Ridley Scott’ın yeni bilimkurgusu “Marslı”, gezegende tek başına kalan bir astronotun, sırtını bilime yaslayan, Robinson Crusoe türü bir hayatta kalma öyküsü
lien / Yaratık” (1979) ve “Blade Runner” (1982), Ridley Scott’ın adının bilimkurgu türünün tarihine yazılmasına yetti de arttı. Ve hâlâ en yetkin olduğu türlerden bilimkurgu filmleri çekmesine itirazı olan yok. Yeni Ridley Scott bilimkurgusu “Marslı / The Martian”, Andy Weir’in çok satan romanının sinema uyarlaması ve Scott’ın ünlü bilimkurgularının tersine karanlık olmayan, esprili ve eğlenceli bir uzay macerası.
Mars’ta bir görev için bulunan ekip, beklenmedik bir fırtınada öldüğünü düşündükleri astronot Mark Watney’i geride bırakıp dünyaya dönüş yoluna çıkar, NASA da Mark’ın öldüğünü açıklar. Ama şans eseri hayatta kalan Mark, geride kalan ekipmanlara hayatta kalma güdüsüyle yaptığı katkılarla yaşamına bir Robinson Crusoe gibi devam eder. Botanik uzmanı olması sayesinde kendi besinini de yetiştirir.
NASA hayatta olduğunu keşfettiğinde onu kurtarmak için bir operasyon düzenler. Scott, Mark’ın hikayesine ağırlık verse de dünyada yaşananlar ve dönüş yolundaki ekibi de takip ettiği filminde 3D’nin hakkını veriyor. Ayrıca dünya dışı manzaralara meraklılara sunduğu Mars’ın tozu toprağı ve uzay gemisi gibi tasarımlar da tatmin edici.
Metafizikten bilime döndü
Scott’ın kariyerini yakından takip edenler, yönetmenin “Alien”ın öncesini anlattığı “Prometheus” ve Hz. Musa filmi “Exodus: Tanrılar ve Krallar”da metafizik konulara ağırlık vermesini garipsemişti. “Marslı”, Scott’ın gözünün metafizikten bilime ve insanın hayatta kalma azmine döndüğü bir film. Dolayısıyla “Marslı” bir yaratıcıya değil, hesaba, denklemlere, insan ihtiyaçlarına odaklanan bir bilimkurgu. Mark’ın karakteri ve Damon’ın da katkısıyla daha da eğlenceli hale gelen diyaloglar “Marslı”yı esprili bir film de yapıyor. Elbette, Scott’ın karanlık bilimkurgularının yeri ayrı. Ama “Marslı”, Scott’ın çekeceğini açıkladığı “Prometheus” devam filmlerini daha da hevesle beklemeye yol açıyor. Damon’ın bir gezegende tek başına bırakıldığı diğer film Christopher Nolan’ın “Yıldızlararası”na kıyasla ise daha az iddialı ve daha az ukala olduğu da kesin.
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025