Duruşmaların Silivri Cezaevi’nde yapılacağı 2 ay 25 gün önceden belliydi. Önünüzde 85 gün var... Yapacağınız iş basit.. Salondaki yerleri numaralayacaksınız... Kimin nereye oturacağını saptayacaksınız.. Salonun yetip yetmeyeceğini görecek, duruşmaları gerekirse yeni bir salona taşıyacaksınız... Bu kadar basit bir işlem neden gerçekleştirilemedi? Bu kadar basit bir düzenlemeyi beceremeyenler, insanları aylardır hapis yatırmanın sorumluluğunu duymayanlar bu davada “adil yargılama”yı nasıl gerçekleştirecekler?
* * *
Bu dava ne davası?
Kimine göre Türkiye’nin tarihindeki karanlıkları aydınlatma davası... Ne var ki iddianame Danıştay cinayeti dışında bir şeyi aydınlatma iddiası taşımıyor.
Meslektaşımız Ali Sirmen dün SKY televizyonunda:
- Türkiye’de iktidar tarafından bir kansız darbe gerçekleştiriliyor, bu dava o darbeyi gözden kaçırmak için kullanılmaktadır, diyordu...
Bir başka meslektaşımız 400 kişinin daha peyderpey içeri alınacağına ilişkin söylentileri dile getirdi.
Ergenekon soruşturmasından gözaltına alınanlar ilk kez dün, yani 500 gün sonra hâkim önüne çıkarıldılar...
Altıncı dalgadan tutuklanan Tolon ve Eruygur paşalar ile sekizinci dalgadan içeri alınan Tuncay Özkan, Gürbüz Çapan gibi isimler hakkında iddianamelerin ne zaman hazırlanacağı, davaların ne zaman başlayacağı ise belli değil... Ortak tahmin; bu dava bin yıl sürebilir... İçeri düşen bir daha özgürlük yüzü görmeyebilir...
Savcısının Başbakan Erdoğan olduğu, ucu açık, sonu belirsiz, AKP ve ABD muhalifi herkesin hedefte olduğu bir dava...
Benzeri ancak Orta Çağ’da yaşanabilirdi...
Lagendayk hani?
Polisçe gözaltına alınan Engin Çeber, emniyet ve hapishanede sürekli dövülerek öldürüldü... Suçları ne olduğu bilinmeyen insanların Ergenekon davasında aylarca hapis yattığı da, dün duruşmalar başlarken bir kez daha gündeme geldi.
Barroso, Rehn, Lagendijk gibi burunları sürekli Türkiye’nin içinde olan tipler nedense hiç bu konularda seslerini çıkarmıyorlar... Çünkü onların derdi insan hakları, demokrasi falan değildir. Onların esas derdi, bir dediklerini iki etmeyen ve çok istedikleri Kıbrıs’ı onlara verecek olan AKP’yi korumak ve kollamaktır... Bu hokkabazları iyi tanıyalım...
İddiasız name...
Emekli Orgeneral Hurşit Tolon dahil, altıncı dalgadan içeri giren 23 kişiyle ilgili iddianame aradan 110 gün geçtiği halde ortada yok. Geçenlerde İngiltere’de gözaltı süresinin 28 günden 42 güne çıkarılması tartışılırken Guardian’dan Philip Pullman, hangi işin kaç günde yapıldığını araştırdı.. Pullman, Mozart’ın 6 haftada en önemli 3 senfonisini bitirdiğini, Kristof Kolomb’un 6 haftada Atlas Okyanusu’nu geçtiğini yazdı.. Bizden de iki örnek... Fatih’in İstanbul’u alması için 53 gün yetmişti; Atatürk, Büyük Taarruz’da düşmanı 14 gün içinde denize döktü... İddianame ise 110 günde bitmedi.
Bir gariplik daha
İşçi Partisi’nin durumu gerçekten ilginç... Halen İşçi Partisi’nin Genel Başkanı Doğu Perinçek ile partinin Genel Başkan Yardımcısı ve Genel Sekreteri, “silahlı terör üyesi ve yöneticisi” olmak suçundan yargılanıyorlar.
Bu durumda Anayasa’nın 69. maddesine göre, İşçi Partisi “yasadışı eylemlerin odağı” haline gelmiş oluyor.
Ne var ki, Yargıtay Başsavcısı, İşçi Partisi hakkında herhangi bir soruşturma başlatmış değil...
Parti lideri terör örgütü kurmaktan hapiste, parti ise hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etmekte... Parti lideri suçlu, parti suçsuz olabilir mi!
İşçi Partisi avukatları bu yüzden, Ergenekon soruşturmasında dava konusu olan kanıtların Yargıtay Başsavcısı’na gönderilmesini, Anayasa yargısının devreye girmesini istiyorlar.
Avukatlar diyor ki:
“Anayasa Mahkemesi kararı ile ‘laiklik karşıtı eylemlerin odağı’ olduğu kesin hükümle saptanan AKP, faaliyetlerini serbestçe sürdürmeye devam edecek; temelli kapatılması istemiyle hakkında Anayasa Mahkemesi’nde dava açılmış olan DTP yöneticileri icra-i faaliyetlerine devam edecekler ama bu siyasi partiler anayasal güvenceden yararlandıkları için yöneticileri hakkında herhangi bir ceza davası açılmayacak... Hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca herhangi bir soruşturma dahi açılmamış İşçi Partisi’nin Genel Başkanı ve diğer merkez yöneticileri salt bu görevlerine ilişkin faaliyetleri nedeniyle ceza mahkemesinde yargılanacaklar... Bunu adalet ve hukukla bağdaştırmak mümkün değildir.”
Cassio Lincoln
Galatasaray’ın ona 15 milyon dolar saydığı söyleniyor... Aylardır dökülüyordu. Birkaç maçtır oynuyor... Derken son maçta kendisini kasten sahadan attırdı... Önce direği söktü, hakem kart göstermeyince kasten topa el uzattı. Anlaşılan önümüzdeki hafta sevgilisiyle tatil planlamıştı. Bu tipe okkalı bir ceza yok mu? Yoksa kulüp bunların elinde oyuncak olur...
İDDİANAME olmadığı için Eruygur, Tolon ve Özkan yargıç karşısına çıkarılmayacakmış. İddianame yokmuş da “Zaman, Yeni Şafak, Vakit, Taraf” gazeteleri de mi yokmuş...
Gülhan Elmas
Erdoğan, Org. Başbuğ’a destek verince Genelkurmay’a yüklenen AKP yanlısı basın aniden geri adım atmış. Zor olmamıştır... Çünkü onlar manevra kabiliyeti yüksek kişiler...
Haldun Ertem