Galatasaray bu kadro kalitesiyle hem Süper Lig’de hem de Şampiyonlar Ligi’nde zor başarılı olur.
Önce Hamza Hoca’dan başlayayım. İnsanın gücüne gidiyor. Daha maçın başı, her futbolcu hakeme itiraz ediyor. Hakem doğru veya yanlış karar veriyor. Bunu geçtim ama nedir bu hırs? Burak kendini yere atıyor, hakemi kandırmaya uğraşıyor. Daha sonra ise Vederson’un Yasin’i itmesini hakem, inandırıcılığı yok diye penaltıyı vermiyor. Şimdi burada hakem mi suçlu, yoksa Burak mı?
Sabri’nin, Olcan’ın o gördüğü kartlara bakıyorum sanki Hamza Hoca’yı takmıyorlar. Olmaz böyle bir şey... Bu rezalet... Futbolcu futbolculuğunu bilecek. Maçı kazanır ya da kaybedersin. Bu sonraki iş! Ama önce rakibine, hakeme, hocana saygı göstereceksin.
Mersin İdman Yurdu birçok sorunu olan takım. Ama hocaları Mesut Bakkal’ı kutlamak lazım. Rakipten korkmadı. TT Arena’ya kazanmak için gelmiş. 95. dakikada bile hep gol düşündü. Khalili son vuruşta biraz dikkat etse Bakkal’ın talebeleri galip de gelebilirdi. Hırsları ve istekleri sarı-kırmızılılardan daha fazlaydı, daha çok koştular. Galatasaray, 90 dakikanın sadece 15 dakikasında rakibine baskı yapabildi. Kalecileri Zülfikar maçın yıldızıydı. Yüzde 100 altı
Bizim işimiz spor konuşup, spor yazmak. Ama öyle bir noktaya geldik ki artık hepimizin içi yanıyor. Huzurumuz yok. Hollanda maçıyla başladık, 3-0’lık galibiyete, gelen şehit haberleriyle sevinemedik. Yorum bile yazamadık. Fatih Terim’in basın toplantısı yapmayıp sadece şehitlerimiz için, Türkiye’nin bütünlüğü için o okuduğu yazı yetti zaten.
Ergin Ataman ve talebelerinin Almanya maçı öncesi FIBA izin vermemesine rağmen şehitlerimize selam duruşları da içimizi bir kere daha yaktı. Helal olsun bu çocuklara.
Türkiye büyük bir ülke... Birlik, beraberliğimiz bozulmadığı müddetçe bu kötü günler de geçecek hiç kimsenin şüphesi olmasın. Bakın Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş... Tek vücut oldular. Bu haftaki maçlara, “Teröre karşı birlikteyiz” tişörtüyle çıkacaklar. Düşünebiliyor musunuz tribünler ne olacak! Gaziantep, Konya, Bursa, Trabzon’da, ülkenin her yerinde terör lanetlenecek. Bu nedir biliyor musunuz? Bütünleşmek...
Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören bu konuda en duyarlı kişi. Evelallah! Bugünleri de atlatacağız. Dedelerimiz bu ülkeyi yabancılara teslim etmedi. Canlarını verdiler. Dere gibi kan akıttılar. Biz de vermeyeceğiz, bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Galatasaray sıkıntılı bir süreç geçiriyor. Kolay kolay da bu zor dönemin biteceğini sanmıyorum. 4 yılda üç şampiyonluk yaşayan bir takımın bu sıkıntıları yaşaması da gayet normal. Sarı-kırmızılı taraftar çileklere alıştı. Çileklerin gerisi gelmeyince de isyan ediyor. Haklılar mı derseniz, sonuna kadar haklılar. Bütün suç Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe’de. Bu kadar büyük transferler yapmasa, sponsorlar bulmasa, rakiplerinin psikolojisi bozulmayacaktı.
Başkan Dursun Özbek’e kızabilirsiniz. Dersiniz ki, “Neden söz verdiğin halde iyi sponsorlar bulamadın?”. Bırak yıldız transferi yapmayı, elindekileri bile gönderdin. Transfer ettiğin futbolcuyla bile doğru dürüst anlaşma yapamıyorsun. Parasını ödediğin adamı bile oynatamıyorsun. Bunların hepsi doğru mu, doğru. Bir de öteki pencereden baktığımız zaman, evet Özbek’in yapamadığı çok şey var. Ama unutmayalım fokur fokur kaynayan, samimi olmayan, her türlü alavere-dalaverenin yapıldığı, iflas etmiş bir kulübe başkan oldu.
