YazarlarÖzgür balık, Billy

Özgür balık, Billy

23.01.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Özgür balık, Billy

Özgür balık, Billy


Ve, Bill Clinton gitti.
Yirmi yıllık iktidarını, yedi dakikalık bir veda konuşmasına sığdırdı.
Peki geride ne bıraktı? Bundan, mesela yirmi yıl sonra, bir Amerikalı gence "Bill Clinton denilince aklına ne geliyor?" diye sorulduğunda, muhtemelen "Uçkurgate" diyecektir. Tıpkı, Watergate skandalının, 27 yıl önce istifa etmek zorunda kalan Richard Nixon'a yapışıp kalması gibi...
Halbuki Clinton, Amerika'nın en büyük başkanlarından biriydi.
Tarihe geçecek büyüklüğünün sebebi, döneminde Amerika'nın % 50 zenginleşmesi değil. Büyük çalkantılarla geçen sekiz yılın sonunda, hala bu kadar çok sevilmesi de değil. Hatta, bir Amerikalı yazarın dediği gibi, "savaşlarda, en az Amerikan askerini öldüren başkan oluşu" bile değil.
*
Clinton tarihe, "Üçüncü yol" adını verdiği dünya görüşünün ve politikanın pratikte uygulanabilir olduğunu ispat eden başkan olarak geçmeli; (Blair'in, Schröder'in ve Clinton'ın temsil ettiği ideolojiye ne kadar sol denilebilirse artık) "solu küreselleşmeye entegre eden" başkan olarak hatırlanmalı. Clinton, Demokratları küreselleşme ve serbest ticaret fobilerinden kurtardı. Sosyal güvenlik şemsiyesiyle ekonomik kalkınmayı barıştırdı.
Peki, Amerikan halkının (hatta dünya kamuoyunun) bu kadar sevdiği Başkan, politikada niçin sürekli boy hedefiydi?
Radikal Demokratlar, Başkan'ı "partiyi sağa kaydırmakla", yani ihanetle suçladılar. Clinton, "Cumhuriyetçiler başa gelirse sosyal barış bozulur, ekonomik kalkınma tehlikeye girer. Halbuki bizimle hem iç barış, hem kalkınma mümkün olur" teziyle iş çevrelerini ikna etti. Silah sanayii, petrolcüler gibi bir iki istisna dışında, büyük sermaye, sağ kadar solu da desteklemeye başladı.
İşte, bu öldürücü tehdidi gören Cumhuriyetçiler, iktidarının daha ilk gününde Clinton'ı siyasetten silmeye yemin ettiler.
Neticede "solcu" Clinton, aşırı sağcı Ronald Reagan'ın "devrimini" tamamlayan başkan oldu. Amerikan siyasetinde "merkez" iyice sağa kaydı ve ekonomik açıdan "sağ - sol" farkı ortadan kalktı. Yani iktidara kim gelirse gelsin, finişte ipi hangi at göğüslerse göğüslesin, büyük sermaye altılı ganyanı kazanacağından emin.
Bu Clinton'ın "tarih kitaplarında yazılmayacak olan", olumluluğu tartışılır misyonuydu.
*
Ama 42. Başkan'ın asıl büyük başarısı, Amerikan siyasetinin, cinsiyet, ırk, din ve etnik kültür tabularını yıkması oldu. Kendi deyimiyle azınlıklar (siyahlar, hispanikler, homoseksüeller vd.) ilk kez Beyaz Saray'da ve hükümette temsil edildiler.
Cumhuriyetçiler bu "ayıbı", yani "zengin beyaz Hıristiyan" Amerikalıya bu ihaneti de asla affetmediler.
Politika yazarları "Azil oylaması Clinton'ın imajını değil, Amerikan sağının imajını yerle bir etti" deseler de, aslında Cumhuriyetçiler, can düşmanlarından korkunç bir intikam aldılar. Clinton'ı siyasetten silemediler ama, tarihe "Amerika'yı munkabızlıktan kurtaran Başkan" olarak değil, "Seks skandalları yüzünden azli istenmiş Başkan" olarak geçmesini sağladılar.
*
"Benden daha iyi başkanlar gelecektir. Ama hiçbiri, Beyaz Saray'da benim kadar eğlenemeyecek' diyen "Özgür Billy" belki de bunu istemişti...

Fransa'ya kızmakta haklıyız. Ama vereceğimiz tepki, bizim haklı olduğumuzu göstermeli, bize ilkel ve barbar diyenlerin haklı olduğunu değil.










KEŞFETYENİ
Ünlü fenomenin hastane paylaşımı sevenlerini korkuttu!
Ünlü fenomenin hastane paylaşımı sevenlerini korkuttu!

Cadde | 05.05.2025 - 14:51

Ünlü fenomen Yasemin Şefkatli, hastaneden yaptığı yeni paylaşımla takipçilerini korkuttu.

Yazarlar