Bakmayın elendiğine!

23 Ağustos 2017

İşin ucunda Şampiyonlar Ligi olunca hepimizin içi kıpır kıpırdı. Kolay değil, Medipol Başakşehir tarihinde ilk kez böyle bir başarı yakalayacak, bunun ötesinde Türkiye, Devler Ligi’nde iki takımla temsil edilecekti.

Belki Başakşehir gümbür gümbür başlayamadı maça... Belki tıkır tıkır işlemedi düzeni... Ama şansı, kısmeti yanındaydı. Yoksa maçın ilk bölümünde neler neler kaçırmıştı Sevilla... Hele 14’te direkten dönen Mercado’nun şutu, kalplerin güp güp atmasına neden oldu.

Ama fark etmezdi. Harıl harıl çalışan bir Adebayor, ileri geri koşan bir Caiçara ve leblebi gibi gol atan bir Elia vardı sahada... 30’undan sonra yeniden milli takıma çağırılmasının bir hikmeti olmalıydı Elia’nın... Ligde o, Fatih Terim Stadı’nda o, İspanya’da da o... Var mı bugüne kadar Cengiz’i hatırlayan, keşke olsaydı diyen!

Zaten gol sonrasında Sevilla süklüm püklümdü. Maça dimdik çıkan İspanyol, dakikalar geçtikçe çöktü, çöktü ve ilk yarının sonuna kadar durumu idare etti.

Ama ikinci devre için aynı şeyi söylemek mümkün değildi. Başakşehir kaderine razı, çaresiz ve zor durumdaydı. Nitekim ortalıkta pek görünmeyen Navas ortaya çıkmış, Correa vitesi artırmış, N’Zonzi de onlara uyum sağlamıştı.

Escudero ise

Yazının Devamı

Pas ve pres

17 Ağustos 2017

Futbol böyle bir oyun işte... Elin oğlu gelir, senin başkalarına yaptığını kendi evinde sana yapar. Pas ve presle rakibini öldürür, oynamasına da izin vermez.

Başakşehir’in bugünlere gelmesindeki en büyük etken olan, karşısındaki rakibin oyununu bozup, istediğini alana kadar sonuna kadar zorlaması değil miydi? İşte Sevilla da tam da bunu yaptı. İlk yarıda Başakşehir’in sinmesinden faydalanıp, üzerine üzerine gitti.

Ahım şahım pozisyonları olmasa da istediği golü bir sol kroşe ile buldu. Zaten Başakşehir de en çok sağından gelenlere yol verdi!

Bursaspor karşısında dinlendirilen Emre, çok şey yapmak isteyip de hiç bir şey yapamamanın sıkıntısını çekti. Zaten 10 dakika kala çıkmak istememesi de bu hırsının göstergesiydi. Ligdeki kurtarıcı Elia yine takımın en iyi ve etkili ismi oldu.

Ne bildiğimiz Mossoro vardı sahada ne de o öldürücü Visca...

İlk sömestrde karnesinde kırıklar bulunan bu delikanlının böyle devam edeceğini mi düşündünüz yoksa! İkinci devre başladı, “İşte bizim Başakşehir” diyeceğimiz bir takım sahadaydı.

Sevilla da bu arada rakibinin öldürücü presinin nasıl olduğunu çok iyi anladı. Başakşehir öyle bir baskı yaptı ki, karşısında hangi takım olursa olsun dayanamazdı. Sağdan,

Yazının Devamı

Makine düzeni

12 Ağustos 2017

Ligin başıymış, sonuymuş; Ahmet gitmiş, Mehmet gelmiş Medipol Başakşehir açısından pek bir şey fark etmiyor. Makine düzeni içerisinde kendi oyunlarını oynamak, kendi düşüncelerini rakibe kabul ettirmek çok da zor olmuyor.
Bursaspor ise geçen sene yaşadığı o korku imparatorluğundan uzaklaşma adına bambaşka bir takım hüviyetine bürünmüş ya da daha iyi olabilme adına kostüm değiştirmiş. Her ne derseniz deyin, Fatih Terim Stadı’ndaki mücadalede pasif güreştiler.
Henüz lig başında olmanın, yepyeni bir kadroyla sahaya çıkmanın sancılarını anlamak mümkün... Ancak tribündeki o taraftarının coşkusu, futbolculara çok da bulaşmamış.
Başakşehir’de Elia her geçen gün daha bir güzellik katıyor. Sakın bunu attığı golün bir methiyesi olarak değerlendirmeyin. Hemen bir dakika öncesinde de benzer bir tehlike yaşatmıştı.
Üstelik Mossoro ile Edin Visca çok da gününde değillerdi. Adebayor profesyonellik adına bir klasik eser... Her daim oyunun içerisinde ve motivasyonunu hiç kaybetmiyor. Aynı şekilde şampiyon Beşiktaş’tan takipçisi Başakşehir’e geçen Gökhan İnler de bu takıma çok şey katacağını gösterdi.
Bursaspor açısından en olumlu görüntü ise yeni transfer Badu oldu. Mikel de ona ayak uydurdu.

