Önce Star gazetesinde muhteşem villanın fotoğrafı yayımlandı... Altında haberi: "İşte Akbulut'un muhteşem villası... Değeri 1 trilyonu aşan bu villayı karı - koca Akbulut'lar toplam 4 milyar liralık maaşlarıyla yaptırdılar." Bu haberden hemen sonra birkaç gazete Akbulut'un Meclis'e 100'ün üzerinde işçi aldırdığı haberini yayımlandı. Bitişiğinde yorumu: "Akbulut, Meclis Başkanlığı seçimi yaklaşırken, milletin kesesinden milletvekillerine kıyak yapıyor..." Hemen peşinden ABD gezisinde New York'tan Cleveland'a geçtiği ve bedelini TBMM bütçesinden ödeyerek (10 bin dolar) check - up yaptırdığı yazıldı... Yıldırım Akbulut dün bir basın toplantısı yaparak bu haberlerde yer alan iddialara yanıt verdi. Arkadaşımız Fahrettin Fidan, Akbulut'un bir yakınına sordu: - Bu haberler neden peşpeşe geldi? - TBMM Başkanlığına adaylığını koyacak olanların eseri... - Kim bunlar? - Her partiden var... ANAP dahil... - ANAP'tan kim var mesela? - En başta kitap yazarlığıyla da ünlü bir isim... - Bir soru da bizden... Peki 1 trilyonluk villa sahibi bir milletvekilinin ABD'deki check up parasını TBMM'ye ödetmeyip cebinden vermesi daha şık olmaz mıydı? - Bu ayrıca tartışılır. Rakiplerin amacı başka...
TRT'de yeni dönem
TRT, yeni yayın döneminin tanıtımı amacıyla önceki akşam Çırağan Sarayı'nda bir kokteyl verdi. Genel Müdür Yücel Yener'in davetlilere hitaben yaptığı konuşmada bir küçük paragraf özellikle dikkat çekti: - TRT'nin kendisini siyasi ve ticari çıkarlardan, siyasal iktidarlardan ve gerici önyargılardan bağımsız kılan unsurları tazelemesi gerekir. Bu yöndeki değişim projemizin ilk yansımalarını yeni yayın döneminde göreceksiniz... Kimi muzip davetliler, mesajı, TRT'nin "Babasız!" yayın dönemine girişinin müjdesi olarak yorumlarken... Arkadaşımız Aydın Arıcıoğlu davetlilerden ANAP milletvekili Bülent Akarcalı'ya sordu: - Mesajı siz nasıl değerlendiriyorsunuz? - TRT son yıllarda ciddi bir atılım içinde. Özel TV'lerin içine düştüğü müptezelliğe bakınca TRT'nin atılımı daha da belirginleşiyor. Aslında ben özel kesim yayıncılığı için ciddi mücadele vermiş biri olarak, bu atılımları özel TV'lerden beklerdim. Ama maalesef özel TV'ler halkın ufkunu açacak yayınlar yerine dansöz - manken - futbolcu üçlüsü etrafında dolanan düşük seviyeli yayıncılıkta ısrarlı.. TRT ise sözünü ettiğim atılımı, üzerindeki ağır vesayete rağmen yaptı. Bu "siyasi" baskının yanısıra, bu akşam söylendiğine göre, bir de "ticari" baskı varmış. Bu da araştırmaya değer bir diğer konu!. TRT'nin yıllardır BBC gibi çağdaş habercilik yapmak istediğini biliyorduk. Ama Ortadoğu'ya has liderlik duygularına sahip insanlar buna izin vermiyordu. - Çankaya'daki değişiklik böyle bir yüreklenmeye sebep olmuş olabilir mi? - Varolan yürekliliği belirgin hale getirdi.
Özgürlük prensi
Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun İstanbul Üniversitesi'nde yaptığı özgürlük konuşması olumlu - olumsuz yankılar yaptı. Mumcu'yu yönlendirdiği söylenen Mesut Yılmaz da: "Üniversiteler, bilimsel çalışmalar yapabilmek için, daha fazla özgürlükten yana olmalıdır" sözleriyle onu destekledi. ANAP birden "özgürlüklerin önderi" oluverdi.... Oktay Ekinci dünkü Cumhuriyet'te, 25 Eylül 1997 tarihli 1997 / 59 sayılı genelgeyi anımsatıyordu. Bu genelgede öğretim üyelerinin devlet memuru olduğu anımsatılıyor ve şöyle deniliyor: "Bu nedenle (üniversite öğretim üyeleri) hükümetin siyasi, ekonomik ve sosyal politikalarına yönelik kararları hakkında açıklama yapamaz, görüş bildiremezler..." Bilim çevrelerine konuşma ve yazma yasağı koyan ve halen yürürlükte olan bu genelgenin altındaki imzanın sahibi mi? Dönemin Başbakanı sıfatıyla Mesut Yılmaz...
Sportif takiye
Nijeryalı Uche, Türk uyruğuna geçip Deniz adını almıştı... Fatih Altaylı dün soruyordu: "Neden adı Deniz olduğu halde formasında Uche yazıyor?" Geçenlerde arkadaşlar arasında aynı konu konuşuluyordu. Uche bu defa arkasında "Deniz" yazılı forma giymiş. Ancak spiker kendisinden sürekli "Uche" diye söz ediyormuş. Bir arkadaş sordu: - Adam simsiyah, adı Deniz. Bu nasıl deniz? Masadaki Cengiz Yalvaç atıldı: - Karadeniz...
Yeni alfabeden inciler: "Tut amca tut!.. Koş Murat koş!.. Yahya banka soy!.. Bak Murat bu amca!.. Kolla BABA kolla!.." Cihan Demirci
Kabile...
Demokrasi deyince mangalda kül bırakmayanlardan FP'li Oğuzhan Asiltürk konuşuyor: - Bülent Arınç, geldi, "Yanlış yaptık, Genel Başkan'ın emrindeyim" dedi, kendisini affettik, makam verdik. Abdullah Gül de gelsin Hoca'nın elini öpsün, affedelim. Parti içi demokrasi ve insan ilişkileri çağdaş partilerde böyle yürümez. Buna Kabile demokrasisi denir...
Televole...
Çırağan'daki TRT kokteylinde televole muhabirleri Metin Akpınar'ı dört yandan kuşatmış... İçlerinden biri soruyor: - Abi, Antalya'da çekilen çıplak fotoğrafınız hakkında ne diyeceksiniz? Metin Akpınar gülümsüyor: - Sen ne diyorsun? - Valla ben bir şey söylemeyeyim abi... - O zaman ben de bir şey söylemeyeyim! deyip uzaklaşıyor Metin Akpınar...
Hayat dersi "Yanıtlarınızın etkili olması için başkalarını suçlama eğiliminden sakınmalısınız... Başka insanları suçlamak, size onları cezalandımaktan başka seçenek bırakmaz.