Frankfurt Kitap Fuarı’nın basın merkezinde 100’e yakın gazeteci aynı anda çalışıyor... Yazılar yazılıyor, gazetelere postalanıyor...O sırada iki kişi basın merkezinde gazetecileri dolaşarak her birinin önüne bir bildiri koyuyor... İş arasında önlerine konan bildiriye göz atanlar “Press release by Writers Syndicate of Turkey” başlığını okuyor... Bir zamanlar Aziz Nesin’lerin, Yaşar Kemal’lerin öncülüğünde yürüyen Türkiye Yazarlar Sendikası bu... Türkiye’nin Frankfurt Kitap Fuarı’nda onur konuğu olmasından memnunluk duyduğunu bildiriyor sendika, bildirinin başında... Sonra Engin Çeber’in dayak sonucu ölümünü anlatıyor. Peşinden özgürlük ihlallerine geçiyor... Örnek olarak 301. maddeyi veriyor... 301. maddenin Türklüğü (Turkishness) koruma adı altında dayattığı yasakçılığı anlatıyor...
Oysa 301. madde değişti... “Türklüğü” sözcüğü “Türk milleti” olarak değiştirildi... Maddeyi hala özgürlüğü engelleyici durumda bulabilirsiniz ama bu yanlış bilgi neden?
Daha ilginci... Milletvekili Şükrü Elekdağ’ın açtığı dava yüzünden yayıncı Muzaffer Erdoğdu’nun 20 bin YTL ödemeye mahkûm edildiği, yayınevinin bu yüzden kapanma tehlikesi geçirdiği belirtiliyor. Oysa... Mahkeme 7500 YTL cezaya hükmetmiş olup dava Yargıtay aşamasında...
Yabancı gazetecilere ülkenizi şikâyet ediyorsunuz, bari gerçekleri söyleyin... Bu saptırmaca neden?
Yurtdışından bavulla getirilen paraya inceleme ve araştırma yapılmayacakmış.
Bu kararın ilham kaynağı Deniz Fenerciler olmalı...
Haldun Ertem
Mao
Çin’e gidip gelen bir meslektaşımız:
“Mao’nun resmi sadece paraların üzerinde kalmış” diye yazdı... Çin’de okutmanlık yapan Cem Aygün de şunları yazıyor:
“Bu cümleyi sarf edenler acaba arka planından, ‘Atatürk resimlerinin de sadece paraların üzerinde kalması gerektiği’ni mi anlamamızı istiyorlar. Eğer öyleyse, bu cümledeki fahiş bilgi hatasını düzeltmek isterim. Mao resimlerinin sadece paraların üstünde kalması bir tarafa, Mao resimleri paraların üstüne daha yeni kondu. 1999 yılına kadar, paraların üstünde Çin’in çeşitli yöresel giysilerini giyen azınlık resimleri bulunuyordu.
‘Mao’nun resimlerinin sadece paralarda kal’dığını söylemek için, Pekin’e gelip Tiananmen Meydanı’nı görmeden dönmüş olmak gerek. Çünkü Tiananmen Meydanı’nda da Mao’nun resmi vardır...
Fıkra
Temel, inşaatın 10. katında usta olarak çalışmaktadır.
Ayağı kayar, başlar 10. kattan tepe aşağı düşmeye.
1. kata geldiğinde hâlâ umutludur: “Hamdolsun, buraya kadar sağ salim geldik...”
Zeynel Balcı
Seni Sevmek
Kişi seni severse
Soyunur aya karşı
Sever
Ölüşüne dek
F. H. Dağlarca
Pisi...
Haftanın konusu kediler... Kediler siyasi yaşama Başbakan’ın kedili karikatürü dava etmesiyle girdi... Bir türlü çıkmadı... Kimine göre Başbakan kedilere nankör olduğu için kızıyor.. Kimine göre kedi özgürlüğü simgelediği için AKP çevrelerinde sevilmiyor.. vs...
Ve kedileri anlatan bir küçük fıkra...
Köpek, sahibi için der ki:
Şu uzun boylu adam beni seviyor, her gün beni yanına çağırıyor, oynuyor, okşuyor. Acıktığımda bana yiyecek, susadığımda su veriyor. Başımı okşaması da çok güzel. Bu kadar güzel şeyler yaptığına göre beni gerçekten seviyor. Demek ki benim ‘sahibim bir Tanrı’...
Kedi, sahibi için der ki:
Şu uzun boylu adam beni seviyor, her gün beni yanına çağırıyor, oynuyor, okşuyor. Acıktığımda bana yiyecek, susadığımda su veriyor. Başımı okşaması da çok güzel. Bu kadar güzel şeyler yaptığına göre beni gerçekten seviyor. Demek ki ‘ben bir Tanrıyım’...
Gondollu şehir
Eskişehir Belediye Meclisi’nde AKP’li üyeler çoğunlukta... DSP’li Başkan Prof. Yılmaz Büyükerşen’i başarısız kılmak için ellerinden ne gelirse yapıyorlar. Güçlerinin yetmediği yerde devreye Meclis’e bu dönem Eskişehir’den giren Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ı sokuyorlar. Ama Yılmaz Hoca bütün bunlara rağmen inanılmaz işlere, güzelliklere imza atıyor. Örnek mi? Porsuk Çayı birkaç yıl öncesine kadar şehir içinden geçen üstü açık kanalizasyondu adeta... Şimdi üzerinde Amsterdam’daki gibi üstü kapalı botlar dolaşıyor. İnsanlar ışık denizi içinde Porsuk’un keyfini çıkarıyor.
Diyelim şu aralar Eskişehir’e çevre illerdeki pek çok insanın yaptığını yapmaya niyetlendiniz... Yılmaz Hoca’nın yarattığı güzellikleri görmek için bir hafta sonu bu şehrimize gitmeye karar verdiniz. Otobüse bindiniz, Eskişehir otogarında indiniz. Şehir merkezine nasıl mı gidersiniz? Seçeneklerinizi hemen söyleyelim; tramvay, taksi, belediye otobüsü, halk otobüsü... Ve geliyoruz en güzel, en keyifli seçeneğe; Amsterdam tipi 32 kişilik botlar. Porsuk üzerinde birkaç yüz metre arayla istasyonlar var. Otogarın 100 metre yanındaki istayondan bota biniyor, sessiz, sakin bir yolculuktan sonra şehrin göbeğine gelebiliyorsunuz.
Peki, başka ne gibi güzellikler mi? Yılmaz Hoca onları da şöyle anlatıyor:
“Önümüzdeki yaz 350 metrelik plajımız hizmete girecek. Eskişehirliler şehrin içinde, Porsuk’ta yüzüp plajda güneşlenebilecekler. İsterseniz gondol sefası da yapabileceksiniz. Şu anda kendi atölyelerimizde ürettiğimiz üç tane Venedik tipi gondolumuz Porsuk’ta dolaşıyor. Bilindiği gibi gondol kullanmak ustalık isteyen bir iştir. Bu nedenle bir elemanımızı Venedik’e gönderdik. İşi öğrendi, geldi. Şimdi yeni gondolcular yetiştiriyor. Ama bu arada hazır gondolcu varsa, kapımız onlara da açık. Hele bir de sesleri güzelse ve de Napoliten söyleyebiliyorlarsa... Hemen başvursunlar.”
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025