Kanser oluruz korkusuyla kaçtığımız güneş ışığı, vücutta D vitamini eksikliğine yol açıyor. Yani cilt kanserleri azaldı ama buna karşılık diğer kanserler ve hastalıklar arttı
Son senelerde adete güneşe düşman olduk. Hastaları “Sakın güneşe çıkmayın kanser olursunuz, yüzünüzde lekeler oluşur!” diye korkuttuk. Yüzdeki yaşlanma ve sarkmalardan yer çekimi kadar güneşi de sorumlu tuttuk. Hastalar bizim yüzümüzden güneş gördü mü strese girip vücutlarını örtmeye, şemsiye altına girmeye ve hatta öğle saatlerinde güneşe çıkmamaya başladılar. Bu şekilde geçen 15-20 seneden sonra doktorlar,” Bir bakalım neler oldu” deyince hayretlere düştüler. Yapılan kan tetkiklerinde son 20 senede insanlarda D vitamininin yüzde 25 azaldığı görüldü.
Cilt kanserleri azaldı ama buna karşılık diğer kanserler ve hastalıklar arttı.
Kendimizi cilt kanserine karşı gölgede oturarak veya kremlerle korurken vücuda giremeyen güneş ışığına bağlı olarak D vitamini eksikliğine ve diğer kanserlerin, bağışıklık hastalıklarının oluşmasına neden olduk. D vitamini eksikliğine bağlı olarak kemik erimesi sonucu kırıklar arttı, Amerika’nın kuzeyinde ve Kanada’da yaşayan zenci kadınlarda koyu derileri Afrika’ya göre
Günümüzde normal görünüm veya güzellik ölçütünü artık gazeteler, magazin ve sinema filmleri tayin ediyor. Biz doktorlar buna, güzel olma arzusu yansıttığı için “Venüs Sendromu” diyoruz
Masallarda kahramanlar (iyiler) genç ve güzeldir. Kötü üvey anneler ve cadılarsa yaşlı, çirkin.
Bakımlı ve genç görünen bir insanın, başarılı olacağı inancı var. Şartlanmamız, daha çocukken başlar. Bize anlatılan masallarda iyiler güzel, kötülerse çirkindir. Filmlerde kahramanların yüzünde kırışık, sarkan bir gıdı ve düşük göz kapakları olmamalı. “Bizim oğlan” dediğimiz kahramana büyük bir göbek ve kocaman bir burun asla yakışmaz. Kadın kahramansa mutlaka ince, genç ve güzel olmalı. Biz doktorlar buna güzel olma arzusunu yansıttığı için “Venüs Sendromu” diyoruz.
Venüs Sendromu’na yakalanan kadınlar, genellikle estetik doktorlarına gidip sağlam vücutlarını düzeltmek (belki de bozmak) ister. Erkeklerdeyse durum farklı. Şişmanlık ancak 100 kilodan sonra sorun olur. Daha önce doktora gidilmez. Erkekler hiçbir zaman fazla kilolarını bir hastalık olarak görmez. Kilo nedeniyle seks hayatları bozulursa, eş değiştireceklerse veya kadınlar onlarla alay etmeye başlarlarsa o zaman kilo verme
Yaşlı erkekler, ürettikleri iş sayesinde genetik materyallerini yaşlanmaktan korurlar. Genç eş, hırs ve ihtiraslar da erkekleri hayata bağlayan diğer faktörler
Amazonlarda veya Avustralya’da halen yaşamakta olan ilkel toplumlarda yaşlı erkeklere teorik olarak ihtiyaç kalmamıştır. İlkel toplumlarda erkeğin doğal fonksiyonu, savaşmak, avlanmak, yiyecek bulmak (çalışmak) ve çocuk doğurma işlemindeki vazifesini yerine getirmektir. Artık tek evlilik yapan toplumlarda erkeğin üreme fonksiyonu da karısının menopoz yaşıyla sınırlanmıştır (Kadınlar ortalama 51 yaşında menopoz olurlar). Daha sonraları meslek hayatı da sona erip emekli olunca erkek insan görevini bitirmiştir. Buna karşılık bu ilkel toplumların babaanne ve anneannelere ihtiyacı vardır, onlar torunlara bakarlar ve ev işlerinde yardımcı olurlar.
