"Önce Kürtçü ile Kürt kökenli vatandaşlarımızı kesin olarak ayırmak lazımdır. Güneydoğu'ya fabrikalar, yollar yaparak... Hem bölgenin hem orada yaşayan insanların ekonomik durumunu iyileştirerek Kürtçüyü memnun etmeniz ve eylemlerinden vazgeçirmeniz mümkün değildir. Çünkü Kürtçünün amacı ayrı bir devlet kurmaktır, siz ne yaparsanız yapın, onu bu yoldan döndüremezsiniz. O amacına ulaşıncaya kadar terör yapar, terörü destekler. Onunla yasalar çerçevesinde terör mücadelesi yaparsınız. Her Kürt kökenli vatandaşımızı Kürtçü görürseniz hem çok vahim bir haksızlık yapmış olursunuz hem de hedefi gerçekçi olmayan şekilde büyütmüş olursunuz. Kürt kökenli vatandaşımızın isteği ise diğer kökenlerden vatandaşlarımızın isteklerinden farklı değildir. İş ve aş. Daha iyi bir yaşam." Bahçeşehir Üniversitesi'nden stratejist ve terör uzmanı Ercan Çitlioğlu, önceki akşam bir televizyon kanalında Güneydoğu'daki son olaylara ilişkin şu yerinde değerlendirmeyi yaptı: ABD Büyükelçisi Wilson, "ABD - Türkiye ilişkilerindeki ortaklık yeniden tanımlanmalı" demiş. "ABD kâra, Türkiye zarara ortaktır" şeklinde bir tanım gerçekçi olmaz mı? Yalnız ABD Büyükelçiliği değil... ABD Dışişleri Bakanlığı da önceki gün yayımladığı bildiride PKK terörünü kınıyor ama sonunda birilerine göz kırpar gibi "bütün tarafları" sükûnete çağırıyordu. CHP'li Onur Öymen, Amerikalılara basit bir soru soruyor:- El Kaide terörüyle ilgili bir kınama metninin sonunda "taraflara" sükûnet tavsiye ederek kendimizi ABD ve El Kaide ile eşit mesafeye koysak ABD ne derdi? Samimiyetimize inanır mıydı? PKK tarafmış! Şu söz Küba lideri Fidel Castro'ya aittir: "Ülkemiz insanlara maddesel zenginlikler sunmak için çok yoksul olsa da, onlara eşitlik duygusu, insanlık onuru sunamayacak kadar yoksul değildir."Bu anlayışla yönetilen küçücük bir ülke koca ABD'ye bile kafa tutabilir. Bu sloganı ıskalamış ve insanlarına eşitlik duygusu ile insanlık onuru sunamamış bir ülke ise... Teröre, kapkaca, hırsızlığa, ahlaksızlığa, yağma ve talana kapı açar... İşte sorunun özü... Küba'dan esinti Meclis, "Banka ve Kredi Kartları Yasası"nı çıkarırken, kredi kartı faizlerini makul bir düzeyde tutmanın çaresini araştırmış ve bulmuştu! Faizleri her ay Merkez Bankası saptayacaktı. Nitekim Merkez Bankası geçenlerde bu ayın oranlarını açıkladı: İlk ay ödenecek faiz yüzde 5.75... Gecikme faizi yüzde 6.88... Bu durumda enflasyon yılda yüzde 10'u bulmazken faiz yüzde 70 - 80'i buluyordu... CHP Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu dedi ki dün bize:- Bunun bir tek izahı vardır; iktidarın emrine giren Merkez Bankası bankalar lehine, vatandaş aleyhine resmen taraf olmuştur... Makul düzey! Tekel'in alkollü içkiler bölümü 2004 Şubat'ında Limak, Özaltın, TÜTSAB konsorsiyumuna 292 milyon dolara satıldığında peşkeş iddiaları ortaya atılmış... Yüksek Denetleme Kurulu raporuna da geçen bu iddialardan bir bölümünü Deniz Baykal partisinin 5 Nisan 2005 tarihli grup toplantısında şöyle dile getirmişti:"... Satıştan sonra devirden önce 100 trilyon liralık alım yapılarak Tekel'i alan konsorsiyoma hediye edilmiştir. Devir işleminden bir gün önce şirketin 10 trilyonluk KDV giderini de Tekel üstlenmiştir. Tekel'de bu işlerden sorumlu olan kişi de genel müdür olarak özel şirkete geçmiştir." Şimdi de dünkü Hürriyet'te yer alan habere bir göz atalım:"Tekel'in alkollü içkiler bölümünü 2004 yılında 292 milyon dolara satın alan Mey İçki Sanayii ve Ticaret'in hisselerinin bir bölümünün Teksaslı bir alkollü içki üreticisi gruba satışı için pazarlıklar kızışıyor... Şirketin toplam değeri için 900 milyon dolarlık bir rakam konuşuluyor." 2 yıl önce 292 milyon dolara satılan Tekel'in alkollü içkiler bölümü nasıl oldu da 2 yıl içinde 3 kat değer kazandı? Alanlar bu arada 600 milyon dolarlık yatırım yapmadığına göre bugünkü 900 milyon dolarlık rakam nasıl izah edilebilir? Gelin de sormayın... Hadi şerefe Valiyi görmek isteyen Erzurum köylüsüne biber gazı sıkıldı. Polis vatandaşa da "biber gazı" kullanmaya başladı madem... Ara sıra "domates gazı", "peynir gazı", "aslan sütü gazı" sıksa da vatandaş neşesini bulsa... m.asik@milliyet.com.tr