IMFnin güvendiği adamlar neye yarıyor?

19 Ağustos 2002

Bunun bir sinyali de Brezilya Merkez Bankası Başkanı Fraga ve Maliye Bakanı Malanla ilgili olarak başlayan tartışmayla gündeme geldi. Her iki isim de IMF nezdinde büyük saygınlığı olan ve özellikle 1999daki krizden bu yana Brezilya ekonomisini iyi yönettiği düşünülen isimler. IMF - Brezilya ilişkileri de bu sayede gayet iyi gitmiş, son yıllarda ve IMFden destek görmeye devam etmiş Brezilya.Ne var ki bütün bunlar, uluslararası piyasaların, ekim ayında yapılacak başkanlık seçimini gerekçe göstererek Brezilyayı gözden çıkarmasını ve dev bir krizin eşiğine sürüklemesini önleyemedi. Bu noktada gündeme gelen sorular şunlar: Acaba IMF işin başında güvendiği adamlar bulunduğu zaman bir ülkedeki gelişmelere fazlaca iyimser bakıyor ve durumu gerçekçi değerlendiremiyor mu? Bir ülke ekonomisinin kaderinin IMF tarafından desteklenen bir ya da birkaç "güvenilir adam"a bırakılması doğru mu?Bence bizim de üzerinde düşünmemiz gereken sorular bunlar. Son haftalarda Brezilyaya biraz fazla taktığımı düşünenler olabilir ama Brezilya örneği gerçekten çok önemli; Brezilyada yaşananlar, IMF programları, "Washington konsensüsü" ve uluslararası finans sisteminin niteliği konusundaki tartışmaları yeni bir

Yazının Devamı

IMF’nin güvendiği adamlar neye yarıyor?

19 Ağustos 2002


<#comment>Son haftalarda Brezilya’ya biraz fazla taktığımı düşünenler olabilir ama Brezilya örneği gerçekten çok önemli; Brezilya’da yaşananlar, IMF programları, "Washington konsensüsü" ve uluslararası finans sisteminin niteliği konusundaki tartışmaları yeni bir boyuta taşıyacak belki de.
Bunun bir sinyali de Brezilya Merkez Bankası Başkanı Fraga ve Maliye Bakanı Malan’la ilgili olarak başlayan tartışmayla gündeme geldi. Her iki isim de IMF nezdinde büyük saygınlığı olan ve özellikle 1999’daki krizden bu yana Brezilya ekonomisini iyi yönettiği düşünülen isimler. IMF - Brezilya ilişkileri de bu sayede gayet iyi gitmiş, son yıllarda ve IMF’den destek görmeye devam etmiş Brezilya.
Ne var ki bütün bunlar, uluslararası piyasaların, ekim ayında yapılacak başkanlık seçimini gerekçe göstererek Brezilya’yı gözden çıkarmasını ve dev bir krizin eşiğine sürüklemesini önleyemedi. Bu noktada gündeme gelen sorular şunlar: Acaba IMF işin başında güvendiği adamlar bulunduğu zaman bir ülkedeki gelişmelere fazlaca iyimser bakıyor ve durumu gerçekçi değerlendiremiyor mu? Bir ülke ekonomisinin kaderinin IMF tarafından desteklenen bir ya da birkaç "güvenilir adam"a bırakılması doğru mu?

Yazının Devamı

Dervişin niyeti iyi olabilir ama...

18 Ağustos 2002

2000 yılında uygulanmaya başlanan IMF destekli program, aslında ideolojisi ve hazırlığı böyle bir programı uygulamaya pek elverişli olmayan iki partinin, DSP ve MHPnin ağırlıkta olduğu bir koalisyonun, başka çıkar yol göremediği için benimsemek zorunda kaldığı bir programdı. 2000 yılında uygulanmaya başlandığı günlerden itibaren, kronik enflasyonu yenmeyi amaçlayan bu programın başarısı için arkasında sağlam bir toplumsal ve siyasal destek bulunmasının zorunlu olduğu biliniyordu. Kemal Dervişin bir süreden beri, kendini ve onu merakla izleyenleri helak etme pahasına, gösterdiği çabanın nedenini ve amacını anlayabilmek için Türkiyenin yarıda kalan istikrar programlarını hatırlamak gerekiyor. Özellikle de 2000 yılında uygulanmaya başlanan ve 19 Şubat kriziyle noktalanan programın serüvenini iyi analiz etmek şart. Sanırım Derviş, kendisinin devreye girmesiyle sonuçlanan bu serüveni iyi analiz ettiği için, seçim sonrasında uygulanacak ekonomik programa seçim öncesinde sağlam bir siyasal ve toplumsal destek sağlamaya uğraşıyor şimdi. 2000 programı neden çöktü? 19 Şubat sonrasında yaşanan kriz hükümetin önündeki seçenekleri sınırladığı ve hükümeti kayıtsız şartsız IMFye muhtaç duruma

