Galatasaray’ın Erzurum maçı kazanmaya mecbur olduğu bir karşılaşmaydı. Hissedilen sıcaklık eksi sekiz, futbolcuların alışık olmadığı bir ortam. Böyle zor şartlarda oynamak kolay değil. Evet ‘Erzurumsporlu futbolcular da aynı şartlarda oynuyor’ diyebilirsiniz ama onların alışık olduğu bir ortam. Yüksek bir rakıma alışmış bir takımın bazı avantajları vardır.
Erzurumspor’un fizik gücüne bakın. Sahada koşmayan, mücadele etmeyen futbolcusu yoktu. Mehmet Özdilek de Galatasaray’ı iyi analiz etmiş. Bilhassa orta sahada devamlı baskı yaparak Feghouli’nin kanadını iyi kapatmış. Bir de Rashad Muhammed gibi fiziği çok iyi ve çabuk bir santrforla Galatasaray defansını epey hırpalattı. Marcao’nun affedilmez hatasıyla da golü buldular.
Sarı-kırmızılı futbolcuları kötülemeye gerek yok. Onyekuru, Ndiaye, Feghouli’nin kaçırdıkları çok net pozisyonlar var. Son vuruşları yapamadılar. Benim anlamadığım neden gündüz bu maç oynanmıyor? 23 bin seyirci hissedilen eksi sekiz derecede maç seyretmeye gelmişler. Hakikaten ızdırap. Keşke gündüz 4’te oynansaydı, futbolcular da taraftarlar da bu kadar eziyet çekmezlerdi. Galatasaray şampiyonluk yarışında hesapta olmayan, çok önemli iki puan kaybetti. Ligin
Başkan Mustafa Cengiz, Fatih Terim ile 5 senelik anlaşma yaparak Galatasaray’ın yol haritasını yeniden çizdi. Önce şunu söyleyeyim; Terim sadece hoca değil, kulübün bir parçası... Yalnız sportif başarıyı düşünmüyor. Maddi konular, kulübün geleceği, UEFA ile olan problemler, taraftarlarla ilişkiler... Her şeyle bire bir ilgilenip, ona göre adım atıyor.
Avrupa şampiyonluğu hayallerini sadece Galatasaray değil, şu anda Türkiye’de hiçbir takımın gerçekleştirmesi mümkün değil. Zamanla o konuma da gelecekler, buna eminim. Devre arasında yapılan Marcao ve Luyindama transferleri Avrupa’da ses getiriyor, daha da getirecek. Bu bir başlangıç. Aynı şekilde Ozan Kabak’ın 3-4 ay Galatasaray forması giyip 11 milyon euroya Stuttgart’a satılması gibi.
Daha da bir sürü genç geliyor. Diagne’nin alınışı çok büyük olay oldu. Gomis, ilk geldiği zaman üç hafta neredeyse yuhalandı, sonra kral oldu. Diagne de aynı başarıyı gösterecek. Stilleri farklı ama kesinlikle söylüyorum çok iyi bir golcü. Akhisarspor maçında oynamış olsaydı üç gol atabilirdi. Taraftar artık bazı şeylere alışacak ve içine sindirecek. Porto’yu, Benfica’yı düşünün... Ucuza genç futbolcu alıyorlar, parlatıp yüksek bedellere satıyorlar.
Galatasaray’ın bütün oynadığı maçlar zor geçecek. Benfica’dan cuma sabahı yorgun geldiler. Takım Portekiz’de çok fazla yıprandı. Bunu bir kenara koyuyorum. Akhisarspor karşısında olumsuzluklara rağmen gol atmak için her şeyini ortaya koyan bir Galatasaray vardı sahada.
Bazen böyle maçlar oluyor, üç puan çok zor geliyor. Tabii burada Akhisar’ın hakkını yemeyelim. Ligin dibinde yer alsalar bile olağanüstü bir mücadele ortaya koydular. Başta kaleci Lukac, Zeki, Caner, Rotman, Sissokho, Manu... Bunların hepsi bu sezonun belki de en tempolu ve mücadeleci maçlarını ortaya koydular. Oyunu kendi ceza sahası içinde kabul ettiler. Defansif anlamda kendi kalelerine yığıldılar. Sarı-kırmızılı takımın her çektiği şutta muhakkak karşılarında bir Akhisarlı futbolcu vardı. Bütün gollük pozisyonları kaleci Lukac, defans ve direkler önledi.
