Osman Şenher

MHK Başkanı Kuddusi Müftüoğlu, Amasya’dan İskenderun’a, Edirne’den Kars’a, 2. ve 3. Lig’de maç yöneten kaliteli ulusal hakemlerin 160 tanesini 8 günlük, 40’ar kişilik gruplar halinde Riva’da hem eğitiyor, hem de teste sokuyor.

UEFA normlarına göre İngilizce testler, atletik testler, yoyo testi eğitimciler tarafından veriliyor. Bu 160 hakem içinde yürekli, genç, cesur olanlar seçilecek. Ocak 2016 ve Temmuz 2016’da Spor Toto Süper Lig ve PTT 1. Lig’de maç yönetecekler. Artık hakemlerde torpil olmayacak, isim ne olursa olsun hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmayacak. Başarılı olan hakemler el üstünde tutulacak. Başarısız olanlar cezalandırılacak.

Hakemler arasındaki bu rekabet eminim maç yönetimlerindeki kaliteyi de artıracak. Burada kulüp başkanlarının biraz daha sabırlı olması lazım.

MHK iyi niyetle, adam kayırmadan en iyisini yapmaya çalışıyor. Kesinlikle art niyetleri yok. Hakemlerin bu kadar eleştirilmesinden, hatalarından inanın en çok rahatsız olanların başında Kuddusi Müftüoğlu geliyor. Biraz zaman vermek lazım.

Vicdanının sesi

Deniz Çoban’ı neden istifa etti diye, televizyona konuştu diye eleştirenler olabilir. İnsanoğlunun iç huzurundan daha önemli bir şey

Galatasaray, Astana maçında aldığı yarayı dün gece Başakşehir karşısında gelen galibiyetle tedavi etti. Bu galibiyet, Hamza Hoca’ya, yönetime, futbolculara, taraftara ilaç gibi geldi.

Galatasaray elbette maç kaybedebilir. Her maçı kazanacak diye bir şey yok. Ama sahada ortaya koyduğu mücadeleye önce futbolcular, sonra herkes saygı duymalı.

Astana maçında bunu yapmayan kaderine razı bir Galatasaray vardı. Başakşehir önünde oynadığı futbolu Kazakistan’da oynasaydı, o maçı da farklı kazanırdı.

Perşembe günü maçtan sonra sabah 5’de İstanbul’a geleceksin, moraller bozuk, tek antrenman yapıp, Başakşehir karşısına çıkacaksın. Hem de Başakşehir, çok iyi, agresif bir takım. Kalecileri Volkan Babacan, milli takımın da kalecisi. Stoperleri Bekir ile Yalçın belki de Türkiye’nin en iyileri, orta sahada Mahmut, Visca, Enver bir de buna Türkiye’nin en iyisi Emre Belözoğlu’nu eklersek, Galatasaray böyle bir takımı yendi.

Demek ki oluyormuş. Her zaman söylüyorum. Galatasaray’ın kalitesi var ama futbolcular sahaya bütün gücünü koymuyor diye. Dün gece koydu. Takımın en büyük yıldızı Sneijder, sahada basmadık yer bırakmadı. Muslera, eski günlerine döndü. Yüzde 100 denebilecek iki topu

Galatasaray’ın dün geceki rakibi, 2009 yılında kurulan Astana... Kazak ekibinin değeri, Sneijder’in sarı-kırmızılılardan aldığı iki yıllık ücret kadar... 150 milyon euroluk Galatasaray ile, 10 milyon euroluk Astana’nın 11’i arasında çok büyük kalite farkı olması lazım.

Maçı seyretmeyenler için söylüyorum. Dün gece galibiyeti kim kaçırdı biliyor musunuz? Astana... Daha çok koştular, daha çok mücadele ettiler, daha çok gol pozisyonuna girdiler. Biraz yetenekli futbolcuları olsa, skor bugün Cim-Bom’un aleyhine çok farklı olurdu.

Hamza Hoca ne yapmak istiyor? Yeni, genç, koşan bir Galatasaray mı yaratmak istiyor; yoksa sadece ismi olan futbolcularla sezonu idare etmek mi? Bunu anlayamıyorum. Hiç kimse de anlayamıyor. Semih sakatlıktan çıktı. Gaziantep maçının en kötüsüydü. Dün gece ilk 11’de maça başladı. 2. yarı rakip Galatasaray kalesine yüklendikçe yüklendi. Semih hata yaptıkça yaptı. Kulübede Chedjou diye bir oyuncu yok mu? Neden oyuna alınmadı?

