Osman Şenher

Galatasaray’da bu sezon sıkıntı olduğunu fırsat buldukça söylüyoruz. Üç kupa, futbolcuları da Hamza hocayı da kandırmasın diyoruz. Ve dün gece Sivasspor karşısındaki Cim-Bom beni hiç şaşırtmadı.
Sivasspor hazırlık maçlarının tümünü kaybetti. Sergen Yalçın, takımı toparlamak için çırpınıyor. Transfer istiyor. Takımın eksikleri çok var. En önemli eksikleri de golcüleri yok. Batuhan geçen seneki formundan çok uzak. Zaten biraz iyi olsaydı, Galatasaray karşısında ilk yarı Sivas üç-dört gol rahatlıkla atardı. Sarı-kırmızılılara bakıyorsunuz, bir tek golcüsü var Burak. O da kulübede. Podolski, santrfor olarak maça başlıyor. Sivas’ın iki stoperi İbrahim ve Ümit, Podolski’ye öyle bir markaj uyguladılar ki ilk yarı sahada Alman golcü var mıydı, yok muydu farkında bile değildik.
Koca Galatasaray ilk yarı 4 kez Sivasspor ceza sahasına girdi. Ve hiç şutu yoktu. Rakip ise 14 kez Galatasaray’ı yokladı. Diyebilirsiniz, ‘Muslera hatalı gol yedi. Burak ikinci yarı oyuna girdi. Galatasaray bu yüzden puan kaybetti.’ Böyle düşünenler yanılıyor. Birinci hata, Podolski oynadığı her yerde yardımcı golcüdür. Tekniği iyidir, gol de atabiliyor. Ama birinci vazifesi forveti rahatlatmak. İkinci

Fenerbahçe çılgınlık mı yapıyor, yoksa doğrusunu mu yapıyor? Bu çok tartışılacak ama bana göre doğrusunu yapıyor. Türkiye Futbol Federasyonu’nun 14 yabancı serbestliğini çok iyi kullandı. Şu an için yapılan transferlerin bazıları eleştirilse de çok değil 4 hafta sonra bu eleştirilen futbolcular Türkiye’ye, takımına alışıp farklı bir performans sahaya koyacaklar. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Shakhtar Donetsk maçını da ölçü almak doğru değil. 4 haftada bir takım ancak bu kadarını yapabilir. O maçta teknik direktör Pereira biraz daha formda olsaydı kesin turu geçen taraf sarı-lacivertliler olurdu. Ama stoperler kötü, orta saha kötü diye yapılan eleştirilerin hiçbirine katılmıyorum.
Aziz Yıldırım Türk futbolunu ve Fenerbahçe’nin yapısını en iyi bilen başkan. Mali konularda da sıkıntı çekmiyor. Sponsorsa sponsor. Stadın isim hakkını 90 milyon euroya satabiliyor. Onu da geçtim, o kadar büyük Fenerbahçeli zenginler var ki hepsi de fedakâr. Başkan üçer beşer milyon euro verip şu futbolcuyu transfer edeceğiz deyince hiçbiri hayır demiyor. Son Ozan Tufan transferi... Beşiktaş istedi, Galatasaray istedi, Aziz Yıldırım masanın üzerine 7 milyon euroyu koydu ve bu büyük transferi

Galatasaray bu sezon üçüncü kupasını da kazandı. Büyük başarı. Bunu alkışlamak lazım. Bursaspor’un en kaliteli futbolcuları ayrıldı. En önemlisi de santrfor Fernandao’ydu. Yeri dolmamış, forvetsiz bir takım seyrettik. Ertuğrul Hoca yeni geldi. Takımı tam olarak oturtamamış. En güvendiği futbolculardan biri olan Volkan Şen resmen yeşil-beyazlıları sattı. Böyle büyük bir maçta oynamadı. Ertuğrul Sağlam da elinde hazır olmayan futbolcularla Galatasaray’a karşı ancak bu kadar oynayabilir.
Sarı-kırmızılıların tarafından baktığımız zaman, Bursaspor eksik, tam kadro sahaya çıkıyorsun, seyirci üstünlüğü sende, kadronda dünya çapında yıldızlar var. Türk futbolcuların da çoğu rakiplerinden daha iyi. Peki oynanan futbola ne demeli? Resmen sıkıldım. İnsanlar o tribünlere koşuyorsa, yılda 3-5 milyon euro alan o yıldız futbolcuların bir kaç güzel hareketini bekliyor.
Galatasaray maçı kazanmasına rağmen Bursaspor’dan daha iyi bir futbol oynayamıyor. Bunun sebebi ne? İnsanın aklına bin türlü şey geliyor. Beş transfer de yapsan, takımın içinde ipler koptuysa bundan daha iyi futbol oynayamazsın. Burak oyundan çıkıyor, nerdeyse Hamza Hoca’nın üstüne saldıracak. Sneijder ise bu takımın beyni.