Evrimsel gelişmede kadınlar daha öndedir
Bunu araştıran Finlandiyalı sosyal bilimci Mirkka Lahdenpera yayınladığı makalede kadınların evrimsel gelişmelerinde erkeklerden daha iyi bir durumda olduklarını savunmuştur. Erken doğan bebeklerde kızların hayatta kalma şansı daha fazladır. Kız çocukları daha önce yürürler, konuşurlar, tuvaletlerini söylerler ve okulda daha kolay
Diyet veya sporla yağ hücreleri azalmaz, küçülür ve sonra kişi tekrar şişmanlar. Liposuction yani yağ emmek kalıcı bir çözümdür
Vücuttan yağ emme (liposuction) istenmeyen yerlerde birikmiş yağların özel bir pompayla alınmasıdır. Cildin altına verilen özel bir sıvı yağları eritir ve demir bir boruyla (kanül) yağlar emilir. İşlemde kan kaybı çok azdır ve bir kadının reglde kaybettiği kandan fazla değildir. İtalyan arkadaşım Giorgio Fischer ve babası 1986’da bu yöntemi buldu ve ben de onlardan yağ emme sanatını öğrendim. Daha sonraları yağ emme hakkında birçok çalışmalarım oldu. Hatta bu işlem için kendi özel borularımı (Saylan yağ emme kanülleri) geliştirdim.
Diyet veya sporla yağ hücreleri azalmaz, ufalır ve daha sonra tekrar büyür. Bu tür diyetlere İtalyanlar “Asansör diyeti” der, yani kilonuz her defasında iner-çıkar ama sonuç değişmez. Hiçbir yöntem diyetle uygulanan bir yağ emmenin yerini tutamaz. Ayrıca vücudun bazı yerlerinde (çene altı, karın, kalçalar, kollar ve dizler gibi) biriken yağlar, diyet veya spordan etkilenmez. Bu fazla yağlar ancak yağ emmeyle giderilir.
Ameliyatsız yağ parçalama kanser riskini artırabilir
Liposuction, bir zamanlar bütün dünya da
Kadınların yüzünde bir sürü güzel detay saklıdır ancak erkekler beyinlerindeki testosteron nedeniyle kadınların başka yerlerine bakmaktan bu güzellikleri göremezler
1906 yılında Paris’te bir kadının genel cerrah Dr. Passot’a gidip, “Ensemden deri çıkartırsanız yüzüm ve boynum gerilir” demesiyle yüz germe yöntemi keşfedildi. Daha sonra Alman KBB uzmanı Dr. Joseph, kulak üstü derisini de çıkartarak 48 yaşındaki bir kadının yüzünü germeyi başardı. Dr. Joseph bu ameliyatı, “Yanak kaldırma” olarak adlandırdı. Daha sonraları bu tekniği uygulayan doktorlar, adını “Yüz germe” olarak değiştirdi.
Yüz derisinin yaşlanması, 20’li yaşlarda başlar. Güneş ışınları (ultraviyole), yerçekimi ve sigara, cildin yaşlanmasını hızlandırır. Güneş ışınları, cildimize sigara kadar ve hatta ondan daha fazla zarar verir. 25 yaşından itibaren yaşlanmanın ilk belirtileri kendini gösterir, artık alında kırışıklıklar belirmiş, burun ve ağız kenarındaki oluklar derinleşmeye başlamıştır. Suratımızın sağ ve sol yarısı farklı. Herhangi bir fotoğrafınızın sol ve sağını ayrı ayrı kapatırsanız, iki farklı yüz görürsünüz. Bunun nedeni, beynin sol ve sağ taraflarının farklı çalışması. Sol taraf,
Unutmayın ameliyatlar belirli bir süre sonra etkilerini kaybeder ama izleri kalır. Botoks ise iz bırakmaz ve kalıcı değildir, bir süre sonra yine eski halinize dönersiniz
Yüz kırışıkları ve koltukaltı terlemesi yapılacak enjeksiyonlarla ortadan kalkar.
