İstanbul Üniversitesi’nin yatay geçişlerle ilgili 28 kişilik bir iptal listesi hazırladığını biliyorduk. Dün ortaya çıktı ki, 57 kişilik bir liste hazırlanmış. Bunlardan 28’inin diploması iptal edilmiş, 10’unun kaydını sildirdiği belirlenmiş, altı kişi hakkında da ek araştırma kararı verilmiş. Ek araştırma yapılacak altı kişiden birisi de benim. Ne üniversite ne de savcılıktan bir çağrı almadım, bana tek bir soru dahi sorulmadı ama okurumuza karşı sorumluluğum gereği durumu açıklama ihtiyacı duydum.
İstanbul Üniversite’nin yaptığı çalışmada 31.01.1990 tarihinde, yönetmelikte belirtilen yatay geçiş tarihi dışında kaydımın yapıldığı, bu yüzden ek incelemeye ihtiyaç duyulduğu belirtilmiş.
İşin doğrusu şu, ben İstanbul Üniversitesi’ne Eylül 1989’da geçtim.
Hatta kaydımı Hisarüstü’ndeki binada yaptırıp ekimde derslere Avcılar’da başladım. Söz konusu tarih, benim İngilizce İşletme’den Türkçe İşletme’ye geçiş için verdiğim dilekçenin karara bağlandığı Fakülte Yönetim Kurulu kararı
Almanya’da görev süresi 6 Mayıs’ta sona erecek olan koalisyon, Türkiye’ye Eurofighter satışını veto etti. İngiltere, “Biten koalisyon, seçmenlerine İmamoğlu üzerinden bir selam vermek için veto kararı aldı, yeni hükümetle meseleyi çözeriz” mesajı veriyor
6 Mayıs’ta tarihe karışacak olan Alman Sosyal Demokrat Parti-Yeşiller koalisyonu Türkiye’ye Eurofighter savaş uçağı satışını veto etti.
Handelsblatt gazetesinin haberine göre veto kararının gerekçesi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması.
Önce işin teknik kısımlarını ve Ankara’nın okumasını yazmam gerek.
Silah satışları ülkeden ülkeye yapılır ve Türkiye, 40 adet Eurofighter savaş uçağı ve bu uçaklardan da atılabilen yeterli sayıda Meteor füzesini İngiltere’den alacak. Yani Türkiye görüşmeleri sadece İngiltere ile yapıyor, uçak üreticisi konsorsiyumun diğer ülkeleri İspanya, İtalya ve Almanya ile müzakere sürecini tamamen İngiltere götürüyor.
İng
■ 13 Nisan günü Milliyet gazetesi alanlar, ikinci manşet olarak “Salkım Salkım Korku” haberini okudular. Türkiye’de şehirlerde yaşayan kimse don olayından haberdar değildi o gün. O haberin hikâyesini mutlaka size anlatmam lazım. Türkiye’deki bir sürü köyde çiftçilik yapanların telefonlarında Milliyet muhabir ve yöneticilerinin telefon numarası kayıtlıdır. Don haberinin istihbaratı bize Gölmarmara’dan, bağı olan bir köylümüzden geldi. Bilgi gelir gelmez ekonomi ve istihbarat servislerimiz çalışmaya başladı. Manisa genelinde hasar tespit çalışmaları daha o gün başlamıştı. İl Tarım Müdürlüğü sonra ilçeler, tüm Gediz havzasını taradı arkadaşlarımız, evet don çok geniş bir alanda bağları vurmuştu.
Türkiye, kuru üzüm ihracatında dünya lideridir, geleni anladık, hasar tespit çalışmaları sürdüğü için haberi ikinci manşet yaptık. Kuzey yarı kürede kiraz hasadı ilk Gediz Havzası’nda yapılır, tamamı Asya’ya ihraç edilir. İlk raporlar orada da soruna
Bu hafta İsrail’in İran’ı vurma planlarına dair önemli haberler yayımlandı.
ABD Başkanı Trump şimdilik bu planlara yeşil ışık yakmadı ama İsrail’in tek başına operasyon seçeneği masada.
Netanyahu’nun savaş salyaları akıtmasının çeşitli sebepleri var:
*”Gazze’deki İran müttefikleri Hamas ve Lübnan’daki Hizbullah, Gazze savaşı başladığından beri İsrail tarafından vuruldu, İsrail’e saldırı güçleri minimize edildi.”
“Yemen’deki Husi hareketi ABD hava saldırılarının hedefi oldu. Oradan gelecek saldırı riski de düştü.”
Bu iki yan sebebin dışında Netanyahu’nun acele etmesinin asıl sebebi, İran’ın hava savunma sisteminin aldığı hasar.
İsrail, Ekim 2024’te gerçekleşen hava harekâtında İran’ın S-300 füzelerini imha ettiğini ve hava savunma sistemine hasar verdiğini düşünüyor.
