Meral Tamer

Meral Tamer

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Keşke hemen şimdi toparlanıp Tophane’deki Antrepo 3’e gidebilseniz; öylesine dolu dolu bir pazar geçirirsiniz ki... Yorulmazsanız Galata Rum İlkokulu, Arter ve Salt Beyoğlu ile devam edebilirsiniz. O mekânlarda hem gözünüze, hem de ruhunuza hitap edecek entelektüel bir ziyafet bekliyor sizi...
Bu yılki İstanbul Bienali, Alman felsefeci Jürgen Habermas’ın yıllar önce ortaya attığı kamusal alan kavramına odaklanıyor; kamusallığın sanatsal ve siyasal bir araç olarak küresel kapitalizm ve yerel toplumsal kırılma bağlamında nasıl tekrar kullanıma sokulabileceğini inceliyor.

2 yıl önce belirlenmiş
Bienalin konusu 2 yıl önce belirlenmişti; ama Gezi olayları sonrasında konu cuk oturmuş. Fulya Erdemci gibi bir Türk küratörle yola çıkılması fevkalade isabetli olmuş.
Kamusal alana müdahale, sadece olayların göbeğinde yaşayan biz İstanbullular için değil, günümüz dünyasında her yerde çok güncel; zaten bienalde de görebileceğiniz gibi Polonya’dan Brezilya’ya, Amerika’dan Çin’e, Almanya’dan Pakistan’a dünyanın dört bir yanındaki sanatçıların yüreklerinden kopup eserlerine yansımış.

Koyunların sessizliği
Perulu bir sanatçı, başkent Lima’daki dünyanın 2. en büyük mezarlığında ve ölülerinden ayrılmak istemeyenlerin, mezarlığın hemen yanı başında oluşturdukları küçük yerleşim merkezleriyle kamusal alana vurgu yapıyor.
Geçen yıl 38 yaşında ölen Mısırlı sanatçı, 2009’da çektiği Koyunların Sessizliği adlı video performansında, Kahire’nin en işlek caddelerinden birinde bir grup sanatçı, aktivist ve işçi arkadaşıyla birlikte emekleyerek yürüyüp, çevredeki insanların şaşkın bakışları arasında trafiği felç ederek kamusal alana müdahale ediyor.

Kamusal amatör
Bir Amerikalı sanatçı, uzmanlık gerektiren alanlara uzman olmayanların müdahalesinin yararına gönderme yaptığı “kamusal amatör” kavramını ortaya atıyor ve kendisi de kamusal amatör olarak kolları sıvıyor. Toprak ERG adlı eserinde parayla ölçülen değerler sistemi yerine toprak ve gübreden üretilmiş el yapımı külçelerle yeni bir para birimi öneriyor. Çevreden tarihi mirasa insanlığın değişik duyarlılıklarını da ölçecek yeni bir para birimi yaratamaz mıyız? Tamamen ütopik, ama çok etkileyici bir yapıt.
Pakistanlı bir sanatçı, dev ekranlı video çalışmasında Nazım Hikmet’ten Lale Müldür’e şiirler, konuşmalar ve müzikleri üst üste döşediği ses tasarımına ilaveten, sürekli değişen görsellik ve renk cümbüşü eşliğinde bizlere, kültürel ve görsel tarihin nasıl birbirine karıştığını anlatıyor.

Hip-hop Sulukule!
Ancak gördüklerimiz arasında en vurucu eser, açık ara Halil Altındere’nin Sulukule’si. Bu video, yıkımlar başladığında daha çocuk olan gençlerin yazdığı sözlere çekilmiş bir klip artı belgesel. Yıkılan Sulukule’nin ilk hip-hop’çılarının performanslarını, Altındere’nin seçtiği Sulukule ve İstanbul görüntüleri ve kurguları eşliğinde izliyoruz. “Harikalar Diyarı” adlı eserde, Sulukule’nin TOKİ’lenmiş haline direnen semt çocukları çok sert ve çok şahane rap yaparken, sıkça tekrarladıkları “Şimdi yine neler olacak? Daha neler olacak?” cümlesi, melodisiyle birlikte günlerce dilinize takılıyor...