İhbarcı subayın ikinci mektubunu baş sayfalarda manşete çıkaran ve tam metin veren yandaş basın, Savcı Turan Çolakkadı’nın “Bu mektup bize gelmedi” açıklaması üzerine haber foslayınca ne mi yaptı?
Kimileri, mesela Bugün ve Yeni Şafak dürüst davranarak Çolakkadı’nın açıklamasını baş sayfadan verdi...
Kimileri ise, mesela Star ve Taraf, haberi birinci sayfadan görmek ne kelime, iç safyaların bile diplerine sakladı.
Oysa bir gün önceki manşetin devamı olan bir haberin yine birinci sayfaya girmesi gerekirdi... En azından “Biri bizi işletiyor” gibi bir başlık altında okura duyurulması beklenirdi!
Bir kez daha anlaşıldı ki, bu tür vurkaç gazeteciliğinde TSK’ya ve cumhuriyeti savunanlara vuran haber manşete layık görülüyor, vurmayan ise haber bile sayılmıyor...
Bu arada birinci mektubu gönderen kimdi? İki mektubu da gönderen aynı şahıs mı? Eğer aynı şahıssa birinci mektup ve ıslak imza da kuşkulu hale gelmez mi? O yüzden iki mektubun daha dikkatli karşılaştırılması gerekmez mi? Birinci mektubu yazan tanıklık edeceğini bildirdiği halde neden hâlâ ortada yok. Adli Tıp Başkanı kuşkuları giderici bir açıklamayı hâlâ neden yapmadı? Meraklar sürüyor.
Güler Zere...
Bazıları nihayet insafa geldi...
Adli Tıp Üçüncü İhtisas Kurulu, Güler Zere’nin hastalığı nedeniyle af kapsamında olduğunu
belirten raporu Cumhurbaşkanı’na dün gönderdi.
Aynı Adli Tıp Kurumu düne kadar
Güler Zere’nin tedavisinin hapishane şartlarında mümkün olmadığı savını reddediyor,
kanser hastası kızın tahliyesine
engel oluyordu.
Arada ne oldu? İnsaf sahibi insanların sesi dünyayı tuttu. Dış baskı başladı. 14 yıldır hapis yatan Güler’in tahliyesi aylar sonra bu nedenle
mümkün oldu.
Adli Tıp mı, adli cinayet kurumu mu? Nedir bu?
Soru: Başbakan Erdoğan neden domuz gribi aşısı olmuyor?
Yanıt: Koruma ordusuna güveniyordur belki...
Haldun Ertem
Miting haftası
Bu hafta yine miting haftası... 8 Kasım’da Kadıköy’de büyük Alevi mitingi yapılıyor... Toplanma noktaları Tepe Nautilus, Salı Pazarı ve Haydar Paşa Numune Hastanesi önü saat 11.00... Miting Saat 13.00’te Kadıköy Meydanı’nda yapılacak...
* * *
İzmir’de ise 8 Kasım Pazar günü saat 14.00’te Gündoğdu Meydanı’nda “Bayrağını da al Gündoğdu’ya gel” mitingi var. Yaklaşık 30 sivil toplum örgütü ve sendika katılıyor mitinge...
* * *
En büyük miting ise 10 Kasım’da 15.30’da Anıtkabir’de... Parola: 10 milyon insan Anıtkabir’e... Muazzez İlmiye Çığ, Hakan Yavuz, Adnan Pelvanlar ve Zeynep Haznedaroğlu gibi saf Atatürkçüler aynı gün saat 20.00’de ışıkları söndürme eylemini de başlatmak istiyor.
Mitingde slogan atmak yok, parti bayrağı yok, pankart yok... Sessiz şikâyet, sessiz protesto var...
Söylet’meyin...
YÖK geçen yıl doktora öğrencilerine bir Ali Cengiz oyunu yaptı. Buna göre, Yüksek Öğretim Yasası’nın 50 d maddesine tabi araştırma görevlilerinin üniversite ile ilişkisi doktoralarını bitirdikleri anda kesilecekti. Bundan amaç mı? Özellikle Kemal Alemdaroğlu döneminde alınan araştırma görevlilerini üniversite dışına atmak... Ve Yunus Söylet başta olmak üzere yeni rektörlerin kendi kadrolarını kurmasına olanak vermekti...
Karar tüm üniversiteler için geçerliydi ama en çok İstanbul Üniversitesi’ni etkiliyordu.
Araştırma görevlileri bu karara karşı direndiler...
Bu arada Danıştay, doktora öğrencisi araştırma görevlileri lehinde bir karar verdi..
YÖK mecburen esnek davranışı benimsedi.
Şimdilerde doktorayı bitirenler dışarı atılmıyor 33 a kadrosuna alınıyor.
33 a kadrosu bilime ve öğrenciye daha saygılı... Daha çok hak tanıyor...
Ne var ki, bugün böyleyse de yarın rüzgâr değişebilir.
Üniversite yönetimleri ilerde yeniden eski kararı uygulayabilir.
O yüzden 50 d’ye tabi olup doktorasını sürdüren araştırma görevlileri tümden 33 a’ya alınmalarını istiyor. Bazı üniversiteler bunu yaptı. CHP’li Oğuz Oyan 50 d’nin lağvedilmesini öngören bir kanun teklifini TBMM’ye verdi.
YÖK ve hükümet eğer genç akademisyenlere belli bir değer veriyorsa bu sorunu çözmek zorunda.
Bu arada İstanbul Üniversitesi’nde geçen mayıs ayında gösteri yapan araştırma görevlileri hakkında soruşturma sürüyor... Kimi araştırma görevlileri cezalandırılıyor...
Rektör Prof. Yunus Söylet, “demokratik üniversite” vaadini çok çabuk unutmuş görünüyor... Konuyu izliyoruz...
İnsanlık suçu işlediği için hakkında tutuklama kararı bulunan Sudan Devlet Başkanı Beşir 3. kez Türkiye’ye geliyormuş.
Bu adamı Türkiye’ye bu kadar çok çeken ne var acaba?
* * *
Prof. Baskın Oran’ın Fransa’da yaşayan kızı, “Ermeni soykırımını reddettim, ayrımcılığa uğradım” demiş.
Buna da şükret. Babanın gazabına uğrayabilir, evlatlıktan da reddedilebilirdin!
Fahrettin Fidan