Yazının Devamı

Herkesin 6222'si kendine!

11 Ağustos 2017

Ne bu şiddet, bu celal!
Mehmet Akif, İstiklal Marşı'nın bu satırlarını yazarken, yıllar sonra, "Şiddet"in bir kanunla önlenmeye çalışacağını hiç mi hiç düşünemezdi.
Her "olay"ın ardından klasik sözler, koca koca adamların bir araya geldiği zirveler, gönderilen müfettişler ve ardından da 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun'un daha da etkili kullanılması konusunda vaatler...
* * *
6222 çıktıktan sonra en çok konuşma alanı "Şike ve teşvik" adına oldu. Onda da cezaların fazla olduğu konuşuldu, düşürülmesi için Meclis'in yolunu tuttu. Yasanın çıktığı tarihten bu yana onlarca vukuat yaşandı, yüzlerce kişi o yasa kapsamında kaldı ama herkes, ucundan, başından kanunu istediği şekilde yorumladı.
Neymiş efendim, bu kanun sadece futbolda Süper Lig ve TFF 1. Lig takımları için çıkmış!
Bak sennnn...

Yazının Devamı

Babacan olmasa beş beter olurdu

1 Mayıs 2017

Medipol Başakşehir bunu hep yapıyor. Rakibin oynamasına izin veriyor ya da rakibi, "oynuyormuş" zannediyor!

Aslında bu yaşanan senaryoyu Abdullah Avcı'ya söyleseniz ya da öğrencilerine, "18 dakikada 3-0 öne geçecekseniz" deseniz, kendileri de bu işe inanmazdı. Ama siyah-beyazlılar, kupadaki Başakşehir-Fenerbahçe maçını izlememiş demek ki... Cengiz Ünder faktörü bu kadar kulak ardı edilmez ki... Çünkü aynı Cengiz 11. dakikada iki gol atmıştı.

Cezalı Yalçın, Epureanu gibi iki önemli savunmacının yokluğu hissedilmediyse bunu Bekir'in tecrübesine, Attamah'ın profesyonelliğine bağlamalı... Volkan Babacan'ın ne kadar önemli olduğu, Beşiktaş karşısında bir kez daha görüldü. Yalçın ve Ufuk ile birlikte 5 maç ceza alsa, Başakşehir "Beş beter" olurdu ayrı konu...

Ama Beşiktaş, düşeş beklerken 3-1'i gören kumarbaz gibiydi. Yüklen yüklen, ancak bir gol at, birini direğe kat, birkaçını da Volkan'a nişanlat.

Ancak ikinci golün ofsayt olduğu unutulmamalı... Bahattin Duran uyudu, Cüneyt Çakır da yardımcısına uydu. 12'de o gol sayılmasa 90'da ne olurdu, soru işareti!

Beşiktaş'ın ilk yarı boyunca orta sahasını gören var mıydı bilemem. Talisca ile Babel kendi ceza sahaları önüne kadar gelerek top

Yazının Devamı

Volkan Demirel neden tribünde?

4 Nisan 2017

Hani hep başımız sıkıştığında dilimizden düşürmediğimiz Sporda Şiddeti Önleme Yasası var ya... Hani "6222" diyerek kasım kasım kasıldığımız...

Bununla ilgili iki fotoğraf size... Biri Karabük, diğeri de İstanbul'dan...

Fenerbahçe kalecisi Volkan Demirel, neden bir milli maçta TT Arena'dan kaçıp gitti? Küfürlü ve hakaret içeren tezahürattan... Peki aynı Volkan Demirel, 6222 sayılı yasa kapsamında neden ceza aldı? Hakaret içeren tezahürattan... Sakatlığı nedeniyle takımda yer almayan, ancak arkadaşlarından da ayrılmayan Volkan, Karabük maçını tribünden izledi. Hem de akreditasyon kartını boynuna asarak...

