Alanya maçından sonra herkes Galatasaray’ı şampiyon ilan ederken ben ‘skor aldatmasın’ diye yazdım. Ardından da çok eleştirildim. Herhalde beni eleştirenler Tuzla maçındaki ihaneti görmüşlerdir...
Yasin yıllardır ‘Ben bu takımın yıldızıyım. Benim ücretimi artırın’ diyor. Yönetim artırmadı. O ne yaptı? Kırmızı kart görmek için her şeyi yaptı ve kendini attırdı. Bu ne demek ‘siz ücretimi artırmazsanız, ben de Konyaspor maçında oynamam. Orada yenilirsiniz, benim kim olduğumu anlarsınız’...
Chedjou bas bas bağırıyor ‘yeni mukavele yapalım’ diye. Galatasaray yapmıyor. O da rakibine basarak kırmızı görüyor ve intikam alıyor. Bu ruhla mı, bu ahlakla mı Galatasaray şampiyon olacak? Bruma’yı Avrupalılar çok büyük paralar verip transfer edecekmiş. Koca bir yalan. Bruma sokak topçusu. Sürati tribünlere hoş gelebilir. Ayağına aldığı 10 topun 8’ini kaybediyor. Takım oyunu oynayamıyor. Kendi başına halı saha futbolu oynayıp şov yapmak istiyor.
Riekerink, gitsin ya da kalsın beni ilgilendirmiyor. Ama bu Bruma’ya futbolun doğrularını öğretecek bir futbol aklı lazım.
Hamit’in yaşı 34 oldu. Hepimiz görüyoruz Galatasaray’a zarardan başka ne veriyor. Buna rağmen kadroda yer buluyor. De Jong kötü başladı
Galatasaray’ın dünya çapında bir yıldızı var. Adı Sneijder. Dün gece Alanyaspor karşısında skorun böyle farklı olmasını istedi Hollandalı... Bir gol attı, üç golün de pasını verdi. Kendi kendime soruyorum. Bu takımda Muslera, De Jong ve Sneijder olmasa Galatasaray taraftarları inanın maça gelmez.
Alanyaspor, bilhassa gol yollarında Wagner Love oynamayınca, kaderine razı, etkisiz, hiçbir amacı olmayan bir takım kimliğine bürünmüş. Buna rağmen zaman zaman yine Galatasaray kalesine geldiler, pozisyon da buldular. Golün yanında bir topları da direkten döndü. Ama işin özeti, daha farklı mağlubiyeti hak eden bir futbol oynadılar.
Sarı-kırmızılılar, Sneijder’in liderliğinde, rakip de direnmeyince çok rahat bir galibiyet aldı. Hollandalı yıldızı ilk defa böyle istekli ve etkili gördüm. Rakip, ikili mücadelelerde başarısız olunca Sneijder de oyunu istediği gibi yönlendirdi ve maçın kahramanı oldu.
Bu galibiyet sakın kimseyi kandırmasın. Defans yine aksıyor. Semih, nerede duracağını bilmiyor. Sajjad golü atarken Semih resmen seyretti. Orta sahada Selçuk sakatlanıp çıktı. Oynadığı dakikaya kadar etkili olamadı. De Jong, Sneijder’den sonra Cim-Bom’un ikinci yıldızıydı. Tek başına orta sahada
‘Kalın kafalılar’ biz Türklerin nasıl bir millet olduğunu bilmiyorlar. Bilseler zaten her taraf güllük gülistanlık olacak...
Türkiye nasıl bölünür? Benim aklım almıyor. Ne yapacaklar? Hepimizi öldürecekler mi? Bu insanlar tankların önüne kendilerini siper etmediler mi? Meydanlarda 1,5 ay nöbet tutmadılar mı?
Ne oldu? Bizi bölmek isteyen neyi başardı? 80 milyon kişiyi öldüremezler ya... Ama son kişi kalıncaya kadar bizler bu ülkenin nöbetçisiyiz. Şu an herkes kenetlendi. Spor camiasını görmüyor musunuz? Başta Gençlik ve Spor Bakanımız Akif Çağatay Kılıç, TFF Başkanımız Yıldırım Demirören, Kulüpler Birliği Başkanımız Göksel Gümüşdağ nasıl çabalıyorlar. Spordaki kenetlenmeyi sağladılar...
