Cesur ya da transparan giyimin yaşı olur mu? Hülya Avşar, 53 yaşında transparan bir elbise giydi. ABD’li sanatçı Cher, fotoğrafta gördüğünüz kıyafeti giydiğinde 64’ündeydi.
Bu işin sadece bir yanı ve yaş tartışması abesle iştigal.
Esas kavramamız gereken Avşar’ın bir kıyafet değil; kıyafetiyle gündemde olmayı tercih etmesi. Normal bir elbiseyle sahnede şarkı söyleyen Avşar, belki haber olmaz ya da küçücük bir haber olurdu.
Oysa transparan kıyafetiyle her yerde uzun zamandır olmadığı kadar büyük haber oldu. “Haber olmaya ihtiyacı mı var?” derseniz, son 30 yıldır sürekli gündemde ve haber olmuş biri, elbette kendini hatırlatmak ister. Dolayısıyla yaşa uygun kıyafet tartışmasına girmek, abesle iştigal etmekten başka bir şey değil...
BÜLENT ERSOY’UN GÜCÜ ADINA!
Kapalıçarşı’dan bugüne kadar, devlet başkanları, başbakanlar, bakanlar, sinema dünyasının en önemli yüzleri, müzik dünyasında liste başından inmeyenler ve en ünlü futbolcular geçti.
Bayılıyorum, şu bölünmeyi seven halimize....
Şimdi de bir yanda Asena’ya destek olanlar, diğer yanda da Caner’e destek olanlar diye bölündük.
Oysa ikisinin de doğru ya da yanlış yaptıkları olabilir değil mi?
Mesela Asena’nın son icra takibinde gösterdiği masraf kalemleri ve başına hep oğlunu yazması bana itici geldi. Buna karşın Asena, birçok boşanma davasında örneğini gördüğümüz şekilde, para, pul vs. talep etmemişti ayrılırken.
Sonra bitmiş bir evliliğin ardından başlayan üçüncü şahıslar tartışması....
Asena ile Berkay’ın fotoğrafları Aralık 2013’te düşmüştü magazin gündemine, çift ocak 2016’da boşandı.
Kim doğru söylüyor, kim haklı, kim haksız, bilmediğimiz başka şeyler mi var kısmıyla alakadar olan çok insan var, ben değilim.
Beni ilgilendiren tek konu, bu tür tartışmalarda olanın hep çocuğa olması.
Adil Gür’ün son araştırması gösterdi ki Türkiye’deki siyasi kavgalar ve fay hatlarının temelinde ezberlerimiz yatıyor.
- Ak Parti seçmeninin Atatürk’le problemi olduğu ezberi mesela.Ak Parti’ye oy verip de kendisini “Atatürkçü” olarak tanımlayanların sayısı MHP ve HDP’oy verip de Atatürkçü olduğunu söyleyen seçmen sayısından daha fazla.
- Bir başka ezber CHP ve “Ulusalcılık” ya, CHP’ye oy veren verip de, siyasi kimliği “Muhafazakar” olanların oranı, “Ulusalcı” olanların oranından fazla.
- “Atatürk unutturuluyor” ezberinde de rakamlar farklı.Yaş gruplarına göre siyasi kimliği Atatürkçülük olanlar en fazla 18-30 yaş grubunda yer alıyor. En düşük oran 31-45 yaş grubunda.
- Seçmenler arasında siyasi kimliğini “Laik” olarak tanımlayanlar arasında CHP ilk sırada. Sonra Ak Parti sonra da binde 1’lik bir farkla MHP ve HDP geliyor.
Araştırmada, ezberimizi bozan ve daha önemlisi siyasi kavga ya da düşmanlıkların gereksizliğini gösteren daha bir sürü parametre var. Keşke birbirimizin gözünü oymaya çalışmak yerine, durup biraz düşünebilsek...
REFERANDUM VE RENKLER
MAVİ: 1982 Anayasası referandumunda hayır oyları için mavi renk oy pusulası kullanılmıştı. Askeri darbe yönetimi mavi içeren her şeye dü
İnsanlar ünlülerin tercihlerine bakarak oy kullansalardı Donald Trump, ABD Başkanı olamazdı değil mi? Önce bu gerçeği hatırlayalım sonra devam edelim:
Murat Boz’un seçtiği bir kıyafeti ya da şarkısını beğenebilirim, Rıdvan Dilmen’in futbol yorumunu sosyal medyada paylaşabilirim, Arda Turan’ın Barselona’da başarılı olmasıyla gurur duyabilirim....
Ancak ne ben, ne de bir başka kişi, referandumda kullanacağı oyu bu saydığım isimlerin tercihine göre belirleyecek. Salı akşamından beri kıyamet kopuyor, sosyal medyada. Niye, bu saydığım isimler videolarla ‘Evet’ kampanyasına destek vermişler diye.
Eskiden bilimsel araştırmalar televizyon seyretmenin yol açtığı hareketsizlik ve zararlar üzerine yoğunlaşırdı.
Şimdi yapılan araştırmalar televizyonu bambaşka ve yer yer faydalı hale getirmeye başladı.
Bunun son örneği, travmatik ya da duygusal işlerin, insanların acıya dayanma güçlerini artırdığını ortaya çıkardı.
Araştırmada belirli bir grup deneğe, gerçek bir hayat hikayesinden alınma, son derece travmatik bir film olan ‘Stuart A.Gerisin Geriye Bir Hayat’ izlettirilmiş.
Diğer bir grubun da, arka arkaya bir jeoloji ve bir arkeoloji belgeseli izlenmesi sağlanmış.
