- Vahdettin devleti soymadı, diye savunmaya girişmişti.Tarihçi Mete Tunçay da benzer bir savunma yapmıştı:- Vahdettin kaçarken bir şey alıp götürmedi...Türkçe lügatlerde hainliğin tanımı şöyle: "Kutsal sayılan şeylere, kavramlara kötülük eden kimse"Hırsızlık başka şey, hainlik başka şey. Kadın kocasına ihanet ediyor diyelim. Ve evden kaçarken bir şey almıyor.Bu, onu ihanetten kurtarır mı?Vahdettin tartışmasında mantıklı olmak da gerekmiyor galiba...Ayrıca Vahdettin külliyetli miktarda para götürmüş de damadı yemiş olmasın?.. Bülent Ecevit, Vahdettin'in hain olmadığını ispatlamak için ilginç ve komik kanıtlar atıyor ortaya. Dün de: Vahdettin hain değil gezgindi. 17 Kasım 1922 sabahı Malaya isimli İngiliz zırhlısına binip kaçmadı, 'Aşk Gemisi'ne binip Akdeniz turuna çıktı! Lozan'ın yıldönümünü CHP'liler Ankara'da, bir grup gazeteci, öğretim üyesi, siyasetçi İsviçre'nin Lozan kentinde kutladı.Cumhurbaşkanı Sezer, Lozan dolayısıyla kutlama mesajı yayımladı.İktidar çevrelerinin bu coşkuyu paylaşığına dair bir emare görmedik.Eski Kıbrıs Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, İsviçre'de bir konferansta:- AB sessizce Sevr'i uyguluyor, diye konuştu.Bu düşünce artık paranoya olmaktan çıktı. Prof. Ahmet Mumcu acı bir öneri yapıyor:- 10 Ağustos Sevr'in 85. yıldönümü... Lozan'ı kutlamaya eli ve dili varmayanlar bari Sevr'i kutlasınlar! Sessizce Lozan Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Hurşit Tolon, "Sınır ötesi harekâta izin vermeyiz" diyenlere, Trakya'dan, "Sizden izin isteyen mi var?" diye seslendi. Çıkış güzel. Mesaj yüreklere su serpici. Ama siyasi iktidar böyle bir mesajı paylaşır mı? İmkân var mı?Ayrıca Kuzey Irak'a girmeden önce yapılacak kimi girişimler yok mu?Mesela Ümit Özdağ'ın önerdiği, Afganistan'daki Türk birliğini oradan çekip terörle mücadele için Türkiye - Irak sınırına konuşlandırmak...Böylesi Irak sınırını zorlamaktan çok daha kolay, üstelik haklılığı tartışmasız bir girişim olmaz mı? Dikkatlere sunalım... Tolon'un mesajı İstanbul Belediyesi'nin akıl ve mantık almaz projelerinden biri de vapurları peyderpey kaldırıp yerine çelikten deniz otobüsleri koymak. Mine Kırıkkanat Radikal'de soruyor:"Acaba İstanbul'un 'Dubai'ci belediyesi, güzelim Boğaz vapurlarının ana hatlarını koruyan yeni vapurlar yerine, Kuzey Deniz fiyortlarının otobüslerini ithal edecek kadar akıllıyken.. Londra'daki iki katlı otobüslerin, yüzyıllık taksilerin nuhu nebiden kalma dizaynını koruyan aptal mıdır? Boğaz'da, Marmara'da deniz otobüsleri "ilericilik" de, Venedik'te hâlâ ve bu zamanda gondol kullanmak gericilik midir? Niye Venedik kanallarında gondol yerine jetskiyle gezilmemektedir? Neden 'vaporetto'larını hâlâ deniz otobüsleriyle değiştirmez şu İtalyanlar? Onların belediye başkanları mı zekâsızdır, yoksa bizim belediye topbaşları mı zevksiz? Venedik zevki... Gümüldür'de Diyanet'e tahsis edilen tatil kampı, denize girmek için değil, dil eğitimi için kullanılacakmış. Dil eğitimi denize sıfır mekânlarda daha mı verimli oluyor? Fuat İnce'nin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na yazdığı mektubu okurken, bakanlıkları yöneten kafaların internet çağının neresinde olduğunu da görüyoruz. Eller gidiyor aya, Ankara hâlâ yaya. Buyurun mektubu okuyalım:"Sayın Yetkili,Bilgi çağında e-devlet ya da e-Türkiye uygulamalarınız memnuniyet vericidir. Nitekim radyo reklamlarında tüketici şikâyetleri için bakanlığınıza internet üzerinden başvurulabileceğini öğrenince sevindim ve verilen www.sanayi.gov.tr adresine girdim. Şikâyetler bölümüne gelince önce sitenize üye olmam gerektiği bildirilerek bir form doldurmam istendi. Kimlik bilgileri ve şifre dahil formu doldurduktan sonra tekrar şikâyet sayfasına girdim. İstenilen bilgileri ve şikâyetin yazılması için ayrılan küçük alanı doldurup gönderdim. Normal olarak beklediğim, "Şikâyetinizi kaydettik, ilgileneceğiz" biçiminde bir mesaj almak olurdu. Ama burada sürpriz yaşadım. Çünkü cevabınız, "Şikâyetinizin işleme alınabilmesi için bunun 15 gün içinde bir dilekçe ile Bakanlığımıza ulaştırılması gerekir" şeklinde idi.Madem elektronik mesajları dikkate almıyorsunuz, neden internette şikâyet kabul ediyoruz diyorsunuz? Yazılı olarak göndereceksem internete ne gerek var?.." Kelektronik şikâyet Mavi: Bir rengin tarihi... Michel Pastoureau'nun İMGE Kitabevi tarafından yayımlanan bu kitabı MAVİ rengin tarihini anlatıyor bize... Mavi renkle ilgili pek çok soru aydınlanıyor. Ama bir soru yine de karanlıkta. Bayrağı "yeşil, beyaz, kırmızı" olduğu halde İtalya'nın tüm milli sporcuları neden "mavi" formayla yarışır? Bu sırrın sebebini İtalyanların bile bilmediğini anlatıyor kitap... m.asik@milliyet.com.tr MAVİ