Futbol çok enteresan

13 Eylül 2009

Skora bakıyorsunuz, zaten Galatasaray favoriydi, normal diyorsunuz. Pozisyonlara bakıyorsunuz, çıkarın golleri Beşiktaş herhalde kazanmıştır zannediyorsunuz

Futbol gerçekten enteresan bir oyun. Skora bakıyorsunuz, zaten Galatasaray favoriydi, normal diyorsunuz. Pozisyonlara bakıyorsunuz, çıkarın golleri Beşiktaş herhalde kazanmıştır zannediyorsunuz.
Galatasaray beklenen kadrosuyla çıktış sahaya. Dörtlü savunmanın önünde Mehmet Topal, Mustafa Sarp ikilisi, önlerinde serbest dört adam Arda, Keita, Kewell ve Baros. Arda dün gece yorgundu, ama Kewell ve Keita diriydi.
Beşiktaş derbide sürprize hazırlanıyordu. Hakikaten de Mustafa Denizli sürpriz yaptı. Dörtlü savunmanında önünde Ekrem Dağ, önlerinde Tabata ve Ernst, önlerinde Yusuf, Serdar Özkan, Nihat. Yani 4-1-2-3. Beşiktaş kısalmıştı, duran toplar tehlike olur diyorduk. Nitekim Galatasaray ilk golü duran toptan buldu.
Galatasaray baskılı başlamıştı maça. Beşiktaş 4. dakikada dengeyi kurdu. Galatasaray kontratağı iyi oynayan bir ekip, dün gece bunu az yapmasına rağmen maçı farka taşımasını bildiler. İkinci yarıdaki değişikliklerden sonra Beşiktaş dönen tüm topları aldı. 3-4 pozisyon da yakaladı. Birinde savunma arkasına atılan

Yazının Devamı

Her şey Bosna’nın elinde

10 Eylül 2009

Bosna Hersek, Estonya deplasmanında güle oynaya kazanacak bir takım değil. Ama her şey onların elinde. Ne yapacaklarını bekleyip göreceğiz

Çok farklı bir şey beklemiyorduk. Evet biz Bosna’dan daha iyi bir takımız ama şartlar rakibin elindeydi. Bosnalı oyuncular kariyerlerinin belki de en önemli maçını oynadı.
Milli Takım hiç umulmadık bir şekilde sakin başladı ve golü attı. Dörtlü savunmanın önünde Ceyhun, onun önünde Emre, Hamit, Tuncay ve Arda ve ileri uçta Semih dizilişiyle başladık oyuna. Buna karşılık Bosna üçlü savunma ile mücadele etti, sürekli uzun oynayarak bizim stoperle üstünlük sağlamaya çalışan Dzeko’dan dönen topları almaya çalıştılar. Top bize geçince de sekiz kişi ile savunma yaptılar.
Hakem öyle bir faul verdi ki, Salihoviç müthiş bir vuruşla beraberliği sağladı. Çözülmeye hazır Bosna tekrar maçın başına döndü. Direnç gösterdi.
Fatih Terim ikinci yarıda iyi bir hamle yaptı. Biz de üçlü savunmaya döndük. Daha ofansif İsmail sol tarafa alındı. Arkada Servet, Hakan Balta, Ceyhun oynadı. Bu düzende Gökhan Gönül’ü daha fazla kullandık. Aslında taktik doğruydu. Nitekim Gökhan ile 3-4 net pozisyon yakaladık. Bu maçta bireysel yetenekli oyunculara ihtiyacımız vardı.

Yazının Devamı

Uzatmalar bile önemli

9 Eylül 2009

Bir kere psikolojik olarak her iki takım için de çok zor bir karşılaşma. Dünya kupasına tarihinde ilk kez katılmak isteyen Bosna Hersek’te, “bize beraberlik de yeter” psikolojisi var. Bosna Hersek, bana göre çok ama çok kontrollü bir futbol oynayıp “önce tutalım, sonra vuralım” düşüncesiyle sahaya çıkacaktır. Kafalarında önce beraberlik olacağı kesin...
Milliler tarafında durum çok farklı. Bosna maçından sonra grupta geriye iki karşılaşma kalacağı ve bir puan bize yetmeyeceği milliler hücum etmeye, kazanmaya mecburlar. Fakat kadromuzun zaten en az 7 oyuncusu hücumcu. Bağlasanız durmazlar yani...
Fatih Terim’in oyun felsefesi antrenörlüğe başladığı ilk günden beri öne doğru oynamak olmuştur. Bunu kulüp takımlarında sabırlı bir şekilde uygulama şansınız çok fazla. Ama milli takımda aynı şansa sahip değilsiniz. Ancak Terim son zamanlarda bu konuda ciddi mesafe aldı. Futbolcularımız da abartılı bir şekilde öne oynamayı seviyor.
Dünya ve Avrupa şampiyonası organizasyonları lig gibi 34 maç üzerinden oynansa biz sürekli ilk 4’e gireriz. Fakat periyot periyot, grup grup oynandığı için en zayıf rakiple oynarken bile pozisyon veriyoruz, kayıplar yaşayabiliyoruz. Ancak en güçlü ekiple

Yazının Devamı

Bütün dünya üzülmeli!