Maçlardan önce statlarda atılan sloganlar, takımlarımızın sahaya çıkarken taşıdığı pankartlar, dün gece yapılan etkinlik... Bu Türkiye’yi kimin bölmeye gücü yeter. Amed Sporlu Şehmus Özer’i kaybettik. Bütün spor ailesi yas tutuyor. Kulübü, ailesi, herkes onun acısını çekiyor. Böyle bir ahengi kim bozabilir? Evet herkes fedakârlık yapacak. Dedelerimiz gibi. Çanakkale’de savaşırlarken su yerine kan içtiler, aç kaldılar. Ama sonunda ne oldu? Zaferle bitti.
Biz de çok sıkıntı çekiyoruz. Belki daha da
Yıllardır Galatasaray’ı takip ederim. Hiçbir döneminde bu kadar isteksiz, hırssız, gol yemeyeyim diye sahaya çıkan bir takım seyretmedim. Böyle bir şey olabilir mi?
Müzesi kupalarla dolu bir takımın hocası “yenilmeyeyim” diye sahaya çıkıyor. Bu futbolla Osmanlıspor’u yensen ne olur? Nereye kadar gidebilir, taraftarını ne kadar mutlu edebilirsin? Muslera takımına Allah’ın bir lütfu. İnanın bu kadar ahlaklı ve karakterli bir oyuncu kalede olmasa bir tek maç kazanamazsın. Dün yine harika kurtarışlar yaptı. Nereye kadar dayanabilecek onu da bilmiyorum. Sağ bekin evlere şenlik, ayakları titriyor. Sol bekin o da aynı. Stoperde bir Hakan Balta, orta sahada De Jong, bir de Muslera takımı ayakta tutuyorlar. Öyle bir forvet hattı var ki gol pozisyonuna giremiyor. Eren, Sneijder, Yasin dün sahada mıydılar... Fark etmedim bile!
Rakibe bakıyorsun 34 yaşındaki Webo her pozisyonda topa vuruyor, pas veriyor. Dün iki de gol attı. Galatasaray’ın santrforu topa vurmadan maçı bitiriyor. Defans arasında kaybolup gidiyor. Osmanlıspor’un sağ kanatları Vrsajevic, Umar uçurtma gibi geliyorlar. Sol kanattan Muhammed, Regattin yanlarında N’Diaye... Galatasaray’da böyle futbolcular yok. Cim-Bom’un kalesine
Çocukluğum Beşiktaş’ta geçti. Mahallemizde; Yunanlı Aleko amcalar oturuyordu. Öteki tarafımızda Ermeni Aram beyler vardı. Karşımızda da Erzurumlu Hasan dayılar oturuyordu. O kadar mutluyduk ki hangi evde yemek pişse birbirlerine tadımlık gönderirlerdi. Akşamları evlerimizin önüne kilim sererdik. Herkes oturur, sohbet ederdi.
Hiç unutmuyorum; hayatımda ilk defa beni babamın arkadaşı Nizam amca maça götürdü. İnönü Stadı’nda kale arkası, açık tribününe. Fenerbahçe, yabancı bir takımla oynuyordu. Şeref Has, Can Bartu, Lefter ağabey, onları seyrettim. Bu benim ilk gittiğim maçtı, hiç unutmam. Çok mutluyduk, gülüyorduk, kahkahalar atıyorduk. Şimdi geldiğimiz noktaya bakın, bu ülkeyi düşmanlardan temizlemek için savaşan insanların torunları polisleri öldürmek için kendilerini patlatıyorlar. Her neyse, Türk insanı hiçbir zaman kaybetmedi, kaybetmeyecek de. 15 Temmuz’da nasıl bütünleştik, şimdi daha çok kenetleneceğiz. Polisler bizim evlatlarımız. Evimiz, bağrımız, yüreğimiz her şeyimiz polislere açık.
Cumartesi gününden beri 3 kere polislerin yanına gittim, yanaklarından öptüm, fotoğraf çektim. Onlar bizim kahramanlarımız. Evet, canımız yanıyor hem de çok. Ama olsun, Türk halkı olarak biz
Teröristler ve yandaşları 15 Temmuz’da kendini tankın önüne atan insanları çabuk unuttular galiba... Kahpeler gene 38 can aldı.
Biz deli bir milletiz. Bu ülkeyi kurtarmak için milyonlarca kişi canını verdi. Bunlara 38 kişi daha eklendi. Hepimizin başı sağolsun. Ama şunu bilsinler ki hiç kimsenin bu ülkeyi bölmeye gücü yetmeyecek.
