Ozan Akarı

Bir uçurtmayla hayvanat bahçesinin çatısından uçan, asansöre ve taksiye binen 'Babamın Penguenleri'
gerçekten soğutulmuş ve buzla kaplanmış setlerde canlı hayvanlarla çekilen tam bir aile filmi...

Babamın Penguenleri

Manhattan'da başarılı bir emlak girişimcisi olan Tommy Popper (Jim Carrey) iş hayatında büyük başarılara imza atmaktadır. Ancak, iki çocuğunun annesi Amanda'dan (Carla Gugino) dostça ayrılan Bay Popper'ın özel hayatı yolunda gitmemektedir. Çok sevdiği çocuklarını sadece hafta sonları görmektedir.
Tek başına lüks bir apartman dairesinde yaşayan Popper'ın hayatı babasının ölmesiye değişir. Çünkü babası ona içi penguenle dolu bir koli bırakmıştır. Penguenlerden kurtulmaya çalışan Popper, bunu bir türlü başaramaz. Sonunda onlarla yaşamaya mecbur kalır. Böylece, hayatı da yavaş yavaş değişmeye başlar.

Sevgi dolu bir film

Yüzüğünden çıkardığı yeşil ışıkla düşmanlarını alt eden ve gücünü cesaretten alan 'Grenn Lantern-Yeşil Fener' süperkahramanların üstlerine yapışan 'dünyayı kurtarmak' görevini başarıyla yerine getiriyor...

'Hayatınıza korkularınızla değil, cesaretinizle yön verin'

Grenn Lantern-Yeşil Fener

Sonsuz evrende yüzyıllardır barış ve adaleti Yeşil Fener birliği sağlamaktadır. Bu birliğin her bir seçkin üyesi süper güçlere sahip yeşil bir yüzük takar. Yüzüğü kullanan savaşçı ne kadar cesaretli olursa, o kadar yenilmez olur. Bir gün Parallax adındaki bir düşman evrendeki güç dengesini bozmaya çalışınca Yeşil Fener birliği hemen harekete geçer. Ancak, hiçbir savaşçı Parallax karşısında duramaz. Çünkü o, korkuyla beslenmektedir. Ne kadar korku, o kadar güç. Parallax tüm evreni kontrolü altına alırken karşısına Yeşil Fener olarak seçilen ilk insan Hal Jordan (Ryan Reynolds) çıkar. Artık kötülüğün karşında korkusuz ve cesaretli bir savaşçı vardır.

Bahtsız süperkahramanlar

Cars 2-Arabalar 2
Şimşek McQueen, yeni pit ekibi ve ekip şefi Mater ile dünya çapında üç farklı ülkede (Japonya, Almanya, İtalya'da) yapılacak olan büyük bir şampiyonaya katılır. Şampiyonanın sponsoru petrolün yerine alternatif bir yakıt(Allinol) geliştiren milyoner Miles Axelrod'dur. Axelrod'un yakıtı da bu yarışlarla tüm dünyaya tanıtılacaktır. Ancak, gizli güçler Profesör Z ile işbirliği yaparak bu yakıtın iyi olmadığı ve kullanılan arabalara zarar verdiğini iddia ederek şampiyonayı baltalamak için harekete geçer. Bu durumu öğrenen İngiliz gizli ajanı Aston Martin, McQueen'in en yakın arkadaşı Mater'la işbirliği yaparak, Profesör Z'yi durdurmaya çalışır.

Özünü kaybeden bir devam filmi
Kazanma hırsıyla yanıp tutuşan Şimşek McQueen adındaki bir yarış arabasının artık gözden düşmüş radyatör kasabasında dostluğu, arkadaşlığı ve sevgiyi bulmasını anlatan 2006 yapımı 'Cars-Arabalar' animasyon filmi 7'den 70'e herkesin gönlünü kazanmıştı. Fakat 'Yarışmak sadece kazanmak değildir' felsefesiyle büyük bir başarı kazanan filmin devamı ise tam anlamıyla bir fiyasko.
İlk filmde izlediğimiz barışçıl sahneler hafızalarımızdaki yerini korurken 'Arabalar 2'nin açılış sahnesinde

Horrible Bosses- Patrondan Kurtulma Sanatı

Yönetici adayı Nick Hendricks (Jason Bateman) fazlasıyla hak ettiği terfiyi alabilmek için günde 12 saat çalışmaktadır ancak dengesiz amiri Dave Harken (Kevin Spacey) onu canından bezdirir...Diş hekimi asistanı Dale Arbus (Charlie Day) Dr. Julia Harris'in (Jennifer Aniston) her geçen gün artan asılmaları karşısında sesini bile çıkaramaz...

Muhasebeci Kurt Buckman (Jason Sudeikis) şirketinin sahibi Bobby Pellit'in (Colin Farrell) kariyerini mahvetmeye kararlı olduğunu anladığında elinden hiç bir şey gelmez... Eğer patronunuz psikopatsa, erkek avcısıysa ya da tam anlamıyla ahlaksızsa ne yaparsınız? İşten ayrılmak bir seçenek değildir. Bir alternatifiniz daha vardır:
Kötü patronunuzu öldürmek.

İkinci bir 'Hangover' geliyor

Maymunlar üzerinde deneyler yaparken yaratılış düzenini bozan insanoğlunun başına gelenleri aksiyon ve bilimkurguyla anlatan 'Maymunlar Cehennemi: Başlangıç' ramazan ayında vizyona giren dini bir film...