Topun bazen canı vardır. Canı istemedikten sonra o üç direk arasından geçiremezsiniz. Öyle bir maç oynandı. İlk on birde sahaya çıkan Emre Akbaba şu an için hazır değil. Büyük bir sakatlıktan çıktı. Bu yüzden takımına fazla katkı veremedi. Hatta orta sahada Akhisar onun oyunda olduğu zamanlarda daha üstündü. İkinci devreye başlarken Fatih Terim, Emre’nin
Avrupa Kupaları’ndan elenmek tabi ki hepimizi üzüyor. Benfica iyi bir takım. En azından oturmuş, iyi futbolcuları olan, bu kupada sonuna kadar gidebilecek, alternatifli bir kadrosu var. İlk maçta hakem abuk-subuk penaltı vermeseydi, yenen ikinci golde de büyük hata yapılmasaydı bu turu Galatasaray geçebilirdi.
Gol yollarında sıkıntı var, kabul ediyorum. Ama sıkıntıyı sadece Diagne’ye bağlamamak lazım. Maçın tamamını seyredenler görecekler, Diagne’ye hiç gol pası geldi mi? Gelmedi... Kanatlardan orta geldi mi? O da gelmedi... Geniş alanda topu ayağına alıp, defansı çalımlayıp gol atacak becerisi yok Diagne’nin... Bu maçın faturasını Diagne’ye çıkarmak vicdansızlık olur...
Diagne kötü oynadı diyoruz... Hayır, rakip defanstaki iki stopere de baskı yaptı, en azından o stoperler hücuma çıkamadı. Diagne’yi eleştirmek isteyenler Onyekuru’yu eleştirsin... Onyekuru takımına ne katkı verdi? Mücadele etti mi? Etti. Ama gol yollarında o da etkisizdi... Feghouli ne yaptı. Dağlara-taşlara iki tane top attı. Ama en azından Feghouli, Mariano’ya çok yardım etti. Defansif yönü, hücumdan daha iyiydi... Belhanda yoruluncaya kadar o da orta sahada mücadele etti.
Burada bir şeye dikkat etmek lazım.
Kasımpaşa deplasmanı her ne kadar zor gibi görünse de, her zaman söylediğim gibi Feghouli, Belhanda, Fernando ve Ndiaye gününde olursa Galatasaray, rakip kim olursa olsun galip gelir.
Ndiaye ve Fernando dün gece yoktu. Onların yerine Donk ve Selçuk İnan oynadı. Görevlerini çok iyi yaptı. Risk almadılar, maceraya girmediler. Gerektiğinde yerde hücuma çıktılar, gerektiğinde defansa yardım ettiler. Feghouli ile Belhanda da iyi günlerinde olunca farklı bir galibiyet aldılar.
Feghouli, gerçekten çok iyi bir futbolcu. Ama her maç farklı performans ortaya koyuyor. Dün gece boş alan da bulunca çok iyi değerlendirdi, 3 de gol kaydetti. Aynı şekilde Belhanda da en azından görevini yaptı. Benfica maçından daha iyi bir performans sahaya koydu.
Defansta Luyindama ve Marcao her geçen hafta daha iyi oynuyorlar. Önlerinde Donk da bir stoper gibi rakip ataklarda ilk karşılayan olunca, rakip de fazla gol pozisyonuna giremiyor.
Diagne, daha Galatasaray’ın temposuna alışamadı, ayak uyduramıyor. Biraz daha hareketli olması gerekir. Ama şu an Galatasaray taraftarı kendisinden çok fazla şey bekliyor. Gördüğüm kadarıyla o konumda değil. Taraftarın biraz daha beklemesi gerekecek.
Sonuçta; akıllı,
Avrupa kupalarında bütün maçlar gerçekten çok zor. Rakibin küçüğü, büyüğü yok. Üstelik Benfica umduğumuzdan da daha iyi bir takım çıktı. Maçın İspanyol hakemini de arkalarına alınca, Galatasaray’ın işi daha da zorlaştı. Önce şunu söyleyeyim, penaltı çok ağır bir karardı. Maçın tamamında bütün inisiyatifini Portekiz ekibi lehine kullandı. Biz Türk hakemlerine kızıyoruz, demek ki Avrupa’da da böyle hakemler çıkabiliyor.