Rodriguez’i iki haftadır övüyoruz. Yaşı 20, ayakları raket gibi, defansına yardım ediyor. Selçuk’un cezası bitti, Rodriguez kulübeye çekildi. Golü atmasına rağmen Bilal’in yerine İspanyol futbolcudan faydalanamaz mıydı? Umut canla

Galatasaray, Şampiyonlar Ligi’nde ve Süper Lig’de zirveye oynayacaksa bu futbol yeterli olmaz. Gaziantepspor mütevazı bir takım. Teknik direktör Mutlu Topçu’nun çok büyük sıkıntıları var. Buna rağmen Galatasaray ikinci golü buluncaya kadar İstanbul’da ezilmeden, başa baş bir mücadele ortaya koydular. Umut’un attığı ikinci gol Antep’in direncini kırdı, orta sahası düştü, bu dakikadan sonra ev sahibi ekip daha rahat oynadı. Gol pozisyonlarına girdi.

En büyük sorun ‘Galatasaray’da golü kim atacak?’... Umut canla başla mücadele ediyor, beş gol pozisyonuna girdiği zaman sadece birini atabiliyor. Sneijder sarı-kırmızıların en iyi topa vuran ismi. Kaleye Umut’a yakın oynaması gerekirken, orta sahada rakibi kovalayarak, fizik olarak kendini bitiriyor. Yorgun Sneijder de son vuruşlarda başarılı olamıyor.

Podolski sağ veya sol çizgide oynadığında takımına hiç katkısı olmuyor. Tek vuruşluk bir futbolcu. Hamza hoca Burak’ın sakatlığında Alman futbolcuyu santrfor olarak oynatsa, bu oyuncunun daha etkili olacağını düşünüyorum.

Sinan Gümüş, Galatasaray’ın umudu, taraftarın en sevdiği isimlerden bir tanesi. Oyuna hareket getiriyor. Fakat oyuna 80. dakikada giriyor. Ne yalan söyleyeyim

MHK Başkanı Kuddusi Müftüoğlu’nun dürüstlüğünden şüphesi olan var mı? Herkesin saygı duyduğu, inandığı bir isim. Peki Müftüoğlu kulüplerin baskılarına boyun eğer mi? Kesinlikle eğmez. Neden eğsin ki? Arkasında aslan gibi federasyon var. Daha önce kulüplere boyun eğen MHK başkanlarının sonunun nasıl olduğunu hepimiz biliyoruz. Adamlar sokağa çıkamıyordu.

Şimdi ise Zekeriya Alp, Yusuf Namoğlu ve Kuddusi Müftüoğlu ile yeni bir sayfa açıldı. Evet hakemler hata yapıyor. Bu Türkiye’de de, Avrupa’da da, dünyanın her tarafında da böyle. Bizim burada tartışacağımız konu hakemler art niyetli mi, değil mi? Ben kesinlikle art niyetli olduklarına inanmıyorum ama daha dikkatli olmaları gerektiğini söylüyorum.

Cüneyt Çakır, Türkiye’nin gözbebeği. Trabzon maçında Denayer’in pozisyonuna penaltı verebilirdi. Saliselerle gözünden kaçırdı. Bu olabilir. Belki de topun ele çarptığını düşündü. Bu anlık bir mesele. Dünyanın her yerinde hakemler böyle hatalar yapıyorlar. Cüneyt Çakır tüm dünyanın saygı duyduğu bizim de iftar ettiğimiz bir hakem. Trabzonspor, Galatasaray’a yenildi. Bunu Çakır’a bağlamamak lazım. Ona gelinceye kadar maçın içinde öyle pozisyonlar oldu ki, futbolcular, teknik adamlar

Son günlerde G.Saray da, Hamza Hoca da zor günler geçirdi. Kaybedilen maçlar, ortaya konan futbol taraflı tarafsız hiç kimseyi mutlu etmiyordu. Trabzon karşısında ise genç, koşan, geri pas yapmayan, yardımlaşan bir Galatasaray seyrettik. Maçı kaybedebilirdi de ama kazanmak için bütün futbolcular varını-yoğunu, her şeyini sahaya koydular.