Peki o zaman sormazlar mı, "Eyyy Volkan, sen seyirci olarak sahalara girebiliyorsan, o küfür kafir içindeki binlerce kişi de giremez mi?"

Ya yasanın getirdiği yaptırım... Fenerbahçe kalecisi, ön ödemeyi yaparak suçunu kabul etmiş, "Evet ben hakaret içeren tezahürat yaptım" diyerek cezasını ödemiş. Öyleyse, nerede bunun "seyirden men" cezası? Tamam, sporcu, mesleğini yapmaktan kısıtlanamaz. Ancak, sakatlığında, cezalı olduğunda, futbol dışındaki branşlarda bu cezayı çekmesi gerekmez mi?

Aklıma takıldı da!

* * *

Diğeri, Galatasaray'ın basketbol maçından... Sözde Ergin Ataman'ı protesto etme

Yazının Devamı

Biraz zeka olsaydı

20 Mart 2017

Beşiktaş, yener, yenilir... Şampiyonlukla kucaklaşabilir, UEFA Avrupa Ligi'nde zafere ulaşabilir. Belki de, gün gelir Şampiyonlar Ligi'nde zaferle de kucaklaşabilir.
Bunlar, Kartal'ın taraftar kitlesini artırabilir. Yeni yetişenler, henüz beşikte olanlar, sonradan doğacaklar, bu zaferler sonrasında tercihini tabii ki "siyah-beyaz"dan yana kullanabilir.
Fakat bir şey değişmez; Beşiktaşlı olmayan bile her zaman siyah-beyazlılara saygı duyar. Hangi renkten olursa olsun, o kültürün yansımasını ayakta alkışlar.
Belki bir "Baba Hakkı"yı görmedik, belki "Şeref Bey"i hissetmedik. Ama Süleyman Seba'nın terbiyesi, ardından gelenlerin kalitesi ve Fikret Orman'ın aynı yolda yürümek istemesi, Beşiktaş'ın yüceliğini kat be kat daha yukarılara taşımakta...
114. yaşın kutlu olsun Beşiktaş...

* * *

Golcü zeki olur derler. Ama 3.5 gün arayla iki kırmızı kart görmek, biraz "zeka pırıltısı" olan insanda bile çok zor! Kalecinin topuna müdahale etsen ne olacak, etmesen ne olacak? Sarı kartın varken bu harekete teşebbüs, "Ben bu takımı istemiyorum"un Türkçesi değil de ne! Aboubakar'ın yaptığı iş değil! Ancak hakem Mete Kalkavan'ın yaptığı da biraz işgüzarlık gibi...

* * *

Yazının Devamı

Kompakt Lens

11 Mart 2017

Fenerbahçeli mutsuz, Fenerbahçeli umutsuz... Futboldan tat alamadıkları gibi, takımın gidişatını da, "kör-topal" görüyorlar. Taraftar haz alamazken, takım bu dönüş ve galibiyetle, sarı-lacivertlilerin gazını almıştı o kadar...

Aytemiz Alanya'nın süper başlangıcı karşısında gelen iki golün ardından eminim ki birçok Fenerli, "Ah bir 5 olsa da bu yönetim, genel kurulu hatırlasa" diye iç geçirmiştir. (Çevremdekiler öyleydi çünkü...) Belki de, turuncu-yeşillilerin taraftarından daha fazlası, Alanyaspor'un fark atması için ellerini açmış dua ediyorlardı. Ama Fenerbahçeliler takımlarının öne geçmesi sonrasında sevinmediler mi? Tabii ki mutluydular. Ama buruk bir mutluluk yaşadılar.

Fenerbahçe Yönetimi, her ne kadar "Böyle taraftar olmaz olsun" dese bile, sarı-lacivertlilere başka çare bırakmadılar ki... Dördüncü yıldızmış, şampiyonlukmuş, Şampiyonlar Ligi için ikincilikmiş hikaye... Onlar "istikrar"dan yana... Ama başarıyı yakalayan istikrardan... Yoksa, birçok konuda "istikrar"ın kralını yakalamış olan bir yönetim var karşımızda!

Takımın gidişatı "Kör-topal" derken, Topal'dan bahsediyoruz. Her zaman Topal mı kurtaracak bu takımı? Alanya'da da iyi bir efor, inanılmaz bir mücadele gösterip,

Yazının Devamı