Türkiye’nin en büyük 3 kulübünden biri Galatasaray. Avrupa’da da marka. Yönetim bazında yapılan hatalara bakıyorum; bu büyük kulüp küçük düşürülüyor.

Bir Melo olayı yaşıyoruz. Bu adam kimdir? Kendini ne zannediyor? “Galatasaray defterini kapattım” diyor, oynamak istemediğini belirtiyor. Yönetim de hâlâ, “Acaba Melo’yu ikna eder miyiz” diye ağzının içine bakıyor. Melo’nun 1 senelik mukavelesi var. Ya 3 milyon euroyu getirir ya da kuzu kuzu oynar. Veya Eboue gibi gençlerle antrenman yapar. Kural bu!

Aynı şekilde İbrahimovic... 1 aydır yöneticilerin basında kendilerine yakın arkadaşlarımıza uçurduğu haberlerle Galatasaray’a geleceği konuşuldu, yazıldı. Taraftar heyecanlandı. Ve nihayet 1 ay sonra Başkan Dursun Özbek, “İbrahimovic için girişimimiz olmadı” dedi. Kusura bakmasınlar ama basındaki kardeşlerimiz kullanıldı.

Rodriguez’e gelince... Real Madrid B takımında oynamış, Deportivo kiralanmış, ama bonservisini almak istememiş. Belki ileride iyi oyuncu olacak, bilemiyorum. Ama imza törenine bakıyorum, Galatasaray Başkanı, Rodriguez ile görüntü veriyor. Yapmayın, gözünüzü seveyim yapmayın. Bunlar hoş şeyler değil. 110 senelik bu büyük camiayı küçük düşürmeyin.

Sercan olmaz

Dostluk veya hazırlık maçı da olsa İtalya’nın üç büyük kulübünden biri Inter’i yenmek çok güzel bir şey. Galatasaray’ın, Milano ekibi karşısındaki galibiyetini abartmamak lazım. Inter, Çin’deki turnuvadan geldi. Milan ve Real Madrid’le oynadığı maçları seyrettim. Birinden 1, diğerinden 3 gol yedi ve gol atamadı. Ve oradaki Inter’le sarı-kırmızılılar karşısındaki Inter arasında çok büyük fark var. Belli ki dostluk, sakatlık korkusu, Mancini’ye gösterilen sevgi bu maçı fazla ciddiye almamalarını sağlamış.

Galatasaray ise bu takımdan daha organizeydi. Daha çok koştu ve daha fazla mücadele etti. Bilal Kısa resmen parladı. Sakatlanıncaya kadar arkadaşlarına çok iyi final pasları verdi. Rakiple iyi boğuştu. Ama Bilal iyi futbolcu, iyi insan olmasına rağmen senede 50 maç oynayan sarı-kırmızılılara kaç maç katkı sağlar! Podolski bu sezonun en büyük transferi. O da İtalyan ekibi karşısında sadece bir kez sahneye çıktı, Sneijder’e golün pasını verdi.

Melo olmayınca Selçuk fazla hücuma çıkmadı, defansif ağırlıklı bir oyun oynadı. Burada Hamza Hoca’nın iyi düşünmesi gerek. Melo şayet gidecekse mutlaka orta sahaya savaşçı bir futbolcu transfer edilmeli.

Muslera bu sene yine kalesinde

Transfere 1 milyar dolar para ayırsan, dünyanın en iyi futbolcularını, Messi, Neymar, Ronaldo’ları, Pique’leri, Rodrigues’leri kadrona katsan başarılı olmak için en az 8 hafta lazım. Fenerbahçe, Vitor Pereira ile 3.5 haftadır çalışıyor. Buna rağmen geldikleri nokta mükemmel üstü. 11 birbirine benzemez futbolcu artı 1.5 ay tatil yapmışlar. Böyle bir takımla 2 aydır hazırlık kampını sürdüren Shakhtar ile mücadele etmek zaman zaman rakibini fizik olarak ezmek kolay bir iş değil.

