Tayyip Erdoğan başbakan değil, adeta "sorun çözme makinesi"... Siz yeter ki sorunun ne olduğunu söyleyin, gerisini ona bırakın... Hatırlarsınız, geçenlerde, "Türkiye'de 5 milyon işveren var, her biri bir işsize iş verse işsizlik sorunu çözülür" demiş, mucize bir çözüm yaratmıştı.
Önceki gün de üniversite sorununu çözdü... Bakınız ne dedi:
- Her eve bir bilgisayar yerleştirdiğimiz anda üniversite sorununu çözmüş oluruz... Her ev adeta bir derslik haline gelir, bu iş de böyle çözülür... Bu adımı da atmaya mecburuz. Ve bir anda bakacaksınız ki Türkiye bir anda üniversite mezunlarıyla dolacaktır...
Eve bilgisayar bağlanınca ev halkı nasıl üniversite mezunu olacak anlamadık... Hadi onu geçelim...
Bir bilgisayar yaklaşık 1000 dolar... Türkiye'de asgari 15 milyon aile var. Eder 15 milyar dolar... Bu parayı kim nereden bulacak?
Biliyor musunuz? İki yıldır İstanbul, İzmir, Ankara ve Diyarbakır'da devlet fakir öğrencilere her gün bir bardak süt dağıtıyordu. Uygulama bu yıl kaldırıldı. Sosyal Dayanışma Fonu'ndan valiliklere süt parası gönderilmedi.
Ama her eve 1000 dolarlık bilgisayar gidiyor.
Herkes üniversiteden mezun oluyor.
Yerseniz...
Türklerle ilgili tek tanımlama ölçütü Türk dilidir. Türk, Türk dilini konuşandır.
İlk Türk uydusu Bilsat uzaydan bilgi göndermeye başlamış.
İlk bilgiyi tahmin edelim: "Ben kurtuldum, darısı başınıza..."
TBMM Başkanı Arınç, "Atatürk'ü reddetmeyiz
ama Kemalizm başka" diyor.
Kendi açısından mantıklı...
Atatürk yaşamıyor... Kemalizm hayatta...
***
İranlı din adamı Hüseyin Humeyni "Atatürk'ün yaptığı gibi, din ile devleti ayırmalıyız." demiş.
Adam bizim Meclis Başkanı'ndan
daha fazla Atatürkçü...
Mutfak, yemek ve lezzet uzmanı Tuğrul Şavkay gepegenç, henüz 52 yaşında aramızdan ayrıldı. Diyabet hastasıydı. Doğuştan gelen bir kalp rahatsızlığı vardı. Bir çeşit ağır işçilik olan lezzet uzmanlığını o elverişsiz vücut daha fazla taşıyamadı demek... Yakın dostu Ahmet Örs'le konuştuk dün:
- Ben çok şanslı adamım, dermiş zaman zaman, kaç kişinin hobisi aynı zamanda mesleğidir ki...
Son olarak 2 ay önce Frankfurt'ta Lufthansa'nın bir davetinde birlikteydik. Şarap tadımının "schott" marka kristal kadehlerle yapıldığını hatırlatmıştı zarif şekilde Almanlara. Gururlanmıştık.
Nur içinde yatsın...
Voleybolda Avrupa ikincisi olan kızlarımız Ödül Yönetmeliği gereği 300'er Cumhuriyet Altını (yaklaşık 35 milyar lira) ile ödüllendirilecekler. Zafere susamış halkımıza yaşattıkları mutluluk, ülkemizin imajına yapmış oldukları olumlu katkı düşünüldüğünde "Kuruşuna kadar helal olsun" diyeceğimiz bir miktar.
Peki, bu başarıda en az kızlarımız kadar payı olan hocalarının alacağı ödüllerin miktarı mı?
Sıkı durun;
Aynı yönetmeliğe göre takımımızın Teknik Direktörü Reşat Yazıcıoğulları sadece 30 Cumhuriyet Altını (yaklaşık 3.5 milyar lira) alacak. Onun iki yardımcısı Ali ve Gökhan hocalar ise sadece 10'ar Cumhuriyet Altını (yani 1'er milyardan biraz fazla)...
Adeta sadaka... Herhalde fe- derasyon bu haksızlığı düzeltmenin bir yolunu arayacaktır.
***
Arkadaşımız Fahrettin Fidan Bayan Voleybol Milli Takımı Teknik Direktörü Reşat Yazıcıoğulları'na sordu:
- Partisini son seçimde 2. yapan Deniz Baykal bir ay kadar önce Süreyya Ayhan'ı izlemek için Paris'e gitmiş, birincilik beklediğimiz Ayhan sürpriz bir şekilde 2. olmuştu. Dün Deniz Bey'i tribünde görünce, eyvah favori olduğumuz maçı kaybedeceğiz, 2. olacağız, diye aklınızdan bir şey geçti mi?
Kibar antrenör soruyu gülerek geçiştirdi...
Oktay Ekşi'nin Tercüman gazetesinden alarak yazdığına göre... Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik Dil Bayramı'nda demiş ki:
"Dilimize girmiş bütün kelimelerin Türkçe kabul edilmesi gerekir, her kelimeye Türkçe bir karşılık bulma çabası yanlıştır."
Okurumuz Serhan Dilmen Sayın Bakan'ın birkaç ay önce sarf ettiği bir sözü gazeteden kesip göndermiş:
"Enformatiği konstrüktifle değiştireceğiz..."
Okurumuz diyor ki:
- Demek ki bu tür sözcükleri Türkçe kabul edecek, Türkçe karşılıklarını aramayacağız. Oh ne âlâ Türkçe...