Yazının Devamı

Derviş’in niyeti iyi olabilir ama...

18 Ağustos 2002


<#comment>Kemal Derviş’in bir süreden beri, kendini ve onu merakla izleyenleri helak etme pahasına, gösterdiği çabanın nedenini ve amacını anlayabilmek için Türkiye’nin yarıda kalan istikrar programlarını hatırlamak gerekiyor. Özellikle de 2000 yılında uygulanmaya başlanan ve 19 Şubat kriziyle noktalanan programın serüvenini iyi analiz etmek şart. Sanırım Derviş, kendisinin devreye girmesiyle sonuçlanan bu serüveni iyi analiz ettiği için, seçim sonrasında uygulanacak ekonomik programa seçim öncesinde sağlam bir siyasal ve toplumsal destek sağlamaya uğraşıyor şimdi.
2000 yılında uygulanmaya başlanan IMF destekli program, aslında ideolojisi ve hazırlığı böyle bir programı uygulamaya pek elverişli olmayan iki partinin, DSP ve MHP’nin ağırlıkta olduğu bir koalisyonun, başka çıkar yol göremediği için benimsemek zorunda kaldığı bir programdı. 2000 yılında uygulanmaya başlandığı günlerden itibaren, kronik enflasyonu yenmeyi amaçlayan bu programın başarısı için arkasında sağlam bir toplumsal ve siyasal destek bulunmasının zorunlu olduğu biliniyordu.

2000 programı neden çöktü?
Ancak bu zorunluk önemsenmedi ve mali piyasaların programı "satın alması" yeterli görüldü;

Yazının Devamı

Dervişe siyasette bir şans tanınmalı mı?

12 Ağustos 2002

Dünya Bankasından ayrıldıktan sonra IMFyi yerden yere vuran bir kitap yazarak daha da ünlenen Nobel ödülü sahibi ünlü ekonomist Joseph Stiglitz, Türkiye gibi ülkeleri "fırtınalı okyanusta kürek çekerek yol almaya çalışan küçük sandallara" benzetmişti, Asya krizi sonrasında. Bu köşede yer alan diğer yazılarda da görüleceği gibi, bugün de durum pek farklı değil, bu kez Latin Amerika fırtınanın göbeğine doğru sürükleniyor. Türkiye de fırtınanın uzağında değil; bu tehlikeli dönemi uluslararası suları çok iyi bilen bir kaptanla geçmemiz lazım. Bu bakımdan da Dervişe siyasette bir şans tanımanın tam zamanı.Ancak Dervişin son haftalardaki tereddütleri yakın çevre sorunu, yüzüne yansıyan kaygılı hali ve risk almadan sonuç alma hevesinde olduğunu düşündüren cesaretsiz tavırları, lider kumaşına sahip olup olmadığı sorusunu da sorduruyor insana. Kemal Derviş, bizim siyasetçilerde görmeye pek alışmadığımız bazı niteliklere ve hasletlere sahip. Mesut Yılmazın o sahte tebessümü, Tansu Çillerin o sırıtan sevecenliği, Devlet Bahçelinin o sfenksvari katılığı, Deniz Baykalın o kalıplaşmış hali yerine o anda hissettiğini dışa vurmaktan kendini alamayan, yüzündeki ifadenin içtenliğini hissettiren,

Yazının Devamı

Derviş’e siyasette bir şans tanınmalı mı?

