ÖZEL KUVVETLER ABD’LİLERİ NASIL KAÇIRDI?

29 Ocak 2018

Türk askeri ile ABD askeri sahada karşı karşıya gelir mi sorusu çok soruluyor bu aralar.

Geçmişte benzer durumlar yaşandığı için en azından birini yazmakta sakınca yok. Birinci Körfez Savaşı’ndan sonra ABD’liler, Kuzey Irak, Zaho’da bir üs kurarlar.

Buradan kalkan helikopterlerin, geceleri, Metina ve Cudi bölgelerinde PKK’ya yardım malzemesi attığını tespit eder sahadaki Özel Kuvvetler mensupları.

Alay Komutanı Mithat Işık emir verir ve terör örgütüne yardım malzemesi götüren ABD helikopter-lerine,Kuzey Irak, Darkaracan bölgesinde taciz ateşi açılır.

Üst üste bir kaç gece taciz edilen ABD helikopterleri çareyi geceleri İncirlik Üssü’ne gitmekte bulur, Zaho’ya gündüz dönerler ama herkesin göreceği saatlerde de PKK’ya yardım atamazlar.

Bugün ABD’nin PKK’ya verdiği desteğe şaşıranlar, 90’lı yıllara dönüp baktıklarında aynı çirkinliğin daha mahcup hallerini görecekler.

ZEYTİN DALI OPERASYONU GÖZDEN KAÇANLAR...

ABD, “Afrin operasyon alanımız değil, Suriye Demokratik Güçleri orada bulunmuyor” dedi ya, PKK, Zeytin Dalı harekatına dair propaganda mesajlarında kendisini Suriye Demokratik Güçleri olarak tanımlamaya başladı. ABD elbette görmezden geliyor bu tanımlamayı.

Yazının Devamı

BEN KORKUYORUM, SİZ DE KORKUN...

26 Ocak 2018

Gülben Ergen-Seren Serengil kavgası tahminen binlerce kez haber oldu.

Bugün Türkiye’de yaklaşık 25 milyon bireysel silah var ve bunların yüzde 85’i ruhsatsız, bu bilgi yüz kere bile haber olamadı.

Amca-yeğen ilişkisine dair iddialar nedeniyle Murat Başoğlu’nun “Benim ölmemi istediler” sözü arama motorlarında yüzlerce sayfada karşımıza çıkıyor.

Her sene 4 bin 500 kişi bireysel silahlarla işlenen suçlarda can veriyor, bu bilgi arama motorlarında onlarca sayfa bile yer bulamamış.

Gülben Ergen’in “Arabamı bıçakladılar” açıklaması televizyon, radyo, gazete ve internet ortamında çok konuşulmuş. Haberlerin altına bir sürü yorum da yapılmış.

Bireysel silahların yüzde 80’inini ateşlilerin oluşturması, bıçak vs gibi kesici aletlerin yüzde 20 civarında kalması hiç ilgisini çekmemiş televizyon kanallarının. İnternet sitelerinde altına yorum da yapılmamış.

’Survivor’ ünlüsü Ezgi Avcı’nın Çeşme sahillerindeki bikinili pozları, en fazla edinilen bireysel silahın av tüfeği olmasından çok daha fazla sütun-santim kaplamış gazetelerimizde...

Dün sabah bir basın bülteni geldi, ateşli silah haberleri yüzde 25 arttı diye.

Yazının Devamı

SANAT VE SAVAŞ KARŞITLIĞI MESELESİ

24 Ocak 2018

Bu ülke, askerden kaçmak için sahte sağlık raporu alıp, bu yüzden ceza alan ve sonra Ahmet Kaya’ya saldırarak milliyetçilik konusunda kendisini temize çekmeye çalışan şarkıcılar gördü. Sanat ve savaş kelimeleri aynı cümle içinde geçtiğinde herkesin bir kaşı kalkar ama sizi 20 Temmuz 1974 gecesine götüreyim:

ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’ın, Kıbrıs Özel Temsilcisi Joseph Sisco, saatlerce uğraşmasına rağmen Başbakan Bülent Ecevit’i askeri harekâttan vazgeçiremediğini fark eder. Şansını bir de Ecevit’in şiir tutkusundan yana denemeye karar verir ve der ki: “Sayın Başbakan siz aynı zamanda bir şairsiniz, müdahale kararı verdiğinizde insanlar ölecek, bu sizin şair yanınızla çelişmeyecek mi?”

