Fenerbahçe tarihi bir zafer elde etti. Camianın galibiyete değil, böyle bir skora ihtiyacı vardı. Çünkü uzun yıllardır Galatasaray’ın büyük başarıları nedeniyle Fenerbahçeliler’in ağzını bıçak açmıyordu. Her ne kadar maç öncesi Fenerbahçe favori gösterilse de kimse 6-0’lık bir sonucun çıkacağını tahmin edemezdi.
Galatasaray’ın Brugge ile deplasmanda oynadığı ve 3-1 yenildiği maçtan sonra "Bu futbola, bu skor iyi demiştim" ve biraz da tepki almıştım. O gece sahanın en iyisi Mondragon seçilmişti. Maçın sonucunu bilmeyen bir insana bunu söyleseniz "Skor en kötü 0-0 bitti" diye düşünürdü. Ama Galatasaray’ın kalesinde üç gol vardı.
Çarşamba akşamı oyunun ilk 62 dakikasına bakalım. Çıkarın Fenerbahçe’nin attığı iki golü, sahanın hakimi Galatasaray. Pozisyon arıyor, birkaç tane de net fırsat kaçırıyor. Fenerbahçe’nin ise planlı tek pozisyonu yok. Birinci golde, Galatasaray savunması doğru dürüst baskı yemeden bir anda topu taca atıyor. (Bu zaaflarını maç öncesi özellikle belirtmiştim.) O taç faul, sonra korner oluyor. Barcelona ve Lokomotiv maçlarındaki gibi savunma ortayı seyredince golü yediler. Skor avantajını yakalayan Fenerbahçe savunmaya çekildi, Galatasaray da bol pas yaparak sabırlı hücum etmeye çalıştı. Cılız kontrataklarla oyunu götüren Fenerbahçe bir pozisyonda çok adamla, çok etkili çıktı. Ve okullarda öğrencilere ders olarak gösterilecek bir gol daha attı.
İkinci yarının başında Ayhan oyundan çıktı ve yerine Arif girdi. Sistem de 4-2-4’e döndü. Galatasaray dalga dalga Fenerbahçe’nin üstüne gelmeye başladı. Fenerbahçeliler’in tamamı 2-0’lık skora rağmen rahat değildi. İşte 62. dakikada Ortega’nın kırmızı kartıyla film bir anda koptu. Lorant’ın devre arasında yapması gereken değişiklik mecburen işleme kondu. Alman hoca Washington’u çıkardı, Ceyhun’u sokarak orta alanı kalabalık tuttu. Bu minik operasyonla maçın tüm kontrolü Fenerbahçe’ye geçti. Takım artık daha rahat kapanıyor, çabuk adamlarla daha rahat kontratağa çıkıyordu.
Hele hele 74. dakikada Batista - Ümit Karan değişikliği ekmek kadayıfının üzerine kaymak oldu. Galatasaray 4-1-5 oynamaya başladı. Orta sahada Ergün tek başına kaldı. Bir bakın 62. dakikadan sonra Galatasaray’ın bir pozisyonu var mı? Fenerbahçe on kişi kalmış ama Galatasaray aslında daha fazla eksilmişti. Geriye dönmeyen beş oyuncu; Pinto, Arif, Christian, Ümit Karan ve Hasan Şaş ile son bölüme girdiler. Fenerbahçe’de dripling yapan her oyuncu önünde bomboş bir arazi buldu. Fizik güç ve konsantrasyon açısından çok daha iyi olduklarından kısa sürede tarihi fark doğdu.
Sahada kritik oyuncular vardı. Mesela; Rüştü ve Mondragon. Biri tuttu, biri yuttu. Serhat ilk kez ofsayta dikkat etti. İki gol buldu, bir asist yaptı. Ve de mükemmel oynadı. Zaten ofsayta dikkat ettiği zaman çok etkili bir forvet.
Ümit Özat rakip forvet oyuncuları ileride kalınca sürekli öne çıkarak son iki ayda yaptığı gibi oyunda inisiyatifini kullandı. Johnson ve Stevic’in de görevlerini üstlendi, ofansa destek verdi. Tabii bu arada Ogün ve Fatih’in müthiş pozisyon almaları ve dirilikleri de Ümit’i rahatlattı. Kısacası hakem Mustafa Çulcu, Ortega’yı atmakla Fenerbahçe’ye büyük iyilik yaptı. Takım aktarmalı hücuma giderken, bu dakikadan sonra çok çabuk yol almaya başladı.
‘Yiğidi öldür, hakkını ver’ demişler. Lorant’ın oyuncu değişiklikleri mükemmeldi. Fizik olarak da takımını çok iyi hazırlamış.
Trabzonspor Kulübü Başkanı Özkan Sümer, Zonguldakspor Teknik Direktörü iken Ayhan Akdil de Zonguldakspor’un santrforuydu. Ligin son haftası Zonguldak’ta bir maç var. O sezon fazla gol atamayan Ayhan ısınırken Özkan hocaya, "hocam bugün seni güldüreceğim" diyor. Özkan Sümer’in cevabı hafif bir öksürüğün ardından çok hızlı geliyor; "Oğlum Ayhan ben sana zaten sezon başından beri gülüyorum."