Bu duygularla Galatasaray maçına geldik. Karşılaşma başlamadan önce “Vatan sana canım feda”, “Şehitler ölmez vatan bölünmez” tribünlerden 20 bin kişinin değil; 80 milyon kişinin sesi yükseldi. Özel tim polislerimiz stada gelince tribünler ayağa kalktı. İlk defa böyle bir şey görüyorum. Bağırlarına bastılar ve tribünlere çağırdılar onları... Gaziantep ve Galatasaraylı futbolcular kol kola, ellerinde karanfillerle sahaya çıktılar. Seremoniden sonra güvenlik güçlerine koşarak o karanfilleri verdiler.
Seremonide İstiklal Marşı okunurken tribünlerde dev Türk bayrağı açıldı. Duygularımız en tepeye çıktı. Ağlayanlar mı, ‘Dağ başını duman almış’ marşını söyleyenler mi? Herkes duygulandı. Hele Yasin ilk golü attıktan sonra selam durarak polislere sarılması bizi kopardı. Şimdi gerçek bütünlük sağlandı. Bu köpekler yemek yedikleri kaba pislediler. Bundan sonra bakalım
Devre arası yaklaşıyor. Yine Galatasaray’da transferler konuşulmaya başlandı. Peki şu anda futbol takımı taraftara güven vermiyor. Bu sorunu yeni alınan oyuncular çözecek mi? Kesinlikle çözmeyecek. Yönetim yanılgıya düşüyor. Sarı-kırmızılı takımın kadrosu mükemmel. Sorun bu kadrodan yeteri kadar performans alınmaması. Bütün sorun bu.
Kadronun içinde işlenmemiş altınlar var. Mesela, Sinan Gümüş, Mustafa Denizli zamanında nasıl patlama yaptı. Her maç iki gol atıyordu. Avrupa’da ismi konuşulmaya başlamıştı. Sinan nasıl o hale geldi. O zamanki hoca Denizli, Sinan’ı nasıl hazırladı. Şu anda birilerinin Sinan ile konuşması lazım. Linnes ve Tolga da işlenmemiş altınlar. Linnes’i sağ beke, orta sahaya, sol beke, sol açığa koyabilirsin. Nerede oynarsa oynasın, şu anda forma giyenlerden daha etkili olur. Ama Linnes’e o özgüveni kim verecek?
Tolga Ciğerci... O da işlenmemiş altın. Koşuyor, mücadele ediyor ama topu etkili kullanamıyor. Tolga’nın da ilgiye ve eğitime ihtiyacı var. Eren Derdiyok... Avrupa’nın en iyi hava toplarına hakim forveti. Bu sistemde, bu oyun düzeninde çok yakında Eren de defolu diye ıskartaya çıkacak. Semih diyoruz... Altyapıdan çıkan bir futbolcu. Bir zamanlar milli
Dokuz puanlık vurgun ve Kasımpaşa galibiyeti kimseyi yanıltmasın. Galatasaray, bu hocası Riekerink ile hiçbir yere gidemez.
Başakşehir ile 5, Beşiktaş ile 3 puan fark var. Yani sarı-kırmızılılar bu şampiyonluk yarışının hala içinde... Ama futbolcusundan korkan, rakibinden korkan, 88. dakikadan sonra vakit geçirmek için üç futbolcu değiştiren bir hocayla Galatasaray’ın geleceği olamaz.
Gayet iyi niyetle söylüyorum; Riekerink alt yapı hocası... Büyük Galatasaray’ın alt yapısında çalışabilir. Ama şampiyonluğa oynayan bir takımda kesinlikle hocalık yapmamalı...
Kasımpaşa mütevazı bir takım... Buna rağmen Muslera kalesinde devleşip penaltıyı kurtarmasa maç berabere bitecek.
Rakip 78. dakikada 10 kişi kalıyor. İyi bir teknik direktör ne yapar? Eren’i oyuna alır, Hamit’i oyuna alır, Josue’yi oyuna alır. Sahada yürüyen Podolski’yi, Selçuk’u, çok yorulan Yasin’i oyundan alıp bir şok yapar, takımını ateşler. Size yemin ediyorum Riekerink, Podolski’den de Selçuk’tan da korkuyor, “Ben bu oyuncuları dışarı alırsam bana kulübede tepki verirler” diyor.
Korkaklar Galatasaray’da teknik direktörlük yapamaz. İki, iki daha dört... Galatasaray Yönetimi, Riekerink’te ısrar ederse bu takım şampiyonluk