Botoks denen ilaç veya sulandırılmış gıda zehiri, senelerdir göz tiklerine karşı kullanılıyordu. Uygulamayı yapan doktorlar, erkek olduklarından alın ve göz kırışıklıklarının da uygulama esnasında kaybolduğunu fark etmediler. Bunu ancak bir kadın fark edebilirdi ve Kanadalı Dr. Jean Carruthers, 1987 yılında benim de katıldığım Amerikan Kozmetik Cerrahi Derneği toplantısında bu maddeyle yüzde kırışıkların kaybolduğunu açıkladı. Daha sonra Jean’in Kanada’da düzenlediği kursa katıldım ve ilk botoksumu satın alıp Almanya’ya döndüm. Frankfurt Havaalanı’nda beni bir sürpriz bekliyordu. Gümrük memurlarından botoksun Cenevre Sözleşmesi’ne göre biyolojik silah sayıldığını ve havayoluyla taşınmasının yasak olduğunu öğrendim. Yoluma trenle devam edip o zamanlar yaşadığım Düsseldorf’a ulaştım.
Bilinen en güçlü zehirlerden biri
Artık sadece yağ enjeksiyonuyla çene büyütme terkedildi. Bunun yerini, dolgu malzemeleri, protez ya da hastanın kendi derisinin kullanıldığı daha basit operasyonlar aldı
İdeal yüz ölçüsü: Angelina Jolie. Çene büyütülüp burun ufaltılmış.
En yakın akrabamız maymunlarda çene kemiği yoktur. İnsanlardaysa az veya çok da olsa gelişmiş ve hâlâ gelişmektedir.
Çene de aynı burun gibi kalıtsal olarak belirlendiği için burnu büyük aileler gibi çeneleri ufak olan aileler de vardır. Genellikle burnu büyük olanlarda çene ufak gibi görünür veya ufak çene, burna daha büyük bir görünüm kazandırır. Bazı cerrahlar çeneyi büyüteceklerine burnu ufaltır ve yüzdeki oranları daha çok bozarlar. Çenesini büyüttüğümüz hastaların yaklaşık olarak yüzde 40’ı, uygulama sonrası burunlarından o kadar memnun kalırlar ki burun ameliyatından vazgeçerler.
Eskiden bazı toplumlarda erkeklere büyük çeneler, kadınlara ufak çeneler yakıştırılırdı. Günümüzdeyse büyük çene bir güç simgesi olarak görülür. Ufak çeneyse kararsızlık ve zayıflık işareti olarak kabul edilir.
Sizlere ABD’de çoksatanlar listesinde yer alan bir kitaptan bahsetmek istiyorum. Kitabın adı ‘Gereksiz İlaçlar Bizi Hasta Edip Fakirleştiriyor’. Yazarı, Shannon Brownlee
Birlikte alınan ilaçlar, birbirlerini olumsuz etkileyebilir. Siz, boş yere fayda beklersiniz.
Dünyanın en iyi doktorlarının yaşadığı varsayılan ABD’de yılda yaklaşık 100 bin hasta, fazla; hatalı ilaç tüketimi veya gereksiz ameliyatlar yüzünden ölüyor. Söz konusu kitabın yazarı Brownlee, adeta birer fabrika olarak gördüğü Amerikan hastaneleri ve tıbbın bir endüstri sektörü olarak ekonomideki rolü hakkında okuyucularını aydınlatmaya çalışıyor.
İddialara göre, yapılan apandisit ameliyatlarının yarısı gereksiz ve asıl nedeni hastanelere para kazandırmak. Örneğin, kalp anjiyosu yapılmadan önce başka tetkikler istenmesi ve anjiyonun en son tetkik olarak yapılması gerekirken ilk olması ve bazen ölüm vakalarında “Hasta, anjiyo sırasında kalp krizi geçirdi” açıklamasının yapıldığı da anlatılıyor. Sağlık otoritelerine göre kullandığımız ilaçların yaklaşık üçte biri gereksiz.
İlaçlar, para kazanmak için satılır!