Maymunlar Cehennemi: Başlangıç

Alzheimer(Unutkanlık) hastalığına çare bulmak isteyen bir ilaç firması şempanzeler üzerinde deneyler yapmaktadır. Ancak, bir gün bir maymun kontrolden çıkınca öldürülmesine karar verilir. Şirkette çalışan Will Rodman(James Franco) deneyler yapılan maymunun yavrusunu ölümden kurtararak evine götürür. Bir çocuk gibi maymun Caesar'a(Andy Serkis) bakmaya başlayan Rodman, aynı zamanda ona dersler de verir. Aldığı eğitimle okumaya ve yazmaya başlayan Caesar, çok zeki bir maymun olur. Çevresini sorgulamaya başladığında ise artık yaşadığı San Francisco şehri ve tüm dünya eskisi gibi olmayacaktır.

Çok gerçekçi ve duygusal

1968 yılında 'Maymunlar Cehennemi' adıyla başlayan macera, beş devam filmiyle sürdü ancak hiç biri bu kadar gerçekçi maymunlara sahip olmadı. Performans yakalama tekniğiyle yaratılan Caesar'ın bakışları adeta ruhunuzu delip, geçiyor. Yüreğinize işleyen gözleriyle konuşmasına bile gerek kalmıyor. 'Yüzüklerin Efendisi' serisinde

Eşya, insan ve her türlü elektronik cihazdan ses çıkarmayı başaran ve müzik aletleri olmadan dev bir konser vermeye hazırlanan bir grup müzisyenin hikâyesini anlatan 'Yaşamın Ritmi' yaratıcı, komik ve özgün bir film...

"İnsanoğlu tanrının sesine her yerde rastlayabilir. Yeter ki onu duyacak bir kulağa sahip olsun."

Sound of noise- Yaşamın Ritmi

Müzik tutkunu bir grup arkadaş yaşadıkları şehrin gürültüsünden ya da kendi söylemleriyle müziğinden rahatsız olur. Bu gürültüden kurtulmak için harekete geçen grup, hiçbir alet kullanmadan müzik yapmaya karar verir. Dört bölümden oluşan dev bir konsere hazırlanırlar. Amaçları doğanın ritmini notalara dökmektir.(Bir tepsinin sahip olduğu ses anlamsız görülebilir ancak bulunduğu ortam ve diğer nesnelerle olan bağı sese bir anlam yükler ve her şeyi değiştirir.) Grup, büyük konser öncesi küçük bir eylem yaparak Alman Büyükelçiliği'nin önüne içinde metronom bulunan bir arabayı bırakıp, kaçar. Böylece polis memuru Amadeus Warnebring'in dikkatini çeken grup üyeleri, zaman kaybetmeden konserlerine başlar. Hiç kimsenin aklının ucuna bile gelmeyen yerlerde müzik yaparak büyük eylemlere imza atarlar...

Çok komik ve ilginç bir hikâye

12 yaşında içine kapanık bir çocuk olan Owen'ın hayatı (Kodi Smit-McPhee) yan dairelerine Abby (Chloe Moretz) isimli küçük bir kızın taşınmasıyla değişir. Abby babasıyla seyahat etmekte ve hiç okula gitmemektedir. Zamanla Abby'den hoşlanmaya başlayan Owen'in aklını ise bir soru kurcalar: Neden Abby sadece geceleri dışarıya çıkmaktadır? Abby ve babasının kasabaya gelmesiyle arka arkaya cinayetler işlenir. Kurbanların hepsi genç erkeklerdir. Owen kısa bir süre sonra Abby'nin bir vampir olduğunu anlar ancak ona deliler gibi âşık olmuştur.

İlginç bir vampir filmi
Küçük bir vampir kızın 12 yaşındaki bir çocuğa âşık olmasını konu alan 'Kanıma Gir' biraz 'Twilight-Alacakaranlık'ı anımsatsa da bol kanlı ve gerilimli sahneleriyle izleyenleri etkilemeyi başarıyor. Klasik bir vampir filmiyle(güneş ışının öldürücü olduğu) karşı karşıya olsak da karşımızda çok faklı bir hikâye duruyor. Âşık insanların neler yapabileceği bir kez daha gözler önüne seriliyor.

1983 yılında geçen film, izleyenleri o yıllarda yaşatmak için kostüm, araba ve mekânları bir yana bırakarak Amerika'nın 40'ıncı başkanı Ronald Reagan'ı(1981-1989) televizyonda konuşturuyor. Böylece atmosfer yaratırken tarihi

Ölüm Yadigârları’nın son bölümünde yeniden karşı karşıya gelen Harry Potter ve Lord Voldemort destansı ve sinema tarihine geçen sahnelerle beyaz perdeye veda ediyor…

Harry Potter and the Deathly Hallows Part 2
Anne ve babasının katili Lord Voldemort'u öldürmek için fırsat kollayan Harry Potter, inandığı yolda ilerleyerek harekete geçer. Artık büyük savaş yavaş yavaş yaklaşmaktadır. Bir tarafta seçilmiş kişi olduğuna inanılan Harry Potter, diğer tarafta ise dünya üzerindeki en kötü büyücü Lord Voldemort. Acaba savaşı kim kazanacaktır? İyiler mi yoksa kötüler mi?

Bir efsane daha sona erdi
Dünya üzerinde yaklaşık 6,3 milyar dolar hâsılat elde eden Harry Potter serisi muhteşem bir finalle sinemaseverlere veda ediyor. Görkemli savaş sahneleri, birbirinden ilginç mekânları ve mitolojik yaratıklarıyla izleyenlere görsel bir şölen sunan ‘Harry Potter- Ölüm Yadigârları Part 2’ sıkılmadan ve merakla izlenebilen bir yapım. Çünkü hem efsane bittiği için tüm düğümler çözülüyor hem de Hollywood’un daha fazla para kazanmak için elinde uzatacağı bir konu kalmıyor. Yönetmen David Yates genel anlamda sorunsuz görüntüler ortaya çıkarıyor ancak filmin montajı bazı sahnelerde çok kötü.