Önce Hamzaoğlu’nu kutlarım. Doğru karar vermiş. Sol bekte Olcan’ın yerine Carole, sağ bekte Sabri’nin yerine Denayer, orta sahada Rodriguez ve Bilal. Bu futbolcular sahada basmadık yer bırakmadılar. Her şeyden önemlisi Selçuk cezalı oynamadı ve Trabzonspor gibi güçlü bir takım karşısında onun eksikliği hissedilmedi. Hatta yan pas, geri pas olmayınca Bilal ve Rodriguez devamlı dikine rakip kaleye oynadılar ve bu futbol göze hoş geldi.

Yasin ilk 11’de başladı. Hocanın doğru kararlarından biri de buydu. Yasin çok büyük bir yıldız değil. Ama forması için iyi niyetle mücadele ediyor. Takımın başarılı isimlerindendi. Hele son dakikada Sneijder’e verdiği gol pası mükemmeldi. Sneijder’in de bu kadar koşan, top yapan arkadaşları sahada olunca futbolu güzelleşti. Sahanın en iyilerinden bir tanesiydi. Orta sahaya geldi rakip atakları karşıladı, gol

Dursun Özbek, iflas etmiş bir kulübe başkan adayı olduğunu ağzıyla kuş tutsa taraftara anlatamaz. Habertürk’teki açıklamalarını dinledim. Kulübün mali portresini çok güzel açıkladı. Bu şartlar altında da neden iyi transfer yapamadığını dilinin döndüğünce anlattı.

Peki taraftar Özbek’in o konuşmalarından ne anlamış? Atletico maçında tribünlerin çoğu “Özbek istifa, yönetim istifa” diye tepki verdi. Galatasaray’ın 400 milyon dolar borcu varmış, FIFA ve UEFA ile sorunları varmış, bunu kesinlikle taraftar kabul etmez. Bunun ilk mesajını Atletico maçında verdi. Bundan sonra Özbek daha da zor bir sürece girecek.

Her kaybedilen puanın faturası ona kesilecek. Bu da futbolun gerçeği. Kongre üyelerinin bir kısmı, “Başkan dürüst adam. Bu kötü süreçte başkan olması doğru bir karardı” diye düşünebilir. Ama taraftar “Ben sahada koşan mücadele eden, maç kazanan bir takım istiyorum” diyor. 33 bin kombine kart almışlar mı? Evet almışlar. Forma da alıyorlar mı, alıyorlar. Peki bizim günahımız ne diye düşünmek onların hakkı değil mi?

Dursun Özbek’in Allah yardımcısı olsun. Kongrede kendisine bağlılık yemini edenler, dostluğunu söyleyenler, dışarıda kötülüyorlar. Dilerim bu zor sürecin

Tam 37 bin taraftar TT Arena’ya, ‘acaba bir umut olur, Galatasaray, Atletico Madrid karşısında iyi futbol oynayıp puan alır mı’ diyerek gelmiş. Tabii hayal kurmuşlar. İspanyol ekibinin oturmuş kadrosu, profesyonel futbolcuları, harika bir teknik direktörü, 25 dakika makine düzeninde oynanan futbol, Griezmann ile bulunan iki gol...

Sarı-kırmızılıların rakibi tabii ki Atletico değil. Bu kadro yapısıyla Atletico’yla nasıl başa çıkacak! Her şeyden önce Hamza hocanın sahaya sürdüğü bir 11 var. Herkesi şaşırttı. Futbolcular da şaşırdı. Hakan Balta orta sahada. Denayer ilk defa oynamasına rağmen stoperde. Kendini Pele zanneden Emre Çolak orta sahada. 45 dakika bu sistem, bu kadro rakip karşısında resmen dağıldı.

İkinci yarı Sabri dışarı, Denayer sağ beke, Hakan Balta stopere, Yasin, Sabri’nin yerine kadroya girince takım biraz kıpırdar gibi oldu. Hamza hocaya sormak lazım. Cumartesi Mersin maçı oynandı. Madem Denayer’i stoperde, Hakan’ı ön liberoda düşünüyorsun, bunu denemek gerekmez miydi?

Kabul ediyorum Hamzaoğlu’nun elindeki kadro ne kadar kendisi yeterli de dese çok zayıf. Sneijder bu takıma lüks. Burak’a bakıyorsun takımın kralı. Hakeme bağırır, faul yapar, istediğini