Galatasaray, Trabzonspor karşısındaki performansını sahaya koyamadı. Muslera’dan tutun, Diagne’ye kadar hiçbir futbolcu, iyi gününde değildi. Bir tek Onyekuru... Olağanüstü mücadele etti. Onun da handikapı; final paslarında çok başarısız. Topla 18 içine giriyor, üç kişinin içinde çalım atmaya çalışıyor. Hele bir Avrupa takımı buna kesinlikle müsaade etmez, Benfica da etmedi.
Galatasaray’daki sorun orta sahada. Fernando, Ndiaye, Belhanda ve Feghouli gününde olunca rakip kim olursa olsun sarı-kırmızılılar galip gelir. Ama gününde olmazlarsa büyük sorun yaşarlar, dün gece olduğu gibi. Trabzon maçından sonra dedim ki, Donk’un yerine Fernando oynayınca takım daha da iyi futbol oynar. Brezilyalı futbolcu dün gece sahada yoktu. O kadar çok top kaybetti ki, defansına hiç
Türk Telekom Stadyumu’nda dün gece 47 bin taraftar vardı. Müthiş bir uğultu... Diagne ilk maçına çıktı... Galatasaraylılar için futbol bayramı gibiydi. Maça da iyi başladılar. İlk 20 dakika Diagne’nin, Onyekuru’nun kaçırdıklarıyla stat daha büyük bir coşku yaşamaya başladı.
Önce şunu söyleyeyim. Gerçekten iyi bir takım olmak için mutlaka kaliteli bir santrforun olması gerekiyormuş. Soldan Onyekuru, sağdan Feghouli, Linnes; ortadan N’diaye, Belhanda devamlı orta yaptılar, gol pası verdiler ama hep hücumu düşündüler. Bu da taraftarlar adına izlemesi güzel bir futbol ortaya çıkardı.
Uzun zamandır Belhanda’nın bu kadar istekli ve gayretli olduğunu görmedim. İki gole de imza attı. Aynı şekilde N’diaye de öyle. Sahada basmadık yer bırakmadı. Bu sezon ilk defa Senegalli futbolcuyu bu kadar hırslı, mücadeleci gördüm. Demek ki potansiyel var ama önceki maçlarda mesuliyet almamışlar.
Donk ilk yarı çok hata yaptı. Fernando’nun yerini dolduramadı. Ama ikinci yarı defansa daha çok yardım ederek, hatasız oynadı, defansta da Marcao ve Luyindama’yı rahatlattı. Rakip ataklarda ilk hamleleri hep Donk yaptı. Marcao ve Luyindama çok iyi futbolcular ama birbirlerine alışmaları için zamana
Galatasaray ile Medipol Başakşehir arasındaki 8 puanlık farka yapılan yorumlara şaşırıyorum. Sezonun bitmesine 14 hafta var. Bütün maçların kazanılması halinde 42 puan eder. Bu kadar maç kalmışken, Başakşehir’i şampiyon ilan edenler yanılabilir.
Şunu üstüne basa basa söylemek istiyorum; Galatasaray, Alanyaspor maçında iki puan kaybetti diye şampiyonluğa veda etmedi. Tam tersine yarış şimdi başlıyor. Her şeyden önce devre arasının en büyük transferi Diagne, Trabzonspor’a karşı hocasının şans vermesi halinde ilk defa Galatasaray formasını giyecek. Takıma katkısı ne olacak, Kasımpaşa’da olduğu gibi gol atmaya devam mı edecek? Hiç olmazsa şu pazar günkü maç bitsin, ondan sonra daha gerçekçi, daha inandırıcı yorumlar yapılabilir.
Ben, Fatih Terim’i çok iyi tanırım. Pes edecek yapıda biri değil. Daha önce bundan fazla farkı eritip şampiyon olan takımlarımız var. Bunlar unutulmasın. Ama ortada bir gerçek de var. Başakşehir akıllı ve disiplinli futbol oynuyor. Kadrosu Galatasaray kadar kesinlikle güçlü değil. Sarı-kırmızılılar bu yarışın içinde kalmak istiyorsa orta sahada oynayan isimlerin daha fazla sorumluluk alması lazım. Feghouli, Belhanda, Ndiaye ve Fernando yıldız isimler, zaman