Çanakkale geçildi Bandırma vuruldu...

21 Mayıs 2018

- Bandırma Vapuru deyince 19 Mayıs 1919, Atatürk’ün Samsun’a çıkışı gelir hepimizin aklına. Garip bir tesadüf, Bandırma Vapuru, 19 Mayıs 1915’te de Çanakkale Boğazı’nı geçen İngiliz E-11 denizaltısı tarafından Şarköy açıklarında torpillenmiş, batmaktan son anda kurtulmuştu.

- Tarihin tek cilvesi bu değil ama. Yunan askerlerinin İzmir’den denize dökülmesiyle sona eren Kurtuluş Savaşı’nı başlatan Bandırma Vapuru, 1894 yılında Osmanlı tarafından satın alınıncaya kadar Yunanlı bir armatöre aitti ve Pire Limanı’na kayıtlıydı.

- Mustafa Kemal’i Samsun’a taşıdığı dönemde 41 yaşındaydı Bandırma Vapuru. Sadece 1915’te torpil yemekle kalmamış, 1912 yılında da Erdek’te kayalara çarpmış ve ağır hasar görmüştü.

- Tarih yazmak başka şey tarihe sahip çıkmak başka bir şey ya, Yunanlılar, Balkan Savaşı sırasında Ege Adaları’nın Yunanistan’ın eline geçmesinde büyük payı olan Averof zırhlısını müze gemi yaptılar. Biz, Bandırma Vapuru’nu 1925’te söküme yolladık. Çanakkale Savaşı’nın akışını değiştiren Nusrat mayın gemisi de, 1962’de özel sektöre satıldı, kargo gemisi yapıldı. 1990’da Mersin Limanı’ndan çıkarken battı, 1999’da çıkarıldı. Sadece kaburgası orijinal olan bu gemi şu an Tarsus’ta bir parkta

Yazının Devamı

NEFRETİN DİLİ, MÜZİĞİN GÜCÜ

18 Mayıs 2018

Kasım 2017’de TRT Genel Müdürü İbrahim Eren’e bir mektup ulaşır.
Mektubu yazan kişi 92 yaşındadır.
Bir öğle uykusundan uyandığında, TRT Müzik’te yayınlanan ve Hamiyet Yüceses’in seslendirdiği ‘Makber’ şarkısını dinlemiş ve bundan çok etkilenmiştir.
Ardından üşenmez ve bir mektup kaleme alıp, program kaydının kendisine ulaştırılmasını rica eder.
Mektubun altındaki imza Musa Ateş’e aittir.
Eren, mektubu alır almaz, hemen program kaydını hazırlatır ve gösterilen ilgiden dolayı teşekkür edip, yayının içeriğine dair de bilgi veren bir mektupla birlikte zarfın Musa Ateş’e ulaştırılmasını sağlar.
Hikaye burada bitmez ama...

Yazının Devamı

Mahyalar gitti reklam panoları geldi

16 Mayıs 2018

1603 yılında, 14 yaşında tahta çıkan ve 28 yaşında hayatını kaybeden Sultan I. Ahmed döneminde başlayan bir gelenektir mahya...

Eskiden çok zormuş mahyaları hazırlamak.

Düşünsenize, yağ kandiliyle yakılan mahyaların fitilleri, dere kenarlarından toplanan sazların kurutulup, kıl gibi ince elyafa ayrılması ve o elyafın da pamuklara sarılmasıyla hazırlanırmış.

Cumhuriyet döneminde ampuller kullanılmaya başlanmış mahyalar için...

Gelin görün ki, içinde yaşadığımız çağın getirdikleri, ampul kullanılan mahyaların yapımı için gereken fiş ve farklı boylardaki duyları bulmayı da zorlaştırmış.

Sonuç mu? Bugün bir sürü camiye reklam panolarına benzeyen dijital mahyalar asılıyor.

Doğrusunu isterseniz, eski mahyaları bilen biri olarak hiç sevemedim bu yeni tarzdakileri...

Yazının Devamı

Partiler, adaylar, karneler...

14 Mayıs 2018

SP: Basın toplantıları Haziran 2017’de kalmış. Ana sayfaya son girilen yazı, Karamollaoğlu’na imza verilmesi için ilçe seçim kurulları adres bilgileri. Duyurular kısmı boş. Mobil uygulamada sadece Sticker-Saadet diye bir uygulama var ama partiye ait değil.

VP:Perinçek’in 12 Mayıs’taki basın toplantısını aynı gün manşet haber yapmışlar. Sayfada imza sürecinde yayımlanmış köşe yazısı alıntıları duruyor. Mobil uygulamaları var. 100 bin imza için konulan pop-up’ın kalkması gerek.

HDP: Site güncel ama gündemi farklı. Dün Soma’da yaşanan maden faciasının yıl dönümü için Demirtaş’ın yaptığı açıklama ilk haberdi. Sitenin Kürtçe versiyonu en son 12 Nisan’da, İngilizce versiyonu Eylül 2016’da güncellenmiş. Mobil uygulamaları yok.

İYİ PARTİ: Akşener’in faaliyetlerine yer verilmediği iddiasıyla medyadan en çok şikayet eden parti ama çağın iletişim olanaklarını da iyi kullanmıyor. İnternet sitesinde “Etkinlikler” bölümünde
24 Mart duyurusu var. Basın açıklamaları bölümü en son 30 Mart’ta güncellenmiş. Sayfanın dizaynı güzel ama güncellemesi kötü. Akıllı telefonlar ve tabletler için mobil uygulaması olmaması da kötü.

CHP: Kılıçdaroğlu aday olmadığı için sayfa ikiye bölünmüş. İnce’ye dair

Yazının Devamı

BİR KÜLTÜR DAHA KAYBOLDU İŞTE...