Büyük avantaj

Lucescu böyle bir Fenerbahçe beklemiyordu. Maçın başında pozisyonlar yakaladılar. Ama ikinci yarı tamamen sarı-lacivertlilerin kontrolünde geçti. Şimdi Shakhtar’lı futbolcular ve Lucescu ikinci maç için ‘Çok zor geçecek’ diyor. Rakibin korkması, çekinmesi bile Fenerbahçe için büyük avantaj. Maçtan önce de söyledim. Saracoğlu’nda alınacak golsüz beraberlik bile Fenerbahçe’yi tur için şanslı duruma getirir. Evet bu gerçekleşir mi? Neden olmasın! Fenerbahçeli futbolcular bunu başarabilirlerse kazandıkları özgüvenle yollarını açarlar. Bunun tersi olabilir mi? Futbol bu, her skora açık. O zaman da Avrupa Ligi’nin favorisi olarak sahnede kalır. Bu Fener’in yolu açık.

Beşiktaş ve Güneş

Bu

Her sezon sonu olduğu gibi bu kez de Melo, Galatasaray’ın birinci gündem maddesi. Brezilyalı oyuncunun eşi “Biz Türkiye’de tehtid ediliyoruz. Taciz ediliyoruz. Ben bu şartlar altında İstanbul’da kalamam” diyerek, bavullarını toplayıp Türkiye’den ayrıldı. Bu şartlar altında Melo’nun kendine başka bir kulüp araması normal mi, değil mi? Bizler ailemizi sevmiyor muyuz? Melo da en az bizim kadar seviyor. Hem de yabancı bir ülkede yaşıyor.

Bugün Abdurrahim Albayrak, Galatasaray’da olsaydı Melo’nun eşi böyle bir karar alır mıydı? Bunu Abdurrahim Albayrak ile konuşmak lazım. Melo kampa geç katılmış. Kendine bir kulüp bulamamış ya da Inter’e gitmek istiyormuş, gidememiş. Bunlar en son konuşulacak konu. Galatasaray açısından baktığımız zaman şayet Melo, takımdan ayrılırsa onun yeri kim transfer edilirse edilsin doldurulamaz. Bakın Hamit’ten bahsediliyor, Jem Paul Karacan deniyor. Bunların hepsi yan yana gelse Melo’nun bir tek ayağı etmez.

Ağustos’un 2’sinde Inter, Galatasaray ile hazırlık maçı oynayacak Türk Telekom Arena’da. Inter Teknik Direktörü Mancini ile Melo’nun takas yoluyla transferi konuşulacakmış. Hamza Hamzaoğlu ve Cüneyt Tanman, bu takasa onay verirlerse hayatlarının

Galatasaray geçen sezon gol yemeyerek şampiyon oldu. Gol yollarında hep zorlandı. Yeni dönemde ise Podolski ile bu değişecek.

Hepimiz, ‘Galatasaray’ın golcüye ihtiyacı var’ diye yönetime baskı yapıyoruz. Podolski’den daha iyi santrfor var mı?

Celta Vigo sıkı bir takım... Podolski daha 10 gündür idman yapıyor. 1.5 ay tatil yapmış. Buna rağmen ilk 45 dakika sahada kaldı. Bir penaltı yaptırdı, bir de gol attı. Galatasaray’da alışık olmadığımız şeyleri dün gece herkese gösterdi. Normalde sol çizgide oynuyormuş. Dün gece santrfordu. Hem de tek başına... Düşünebiliyor musunuz Burak’la beraber oynadığını... Arkalarında Selçuk, Melo ve Sneijder. Bu Podolski’yi o zaman izlemek lazım.

Ama dün gece gördüğüm kadarıyla tam bir “Alman Panzeri”. Hırsı, takipçiliği, vücudunu kullanması... Bu Podolski, Galatasaray’a çok katkı yapar.

Carole da genç ve iyi bir transfer olduğunu gösterdi. Telles’in önünde oynadı. Orta sahada resmen savaştı. Topa hakimiyeti çok iyi... Telles’e şu anda 7 milyon euro veren varsa, Galatasaray Yönetimi hiç durmamalı hemen satmalı... Carole, Telles’ten daha becerili, fizik olarak da daha iyi.

Galatasaray kaleci arıyor. Hem maddi durumu sıkışık hem de alacağı