400 milyon dolar borç. Var mı bir babayiğit. Ben başkan adayıyım diyen. Tek tük çıksa da onlar da hikaye. Kendi şovlarını yaparlar. Galatasaray’a daha kötü günler yaşatırlar. Hiç olmazsa Özbek namuslu bir adam.
Dilerim Letonya karşısında yapama-dıklarını, pazar günü Hollanda karşısında yaparlar...
İnsan üzülüyor. Hollanda kendi sahasında İzlanda’ya yeniliyor. Biz ise kendi sahamızda uzatmalarda yediğimiz golle Letonya ile berabere kalıyoruz. O kadar büyük bir avantaj ayağımıza geliyor ki, biz bunu kullanamıyoruz. Bu sonuca hoca ne yapsın.
Komik bir maç oldu. İlk on beş dakika Arda’nın şutunu kaleci tuttu. Volkan Şen yüzde yüz iki gol pozisyonuna girdi. İlerleyen dakikalarda kaçırdığımız gollerin sayısını unuttum. Rakip kaleci devleşti. Takım olarak mükemmel defans yaptılar. Ve Türkiye’ye ikinci gol fırsatını vermediler. Buna şanssızlık diyemiyeceğim. Çünkü çok kaliteli futbolcularımız var. O kadar gol pozisyonuna giriyorsan bunların bir kaçını atmak zorundasın. Atamazsan işin zora girer.
Pazar günü oynayacağımız rakip yaralı Hollanda. Bu maçtan çıkacak bir beraberlik onlara yarayacak. Biz kazanmaya mecburuz. Halbuki Letonya’yı yenebilseydik, beraberlik bizim şansımız olacaktı. Saçma sapan bir sonuç çıktı ortaya. Maçın hakkı samimi olarak söylemek gerekirse beraberlik değildi. Yazık oldu. İnşallah 2016 Avrupa Şampiyonası’na gitmemize bu kaybettiğimiz iki puan sebep olmaz.
Takım
Belli oldu. Galatasaray’ın bundan sonra transfer yapması zor. Bugün akşam transfer bitiyor. Yönetimin bu şartlar altında yapacağı tek şey var. Bu takımın temel direkleri Sneijder, Muslera, Burak, Selçuk ve Melo’yu sorunsuz hale getirmek, saha içi, saha dışı arkadaşlıklarını en üst seviyede tutmak.
Sneijder, Galatasaray’ın en büyük yıldızı. Ayrılmak isteyen Melo ile üç senelik anlaşma yapıp, böyle büyük bir futbolcuya aldığı ücrette indirime gidersen, ‘senin mukaveleni uzatırım’ demek akılcı bir düşünce tarzı değil. Galatasaray Başkanı, Sneijder’in üçe-beşe bakmadan sözleşmesini uzatıp, Hollandalı yıldızı mutlu etmeli. Bugün Şampiyonlar Ligi’nde maça çıktığın zaman kameralar önce Sneijder’i gösteriyor. Galatasaray’ın en büyük markası Sneijder. Bunu böyle düşünmek gerekiyor. Ve şu an sahaya koyduğu futbol, oynayacağının yarısı. Belli takık.
İkinci ve en büyük sorun ise Sneijder, Muslera, Selçuk, Burak ve Melo’nun arkadaşlıklarını, saha içi ve saha dışı beraberliklerini güçlendirip üst seviyeye çıkarabilmesi. Bu olursa yine seyredenlere renk veren bir Galatasaray sahaya döner.
Hocaya dost uyarısı
Hamza hocanın karakterine, insanlığına, saygısına hiçbirimiz bir şey
Bu kadro hem Süper Lig, hem Şampiyonlar Ligi ve hem de Türkiye Kupası’nı kaldıramaz...
Galatasaray, Torku Konya deplasmanında galip gelerek taraftarını mutlu etti. Peki ‘futbol olarak ilerisi için ümit verdi mi’ derseniz hayır derim. Önce Hamza hoca ve yönetimden başlayalım. Burak, bu kadroda alternatifsiz bir futbolcu. Onu hırslandırmanın, cezalandırmanın hiçbir manası yok. Çünkü yerine oynayabilecek birisi yok. Yönetim transfer yapmadı. Cim-Bom’un şu anda golcüsü Burak. Hamza hoca, Burak’ı disiplin edicem diye, hem kendine hem de Galatasaray’a zarar veriyor.