Ecevit hiç duraksamadan cevabı verir: “Eğer müdahale etmezsek ileride çok daha kanlı olaylar yaşanacak, daha fazla insan ölecek, o yüzden verdiğim kararın şairliğimle çelişen bir yanı yok.”

Çok uzatmayacağım, o gece ABD temsilcisi daha gitmeden uçaklar motor çalıştırır ve ardı ardına pistte sıralanmaya başlar. Hareketliliği fark eden Sisco, “Ben boşuna mı konuşuyorum yoksa?” diye sorar, uçakların kalkmak üzere olduğunu öğrenince de Ankara’yı terk eder.

Bülent Ecevit’in şiirini beğenen vardır,

Yazının Devamı

KÜRT DEVLETİ HAYALİ KURAN KARDEŞİM...

22 Ocak 2018

- Bak kardeşim, emperyalizm kimseye kaşının gözünün hatırına devlet kurmaz, otonomi kazandırmaz. Bugün “tarihsel hakkımızı verecekler” falan diye düşünüyorsan yanılıyorsun. ABD, kanını sadece bugün değil her zaman kullanabilmek için ağzına bir parmak bal çalıyor işte.

- Bak kardeşim, ABD, Vietnam’dan Kore’ye, Afganistan’dan Irak’a gittiği her yerden kaçarak ayrıldı. Bu coğrafyayı başka bir yere taşıyamayacağına ve nükleer savaş başlatma olasılığı da olmadığına göre bu coğrafyadan da gidecek sonunda. Bugün kazandığını sandığın şey aslında o zaman kaybettiğin şey olacak, farkında mısın?

- Bak kardeşim zamanında Mahabad Cumhuriyeti’ni kurdurdu Sovyetler Birliği sana, sonra onlar gitti, en ağır bedeli yine sen ödedin.

Kandırıl-maktan, bedel ödemekten sıkılmadın mı kardeşim?

- Tut ki plan başarılı oldu, bir devlet kurmayı başardın bir süre... Kaç ülke tanıyacak seni, Türkiye, İran, Suriye rejimi, Bağdat Yönetimi’ne rağmen yaşar mı o devletçik?

- Tut ki, bir süre için başardın kardeşim bir devlet kurmayı, HDP’ye bile bağımsız siyaset yaptırmayan Kandil, sana demokrasi falan vaat edebilir mi?

MASABAŞI PAŞALARI...

Yazının Devamı

BİR SES VERİN HOCAM

19 Ocak 2018

İki koca gün geçti, çıt çıkmadı Çukurova Üniversitesi’nden. Oysa bir dileğimiz var sizden diye yazmış ve demiştim ki, bir minibüste işitme engelli genci, vücudunda kırıklar oluşacak şekilde döven, biri doktor adayı, insanlık fukarası öğrencilere siz de ceza vermelisiniz.

YÖK Disiplin Yönetmeliği’ni okudum ki, siz de zaten kopyala yapıştır yöntemiyle koymuşsunuz internet sayfanıza. Yaşanan bu olay için, kınama cezasından tutun da, okulla ilişiğini kesmeye kadar bir sürü hak veriyor o yönetmelik size. Ama rektörü de doktor olan bir üniversite, sessiz kalıyor bir doktor adayının üç kişiyle birlikte engelli bir vatandaşı bu şekilde dövmesine...

O zaman çıkın deyin ki, “Biz bildiri dağıtan öğrencilere ceza veririz”, “Irza tecavüz ve uyuşturucu dışında her suçu işleyebilir öğrencilerimiz.”

Susmak çare değil, zira disiplin yönetmeliğinin ilk maddesi “Öğrencilik sıfatının gerektirdiği itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak” diye bir suç tanımlamış. Çıkın ve bir şey söyleyin insanlara, bir üniversiteye yakışmaz üç maymunu oynamak...

Hande Yener mi, Donald Trump mı?

ABD Başkanı Donald Trump, seçimden önce ve sonra en çok CNN televizyonuyla çatıştı. Kanal için

Yazının Devamı

AL SANA GELECEĞİN DOKTORU!

17 Ocak 2018

Biri tıp fakültesi öğrencisi, diğer üçü de üniversitede okuyor. İşitme engelli bir vatandaşı vücudunda kırıklar oluşacak kadar acımasızca dövdüler bir minibüste. Şimdi tutuklular, ilk celsede serbest kalırlar, medya da o zamana kadar unutmuş olur zaten. Hem fiziki hem de yaşadığı travmayla tek acı çeken de dayak yiyen işitme engelli vatandaş olur.

