Meral Tamer

Meral Tamer

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

FabLab (Fabrication Laboratory; üretim laboratuarı) kelimesini ilk kez 6-7 yıl önce Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’nda duymuştum. MIT FabLab, UCLA FabLab, Harvard FabLab, Columbia FabLab, Stanford FabLab...
Davos’ta aynı saat dilimi içinde birbirinden ilginç 30-40 paralel oturum birden olduğu için bendeniz bugüne kadar zaman ayırıp da bu FabLab’lerin hiçbirine katılamamış ve bilgi sahibi olamamıştım. Bu açığımı, Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampüsü’nde kurulan Türkiye’nin ilk ve tek FabLab’ini ziyaret edip projenin yürütücüsü olan Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şirin Tekinay’dan aldığım bilgilerle kapattım.

Kadir Has’ın FabLab’i
İlk olarak 2006 yılında Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) uzmanlarından Neil Gershenfeld tarafından gündeme getirilen FabLab’lere, “mini fabrikalar” da deniyor. Bugün dünyada sayıları 300’ü aşan bu merkezlerin Türkiye’deki ilk örneğinin Kadir Has’ta olması tesadüf değil. Zira projenin başındaki Şirin Hoca, Amerika’da 20 yıl kalmış, New Jersey İnstitute of Technology’de öğretim üyesiyken aynı zamanda da National Science Foundation’da (Ulusal Bilim Vakfı) görev yapmış bir isim. 2006’da dünyanın ilk FabLab’i için MIT’den fon talep edildiğinde, Ulusal Bilim Vakfı’nda bu talebi inceleyip kabul eden direktörler heyetinde Prof. Tekinay da varmış.

Kalkınma Ajansı ile
Ve İstanbul Kalkınma Ajansı 2010’da İstanbul için yarışma açtığında Kadir Has Üniversitesi FabLab projesiyle katılmış ve kazanmış. Tekinay’dan öğrendiğimize göre tipik bir FabLab envanteri aslında minimalist: 3 boyutlu (3D) yazıcı, hızlı prototipleme aleti, lazer kesici ve CNC tezgâhını edinince aslında bir minik FabLab’iniz olabiliyor. Ajanstan gelen 400 bin lirayla bu malzemeleri almışlar; mekânın inşası için de üniversite 200 bin lira harcamış.
Ancak Prof. Tekinay’ın belirttiğine göre FabLab’in “ilk ve tek” olmasının nedeni, uluslararası FabLab ağına dahil olması. Dünyadaki 300’ü aşkın FabLab’teki bütün tasarımlara erişim, birdenbire müthiş bir zenginliği de beraberinde getiriyor.
FabLab’in amacı, teknolojinin demokratikleşmesi, halkın teknolojiye kolaylıkla erişimi. Bu FabLab de tamamen halka açık. Yani burada kendi çizimi olan bir kişi de üretim yapabilecek, bir lise öğrencisi de, bir kurum da ya da bir belediye de...

IBM gönüllüleriyle...
Kadir Has Üniversitesi’nde şu anda IBM’in global gönüllüleriyle birlikte bu FabLab’in tüm paydaşlarca kullanımının yaygınlaştırılması için ortak bir proje yürütülüyor. IBM Genel Müdür Yardımcısı Jale Akyel’in verdiği bilgiye göre IBM 2007’de Kurumsal Hizmet Gücü adında gönüllü bir hizmet programı oluşturmuş. Programın özü, IBM’in insan kaynağından yararlanarak, gelişmekte olan ülkelerin sosyal ve ekonomik kalkınmasına katkıda bulunmak; bunu yaparken de IBM’de liderlik vasfı taşıyan yetenekli elemanların görgü ve bilgisini artırmak.
Dünyanın dört bir yanından gelmiş IBM gönüllüleri şu anda Türkiye’de, bu FabLab’in yanı sıra TÜSİAD, TÜRKONFED ve Türkiye Bilişim Vakfı olmak üzere 4 ayrı projede çalışıyorlar.