Pazartesi günü transfer bitiyor. Bu iki günde iyi bir santrfor alınırsa, Burak ne yaparsa yapsın. Ama şu anda onunla takışmanın hiçbir anlamı yok. Sneijder’e gelince, bu Hollandalı Galatasaray’ın prensi. 300 bin euro aşağı oyna demenin alemi yok ona. Sneijder kendini oyuna vermezse Cim-Bom maç kazanamaz. Çünkü bu kadro yetersiz.
Torku Konyaspor’a 4 tane gol atıldı, ama takım harika diye düşünmemek lazım. Konyaspor’da hücum gücü çok az, defansı oturmamış, kaleci Kaya çok formsuz, yavaş top oynayan eksikleri çok olan bir takım. Eminim Aykut hoca zamanla bu takımı oturtacak. Ama şu an için ligin en yavaş takımlarından
Osmanlıspor karşısında ortaya konan futbola baktığınızda Florya’da ipler kopmuş gibi görünüyor.
Transfer sezonunu iyi değerlendiremeyen Galatasaray’ın sıkıntı yaşayacağını biliyorduk. Ama ne yalan söyleyeyim, Sivasspor ve Osmanlıspor karşısında bu kadar zorlanacağını tahmin etmiyordum.
Hamza hoca konuşmuyor. Bu kadroyla Cim-Bom’un başarılı olamayacağını hoca da biliyor. Herhalde ya ‘paramız yok’ dediler, ya da ‘sen iyi Galatasaray’lısın, sus’ dediler. İkisinden biri. 20 bini aşkın taraftar, TT Arena’ya gelmiş, rakip Süper Lig’e yeni çıkan Osmanlıspor. Tribünler coşkulu, taraftar bu maç 3 olur, 5 olur diye aralarında konuşuyor. Dakika 29’a geldiği zaman, Serdar’ın golüyle Osmanlıspor galip duruma geçti.
Statta ölü sessizliği. Selçuk İnan beraberliği de sağlasa 49’da Torje, yine Galatasaray’ı mağlup duruma getirdi. Önce Muslera’dan bahsedeyim; Sivasspor maçındaki hatasını dün gece de devam ettirdi. Yediği 2 golde de hatalıydı. Peki defans diyeceksiniz. Defans yok ki. Bir tek Chedjou var. Orta saha ise evlere şenlik. Bakmayın Selçuk’un golüne. Rodriguez alındı, bileklerine hakim ama rakibiyle yaptığı mücadele sıfır. Osmanlıspor’daki Mehmet Güven, Musa ve Ndiaye’nin presi
Galatasaray, Real Madrid karşısında iyi mücadele etti. Buna rağmen maçı kaybetti. Olaya şöyle bakmak lazım, Real Madrid, kurucularından Santiago Bernabeu için her sene kendi sahasında bir maç oynuyor. Ortaya da kupa koymuş. Önce şunu tartışalım, Galatasaray maçı Şampiyonlar Ligi karşılaşması olsaydı Real Madrid böyle oynar mıydı?
Unutmayalım, Galatasaray’a saygılı bir futbol oynadılar. Tempoyu artırmadılar. Hazırlık maçı statüsünde bütün futbolcular mücadele etti.
Efendim, bu kadro ile ‘Şampiyonlar Ligi’nde harikalar yaratırız’ diye Hamza Hoca düşünürse yanılır. Real Madrid’in 11’inde olan futbolculardan kaçı Osmanlıspor maçında oynayacak? Burak Yılmaz’sız, Melo’suz, Chedjou’suz Galatasaray olur mu?
Peki Sivasspor maçında, hepimiz gördük. Orta saha Selçuk İnan dahil baskı karşısında dağılıyor. Defans hep evlere şenlik. Real Madrid’in sol beki Marcelo, topu alıyor, Sabri’yi, Koray’ı, orta sahadaki oyuncuları, hepsini ipe dizer gibi geçip gol atıyor. Dilerim bunları hoca da görmüştür.
Jose Rodriguez ve Carole iyi transferler, genç umutlar. Hamza Hoca’nın bu isimleri kazanması için kesin oynatması lazım. Mesela, Bruma da genç ümitti. Oynamadığı, yedekte kaldığı için