27 Mayıs 1960’ta gerçekleşen askerî darbenin ardından bir süre Kıbrıs’a Bayraktar atanmadı, TMT’ye Türkiye’de verilen eğitimler durduruldu ve Ada’ya silah sevkiyatı yapılmadı. 1962’de Albay Kenan Çoygun’un Bayraktar olarak atanmasıyla TMT’nin faaliyetleri eskiden olduğu gibi yürütülmeye başlandı ve TMT, Kıbrıs Barış Harekâtı’na kadar önemli görevler üstlendi.
Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduktan üç ay sonra Türkiye’de 27 Mayıs askeri darbesi olur. Albay Rıza Vuruşkan 1960’a kadar TMT’nin örgütlenmesini tamamlar ama ihtilal ile birlikte TMT, Kıbrıs’ta bunalımlı bir döneme girer. Türkiye’de her seviyeden 1500 kadar subay emekli edilir. TMT’nin bağlı olduğu Tetkik ve Seferberlik Dairesi Başkanı Daniş Karabela Paşa da emekliye sevk edilen paşalar arasındaydı. Böylelikle TMT için kilit olan personel görevlerinden ayrılmış ve yeni isimler göreve atanmıştı.
Rauf Denktaş o dönemi şöyle anlatır: “27 Mayıs İhtilali oldu. Mağusa’da görev yapan mağrur bir yarbay
ABD, Ukrayna’dan nadir toprak elementi anlaşmasını imzalamasını istiyor.
Trump’ın gözünü diktiği Grönland, aynı zamanda dünyanın 8’inci nadir element kaynaklarına sahip.
Çin, Trump’ın gümrük vergilerine sadece tarifelerle değil nadir toprak elementleri ambargosuyla karşılık veriyor.
Geçmişte petrol yüzünden çıkan savaşlar, gelecekte adını çok duymaya başladığımız bu nadir toprak elementleri meselesinden çıkabilir.
İddialı bir öngörü gibi gelebilir ama bunun son derece geçerli sebepleri var.
ABD’nin F-35 jetleri, Tomahawk füzeleri ve Predator insansız hava araçları gibi savunma teknolojilerinin tamamı bu minerallere bağımlı.
Endişe verici olan bu minerallerin savunma sanayiinde kullanılmaması.
Kıbrıs’ta EOKA saldırılarına karşı kurulan Türk Mukavemet Teşkilatı’nın (TMT) Türkiye’den subay ve malzeme ile güçlendirilmesi kararlaştırıldı. Bunun için beş kişilik bir subay grubu belirlendi. Kıbrıs’a gönderilen subay ekibinin başındaki isim olan Yarbay Ali Rıza Vuruşkan, İş Bankası müfettişi; yardımcısı Yüzbaşı Mehmet Özden ise müfettiş yardımcısı sıfatlarını ‘maske’ olarak kullandı.
Rauf Denktaş da Dr. Fazıl Küçük ile 1958 Ocak ayının ilk günlerinde Ankara’ya yaptıkları ziyarette, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile görüşürler. Denktaş bu görüşmede “TMT adında bir teşkilat kurduklarını, bu teşkilatın da uzman subay ve malzemeyle takviye edilmesi gerektiğini” Zorlu’ya aktarır. Zorlu da bu konuyu Seferberlik Tetkik Kurulu’na iletir. Bundan sonra yaşanan gelişmeleri de Vuruşkan şöyle anlatır:
‘KIBRIS’A GİTMEYE HAZIRDIM’
“TMT’nin uzman subay ve malzeme ile takviye edilmesi konusu aylar önce Seferberlik Tetkik Kurulu’na iletildi. Kıbrıs davasının alevlendiği
Kıbrıs’a Türkiye’nin ilk desteği 21 Şubat 1955’te açılan Lefkoşa İş Bankası oldu. İş Bankası’nın Kıbrıs’taki varlığı ekonomik açıdan bir dönüm noktasıydı ancak mücadeleye katkısı bununla sınırlı kalmayacaktı. EOKA saldırılarına karşı direnişi güçlendirebilmek için 1957’de Türk Mukavemet Teşkilatı kurulurken, Nisan 1958’de Genelkurmay Başkanlığı, Kıbrıs’ta silahlı mücadeleye gizli destek kararı aldı.
EOKA’nın Lefkoşa’nın Türk bölgesinde bulunan polis merkezine yerleştirdiği bombanın patlaması sonucunda 14 Türk yaralandı ve etraftaki evlerde ve dükkanlarda büyük hasar meydana geldi. Patlama, Kıbrıslı Türkler arasında büyük heyecan ve korku yarattı. Bunun üzerine Dr. Fazıl Küçük, Başbakan Adnan Menderes, İngiltere Başbakanı, Kıbrıs Valisi, BM Genel Sekreteri ve Türkiye Millî Talebe Federasyonuna birer telgraf göndererek durumu anlatıp yardım istedi. Türkiye, 6 Nisan’da Yunan Hükümeti’ne bir nota verdi. Türkiye’nin Atina