12 Ağustos 2002


<#comment>Kemal Derviş, bizim siyasetçilerde görmeye pek alışmadığımız bazı niteliklere ve hasletlere sahip. Mesut Yılmaz’ın o sahte tebessümü, Tansu Çiller’in o sırıtan sevecenliği, Devlet Bahçeli’nin o sfenksvari katılığı, Deniz Baykal’ın o kalıplaşmış hali yerine o anda hissettiğini dışa vurmaktan kendini alamayan, yüzündeki ifadenin içtenliğini hissettiren, dokunuşuyla pozitif enerji aktarabilen, çok daha hakiki ve doğal bir insan izlenimi veriyor Derviş bana. Bu niteliklerine ek olarak sahip olduğu bilgi ve deneyim birikimi de Derviş’e siyasette bir şans tanımanın Türkiye için iyi olabileceğini düşündürüyor.
Dünya Bankası’ndan ayrıldıktan sonra IMF’yi yerden yere vuran bir kitap yazarak daha da ünlenen Nobel ödülü sahibi ünlü ekonomist Joseph Stiglitz, Türkiye gibi ülkeleri "fırtınalı okyanusta kürek çekerek yol almaya çalışan küçük sandallara" benzetmişti, Asya krizi sonrasında. Bu köşede yer alan diğer yazılarda da görüleceği gibi, bugün de durum pek farklı değil, bu kez Latin Amerika fırtınanın göbeğine doğru sürükleniyor. Türkiye de fırtınanın uzağında değil; bu tehlikeli dönemi uluslararası suları çok iyi bilen bir kaptanla geçmemiz lazım. Bu bakımdan da Derviş’e

Yazının Devamı

Dervişin istifası sonrasında umut ve kâbus senaryoları

11 Ağustos 2002

Kemal Dervişin beklenen istifası nihayet gerçekleşti ve geçen yıl yaşanan 19 Şubat komedisi sonrasında çöküşün eşiğine gelen Ecevit hükümetinin yola devam etmesini sağlayan Derviş hükümetten ayrıldı, bir anlamda hükümeti ayakta tutan bir tuğla yerinden çekilmiş oldu. Bu artık beklenen bir gelişmeydi ve bu nedenle etkisinin sınırlı olacağını düşünmek mümkün ama bence tersini de düşünmek mümkün. Dervişin istifası sonrasında biri bana umut veren diğeri ise içimi karartan iki senaryo geliyor aklıma. İyimser senaryo Mevcut hükümet seçime kadar ayakta kalacak ve hükümet krizi yaşanmayacakDervişin yerine saçmalık yapmayacak bir bakan atanacakDengeleri bozacak bir seçim ekonomisi uygulanmayacakDerviş siyasette kurmayı düşlediği cepheyi oluşturabilecek Dervişin içinde yer aldığı cephe 3 kasım seçiminden iyi bir sonuçla çıkacakDerviş seçim sonrasında kurulacak hükümette belirleyici konumda bulunacak ve kafasındaki programı uygulama şansını elde edecekAvrupa ve dış dünya bu gelişmeleri olumlu karşılayacak ve birçok ülkenin kriz riski taşıdığı bir dünyada Türkiye birden öne çıkarak sıçrama yapma şansını elde edecekTürkiyeye Avrupa Birliği yolu kesinlikle açılmış olacak. Önce bana umut veren,

Yazının Devamı

Derviş’in istifası sonrasında umut ve kâbus senaryoları

11 Ağustos 2002


<#comment>Kemal Derviş’in beklenen istifası nihayet gerçekleşti ve geçen yıl yaşanan 19 Şubat komedisi sonrasında çöküşün eşiğine gelen Ecevit hükümetinin yola devam etmesini sağlayan Derviş hükümetten ayrıldı, bir anlamda hükümeti ayakta tutan bir tuğla yerinden çekilmiş oldu. Bu artık beklenen bir gelişmeydi ve bu nedenle etkisinin sınırlı olacağını düşünmek mümkün ama bence tersini de düşünmek mümkün. Derviş’in istifası sonrasında biri bana umut veren diğeri ise içimi karartan iki senaryo geliyor aklıma.

İyimser senaryo
Önce bana umut veren, iyimser senaryodan başlayayım. Bu senaryonun dayandığı varsayımlar ve öngördüğü gelişmeler şunlar:
• Mevcut hükümet seçime kadar ayakta kalacak ve hükümet krizi yaşanmayacak
• Derviş’in yerine saçmalık yapmayacak bir bakan atanacak

Yazının Devamı