Yapılan çalışma sonucunda, travmatik filmi izleyenlerin ağrı toleransı, salgıladıkları endorfin hormonu nedeniyle yüzde 13 artmış. Buna karşın belgeselleri seyredenlerin ağrı toleransı yüzde 4.6 oranında azalmış.
Tek fark bu değil ama... Travmatik filmi izleyenlerin, birlikte bulundukları insanları kendilerine daha yakın hissettikleri de tespit edilmiş. Türkiye’de neredeyse televizyonculuğu ölüm noktasına getiren diziler bu yüzden mi tutuyor, doğrusu üzerinde düşünmek lazım. Bundan bir süre öncede İngiltere’de bir araştırma yapılmış ve korku filmi seyretmenin insanlara kilo verdirdiği tespit edilmişti. Mesela
Necati Özkan...
Avrupa Siyasi Danışmanlar Derneği Başkanlığı yaptı. 2010’da, 10 kişiden oluşan siyasi danışmanlar ‘Dünya Rüya Takımı’na seçildi. Yaklaşan referanduma dair düşüncelerini 4 maddede topladım...
“Kampanyalarda amaç dikkat çekmek değil ikna etmektir. Mesela CHP’nin “Alkışlıyoruz” kampanyası dikkat çekmeyi başarmış ama ikna etme görevini önemsemediği için sonuçsuz kalmış bir kampanyadır. Hedef doğru konulmalı.”
“Muhalefet, 18 maddeyi tek tek anlatmak yerine kampanyasını basit ve herkesin anlayabileceği bir sloganla yapmalı. Kısıtlı zamanda seçmenin, muhalefetin tüm maddeleri anlatacağı bir kampanyaya kulak vermesi beklenemez.”
“Türkiye’de seçmen bir konuda ikna olurken, yüzde 55 kimin söylediğine, yüzde 37 nasıl söylediğine ve yüzde 8 ne söylediğine bakıyor. Yani ne söylediğinden daha önemli olan nasıl söylediğin ve kimin söylediği...”
“Geleneksel tercihler nedeniyle sağ partilerin oluşturduğu “Evet” cephesi, kampanyaya 1-0 önde başlıyor. Muhalefet partileri bu gerçeğe dikkat etmeli ve kendi parti değerleri üzerinden kampanya yürütmek yerine, Türkiye bayrağı altında birleşen bir ittifak kampanyası yapması daha doğru olur. “
REFERANDUM SÜRECİ TELEVİZYON KONUKLARI
Adil Gür: 1 Ka
Düşünün, eşiniz çok hasta...
Yakalandığı bir alerjiden dolayı siz dahil kimseyle temas etmemesi gerekiyor.
Eğer temas ederse ve etkilenirse vücudu korumakla görevli hücreler mutasyona uğruyor ve sağlıklı hücrelere saldırıyor.
Aynı televizyon programını evin farklı katlarında seyrediyor, birbirinize mesaj atıyorsunuz. Bir de hastalığın bu kadar ilerlememiş olduğu flört zamanı ve evliliğin ilk yıllarındaki resimlere bakıyorsunuz. Ama birlikte değil, ayrı yerlerde yine mesajlaşarak. Genellikle hastalanan erkekleri kadınlar terk etmezler ya, bu hikayede tam tersi oluyor. Erkek tüm gün çalışıp eve geliyor, eşine yemek yapıyor sonra ayrı katlarda yaşıyorlar. Yemek dediğim aslında yenilebilen sadece 15 cins ürün var ve adam bunlardan sadece ikisini yapabiliyor.
Doktorlar her türlü tedaviyi denemişler ama bir sonuç alamamışlar hâlâ...Nadiren yan yana geliyor ve her buluşmada mutlaka maske takıyorlar.
Nasıl oluyor da bir evlilik böyle gidiyor sorusuna “İyi günde kötü günde diye birbirimize söz verdik ve öylece devam ediyoruz” diye cevap veriyor, ABD Minnesota’da yaşayan çift... Hikayelerini okurken kah gözlerim doldu, kah dünyada hâlâ böyle insanlar olduğunu görmenin sevinci kapladı içimi...
Ahmet Hakan, Kanal D Haber’in başındaki ilk bültende oldukça heyecanlıydı. Reytingi parlak değil ama ilk bültenlerin sonucu çok önemli değil, zira haber uzun soluklu bir maratondur. Rahmetli Birand da ilk sezonunda çok kötü reytingler almış ama sonra birinciliği kimseye bırakmamıştı.
Bir gazetenin en zor sayısı ilk sayısıdır zira hangi haberi gireceğinize karar veremezsiniz. Bir haberci için de en zoru ekran önünde sunulan ilk bültendir. Bundan sonrası daha kolay geçer.
Ahmet Hakan ‘kravat takayım mı, takmayayım mı?’ sorusuyla bile, sunacağı bültene ilgi çekmeyi becerdi. Bu soruyu ayrıca kutlamak lazım.
Dikkat çekmek söz konusu olduğunda Ahmet Hakan-Melih Gökçek bir elmanın iki yarısı gibi. Her ikisi de sosyal medyada atışmalarının onlara daha çok ilgi getirdiğini biliyor.
Muhabirler, ekranda, yenilenmenin coşkusunu yaşamaz ya da çok abartılı yaşarlarsa sorun olur. Stüdyodaki adamın en büyük zenginliği, bağlandığında seyircinin kafasında soru işareti bırakmayacak muhabirlerinin olmasıdır. Kanal D, bu konuda şanslı kanallardan birisi.
Önünde program reytingi çok düşük olan bir haber bülteni ne yaparsa yapsın rakiplerinin önüne geçemez. Evvelki sene ATV yaşamıştı bu problemi. O yüzden