haberini okumuş olmalısınız... 87 sanıklı hayali ihracat davası zamanaşımına uğruyor. Sanıklar arasında Orhan Aslıtürk, Murat Demirel, Ali Balkaner, Hayyam Garipoğlu gibi muteber isimler yanında Maliye Bakanı Kemal Unakıtan da var. Dava 16 Mart 2001 tarihinde açılmış ama Mart 2004e kadar geçen 3 yıl boyunca sonuçlanmamış... Zamanaşımı kararı üzerine İstanbul Defterdarlığı Avukatı Zehra Yüzbaşıoğlu Yargıtaya başvuruyor. Ancak Maliye Bakanlığı Yargataya başvurarak itirazı geri çekiyor. Böylece Maliye Bakanı Kemal Unakıtan kendisiyle birlikte 87 hayali ihracat sanığını kurtarmış oluyor.Afrika dahil dünyanın neresinde sahte fatura düzenlemekten sanık bir şahıs Maliye Bakanı yapılır?Dünyanın neresinde bir Maliye Bakanı kendi suçunu ortadan kaldırmak için diğer sanıkların kurtulmasına yardımcı olur?Dünyanın neresinde sanıklar mahkemeye çıkıp aklanmak yerine Millet Meclisine girip dokunulmazlık zırhı arkasına sığınır...Ve sonra nasıl olur da kendilerini dokunulmazlık zırhı arkasına gizleyenler birtakım eski siyasileri Yüce Divana gönderebilir...Böyle bir ülkede "yolsuzluklara damardan" girileceğine kim inanır?(Zaten siyasi rakip Cem Uzan haklandıktan sonra da unutuldu o söz ve Esra Erdoğanın nikâhında baba hortumculardan biri de hazır bulundu.)Bu iktidarı kendinden görüp oy veren fakir fukara milyonlar ne düşünüyor acaba? Zaman aşırımı Yazısız... m.asik@milliyet.com.tr