Çukurova Üniversitesi Yönetimi, sadece yasa değil siz de ceza vermelisiniz bu şehir eşkıyalarına, insanlık fukaralarına! Bildiri dağıtırken gözaltına alınan öğrenciyi üniversiteden uzaklaştıran sistem, bu zorbaları da cezalandırmalı. Böyle üniversite öğrencisine, böyle doktor adayına ihtiyacı yok bu ülkenin, o yüzden gereğini yapmanızı diliyoruz.

Bravo(!) Habertürk sana...

‘Maslak’taki özel bir hastanenin acil servisinde, öksüren çocuğun ateşi bekleme salonunda ölçüldü.’
Sağlıkla ilgili uzun bir haberin giriş bölümünde işte bu cümleyi okudum Habertürk’te. Skandal örneği diye yazdıkları şeyin aslında yüzde 100 doğru bir uygulama olduğunu görünce kalanını okumadım haberin... Eğer bir bebek ya da çocuk, acil servise gelirse, müdahale odası ve doktor kontrolünden önce ateşi ölçülür, havale geçirme ihtimali varsa, soğuk suya sokulur.

Acil servi

Yazının Devamı

BEYAZ SARAY PSİKİYATRİ VE BAĞIMLILIK MERKEZİ...

15 Ocak 2018

- Beyaz Saray’dan ülkeyi yönettikleri dönemde Abraham Lincoln dahil başkanların yüzde 24’ü depresyon hastasıydı.

- Thomas Jefferson dahil başkanların yüzde 8’inde sosyal fobi ve yaygın anksiyete bozukluğu vardı.

- Theodore Roosevelt ve Lyndon Johnson gibi başkanlar bipolar bozukluk hastasıydılar.

- Başkan oldukları dönemde Nixon, Pierce ve Grant alkol bağımlısıydı.

- Kennedy şiddetli sırt ağrıları nedeniyle sık sık metamfetamin iğneleri oluyordu. Başkan Taft da uyku apnesi hastasıydı ve aklı her zaman doğru çalışmıyordu.

2006 yılında Duke Üniversitesi’nden bilim insanlarının yaptıkları bir çalışmadan bu veriler.

O çalışmada ilk 37 ABD başkanının sağlık durumu incelenmiş ve 18 başkanın psikiyatrik bozukluğu olduğu ortaya çıkmıştı.

Trump’ın narsistik davranışlar sergilemesi ve görevden alınabileceği tartışmaları bu araştırmayı yeniden gündeme getirdi.

Yazının Devamı

RÜZGAR ÇETİN’İN WHATSAPP MESAJLARI

12 Ocak 2018

'Sinan Çetin'i sevmem ama her babanın yapacağı gibi oğlunu hapisten kurtarmaya çalışmasını da anlarım’ diye yazmıştım uzun zaman önce... Bu cümleyi kurduğumda hapisteydi Rüzgar Çetin... Sonra bir yazı daha yazdım Çetin konusunda; o zaman dışarıdaydı, telefon açtı, son derece medeni bir konuşma geçti aramızda, onu da burada yazmıştım.

O günden beri hiç konuşmadım onunla ama Whatsapp’tan zaman zaman mesajlar attı bana. Ne selamlama, ne sitem, ne de bir ifade vardı mesajlarında.

Sadece benzer olan davalarda sanıklara verilen cezalara dair haberleri paylaştı benimle, bunları ne yazmamı rica etti, ne de ‘Neden yazmıyorsunuz?’ diye sitem etti. Bir haber, iki haber sonra çok haber oldu, hepsini sakladım telefonun hafızasında.

Rüzgar Çetin’in davası ne zaman bilmem, aramadım, konuşmadım ama gazetelerde tek sütun yer alan, benzer bir sürü davada sanıkların çok daha hafif cezalar aldıklarına dair yeterince haber birikti hafızada.

Sinan Çetin’i hâlâ sevmiyorum, Rüzgar Çetin’e karşı öfke ya da sempati gibi bir duygum da yok. Ancak aynı suça çoğu kere en alt sınırdan ceza verilirken, Rüzgar Çetin davasında üst sınırdan cezayı anlamakta güçlük çekmeye başladım.

Denilebilir ki Rüzgar Çetin’in bu

Yazının Devamı