11 Mayıs 2018

Sizin hiç çocukluk ve gençlik, anılarınız çalındı mı?

Üzerine pudra şekeri dökülmüş kanlıca yoğurtlarını, nane şekerlerini, kaşarı jilet kadar ince kesilmiş tostları ve hatta Burhan Pazarlama’yı hatırlıyorsanız, çalındı demektir.

Şehir hatları vapurlarının değişmez değerleriydi bu saydıklarım.

Önce kanlıca yoğurtları gitti, sonra ek para ödenen lüks mevki uygulaması kalktı, hızına ve büyüklüğüne hayran olduğumuz Glasgow tersanelerinde yapışmış gemiler gitti, yerine hiç de İstanbul’a, deniz sevdasına yakışmayacak olanlar geldi.

Sadece vapurlar değil, iskeleler de değişti. Kitap fuarı gibiydi Kadıköy ve Karaköy iskeleleri, şimdi eser kalmadı o hallerinden.

Onca şey değişti ama gittiğine en çok üzüldüğüm şey, cam bardakta demli çay keyfi oldu.

Uzun zamandır cam çay bardağı bulmak imkansız hale geldi şehir hatları vapurlarında, karton bardakta veriyorlar çayı çoğu zaman.

Yazının Devamı

Türkiye’nin bakıcı sorunu...

9 Mayıs 2018

Oyuncu Özge Özpirinçci, iki yaşındaki yeğeninin bakıcı tacizine uğradığını yazıp, o kişinin bulunması için sosyal medyadan yardım istedi. Birçok ailenin yaptığı gibi saklamak, üzerine, örtmek ve şikayetçi olmak yerine, yok saymayı tercih etmedikleri için kutlamak lazım aileyi...

Evet, yüzleşmemiz gereken bir sorun bakıcı olayı...

Sadece kız ya da erkek çocukların istismar edilmesi değil problem, tanıdığım bir sürü aile defalarca bakıcı değiştiriyor. Bu sektörde çoğunlukla yabancılar çalışıyor zira, yerli ve yatılı bakıcı bulmak zor. Bulduğunuzda da istenen maaş genellikle çok yüksek oluyor.

Aileler, sadece para yüzünden değil, ‘Yerli bakıcı gündüz eve birini alır, kocası-erkek arkadaşı gece kapıya dayanır’ endişesiyle de yabancı bakıcı tercih ediyor.

Bir de bu sıralar çok moda olan Filipinli bakıcıların çocuğa İngilizce öğretmesini ek fayda sayan aileler var.

Çok paranın döndüğü bir sistem bu...

Bir yanda cinsel taciz, hırsızlık yapan bakıcılar varsa, diğer yanda pasaportları zorla elinden alınan, yer yer köle gibi çalıştırılan insanlar da var.

Yazının Devamı

Muharrem İnce kimin adayı?

7 Mayıs 2018

CHP’nin adayı da, Kılıç-daroğlu’nun gönlündeki aday mı orası tartışmalı. Zira Genel Başkan’ın “Ekonomist, başarı hikayesi var, sakin, polemiği sevmiyor, bütün kesimleri kucaklayacak” tanımlarının tek bir maddesine bile uymuyor Muharrem İnce.

- ”Ekonomist” denilince akla İlhan Kesici ve Abdüllatif Şener geliyor. “Başarı hikayesi” denince akla gelen isim Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen. “Sakin, polemiği sevmiyor” dendiği zaman Kesici, Şener, Büyükerşen akla gelir, İnce asla gelmez. “Bütün kesimleri kucaklayacak” tanımlamasında sağ kökenli Kesici ve Şener’i, belediye başkanı Büyükerşen’i düşünebilir ama İnce’yi aklınıza getiremezsiniz.

- Halk TV’den tanıdık olma meselesine gelince. Muharrem İnce, 2015 yılında düzenlediği basın toplantısını yayınlamayan Halk TV’yi eleştiren bir twit atmıştı. Buna karşın Abdüllatif Şener çok kere Halk TV’ye konuk olmuş bir isim. Yine de son kurultay öncesi, Deniz Baykal’ın isteğiyle Muharrem İnce’ye destek verildiğini iddia edenler de yok değil.

- Sonuç mu, eğer il başkanları akıllarından ve gönüllerinden geçen isimleri yazmasalardı, CHP’nin adayı tahminen Muharrem İnce olmayacaktı.

KESİCİ’YE TESELLİ İKRAMİYESİ...

- CHP iyi kötü bir

Yazının Devamı

ISSIZ ADAM SAHİLİNİN SON HALİ...

4 Mayıs 2018

Gümüşdere, Sarıyer’in tamamen villa dolmamış köylerinden birisidir, o yüzden de hâlâ köy havasını kaybetmemiştir.

Seraların kenarından geçip köye girer, beş dakika sonra da deniz kenarına varırsınız.

Upuzun bir sahili vardır. Cemal Hünal, o sahilde yürümüştü ‘Issız Adam’ filminde... Hâlâ köyde zaten, ara sokaklardan birinde güzel bir at çiftliği var.

Her neyse, bir zamanların sessiz ve ıssız, kıyısında sadece tek bir restoranı olan sahil, artık düğün fotoğraflarının çekim yeri haline geldi.

Her beş metrekareye neredeyse bir gelin düşüyor.

Kumda rugan ayakkabılarını çıkarmış damatlar, gelinlikleriyle zar zor yürüyen genç kızlar, fotoğrafçılar, mizansen için kullanılan kiralık atlar, boş sandal ve akrabalar derken, bildiğiniz bir curcuna hali var...

Alaçatı sokakları, Ilıca Plajı derken, Gümüşdere de düğün fotoğraflarının platosu haline geliverdi işte...

Yazının Devamı