6 Eylül 2009

Çarşamba gecesi Bosna Hersek bizden en fazla bir puan alabilir. Ama ben kazanacağımızı düşünüyorum. Dünya Kupası’na gidemezsek sadece bu ülke değil, bütün Dünya üzülmeli

Çok kolay gözüken bir maçtı. Evet bu doğru. Çünkü Estonya’dan daha iyi bir takımız. Vasat oynasak bile yeneriz diye düşünüyorduk. Futbolda her skor var tabii. Hem Dünya futboluna, hem de ülke futboluna baktığımızda ilginç sonuçlar hep olmuştur ve biz de almışızdır.
Ancak olayın psikolojik yönü çok zordu. Bunu gözardı etmemek lazım. Akşam 8’de başta kaleci Volkan olmak üzere ısınmaya çıkıyorsunuz, Bosna Hersek ile aradaki puan farkı 7’ye çıkmış. Kimle oynarsanız oynayın hafif bir tedirginlik olması o kadar doğal ki.
Milli Takım heyecanlı bir futbol oynadı, ki buna alışığız. Daha maçın başında yediğimiz gol bile (başlangıcı lehimize fauldü) hızımızı engellemedi. Engellemediği gibi hızlı oynarken de yetenekli oyuncularımız panik yapmadı. Estonya’yı hataya zorladılar. Şutlarla, ikiye birlerle, bireysel becerilerle, kanat bindirmeleriyle üst üste iki gol bulup, ilk yarıyı bitirdik.
İkinci yarı Estonya abuk subuk bir vuruşla, top defansa da çarparak eşitliği sağladı. Çocuklar yine tempoyu yüksek tutup

Yazının Devamı

50-60 metrede oynanır

5 Eylül 2009

Açıkcası Estonya maçından çok Ermenistan - Bosna Hersek karşılaşmasından çıkacak sonuç beni ilgilendiriyor.
Tabii ki futbolda kolay maç yok. Ancak Milli Takımımızın, Estonya maçını rahat kazanacağını düşünüyorum. Bizden erken oynanacak Ermenistan maçından çıkacak sonuç da Kayseri’deki mücadeleyi etkileyecektir. Bosna’nın puan kaybetmesi halinde çok daha iştahlı bir Türkiye izleyebiliriz. Ama ne olursa olsun Estonya kazanmamız gereken bir maç. Kapanmaktan başka bir çaresi olmayan bir rakibe karşı oynayacağız. Kenarlardan, göbekten ikiye birlerle, uzaktan şutlarla Estonya’yı açmamız gerekecek. Bu tip takımlara karşı erken gol rakibin oyun disiplininden kopmasını sağlar. Oyun 0-0 gittiği sürece rakibin direnci doğal olarak artar. O yüzden Estonya maçı ile ilgili fazlaca yorum yapmak da doğru değil. Çünkü muhtemelen doksan dakika 50-60 metrede oynanacak. Nasıl oynanması gerektiğini de teknik kadro ve futbolcular çok iyi biliyordur. Gerekeni yapacaklardır. Oyun rakip ceza alanı içinde geçeceği için takım oyunundan çok bireysel yetenekler daha fazla ön plana çıkabilir.
Ben bazı sınırda bulunan oyuncuların cezalı duruma düşmesinden endişe ediyor. Umarım böyle bir sorun ile

Yazının Devamı

Baros ciddi handikap

2 Eylül 2009

Galatasaray takımı 4-2-3-1’e adapte olmaya çalışıyor. Kaleci ile birlikte dörtlü savunmanın önündeki Mehmet Topal ve Mustafa Sarp’ı da eklersek yedi savunmacı var. Bunların içinden iki bek hücuma çıkabiliyor, bu özgürlük verilmiş. Zaten yapıları da böyle. Diğer oyuncuların duran top dışında hücuma katkıları yok ama geride işlerini iyi yapıyorlar.
Teknik Direktör Rijkaard öndeki dört oyuncuyu Nonda, Baros, Aydın, Keita, Elano, Kewell ve Arda arasından seçiyor. İsimler sürekli değişebiliyor. Bu oyuncuların hangisi oynarsa özgürler. Hocaya göre tabelayı değiştirsinler yeter. Onlar değiştiriyor, arkadakiler de savunma yapıyorlar.
Öndeki dört oyuncu kötü günde olsa bile iş yapıyorlar. Zaten Rijkaard tabelanın değişmeyeceğini anlayınca hemen yanındakileri sahaya yolluyor. Nonda, Kewell, Aydın gibi...
Galatasaray sezon başından beri üzerine koyarak gidiyor. Takım savunmasında bir arıza görmedik. Bu oyuncularla görme şansınız var. Ancak ciddi bir rakip olmadığı için beklemek zorundayız. Daha sonra takım savunması ile ilgili görüşlerimizi belirtiriz.
Hakan Balta çok beğendiğim bir oyuncu. Çok yönlü. Bek oynar, onun önünde oynar, orta sahanın içinde oynar, hatta stoper. Ama

Yazının Devamı

Özgür çocuklar

1 Eylül 2009

Dört özgür oyuncudan Arda, Baros, Keita, Elano’dan üçü çıktı, başka üç özgür girdi; Nonda, Aydın, Kewell. Galatasaray 4-2-3-1 oynuyor. Mustafa Sarp ile Mehmet Topal ikisi de canlı ve top kazanan oyuncular. Risk almayıp basit oynuyorlar. Aslında ikisi de birbirine benzer özelliklere sahip.
Galatasaray’ın stoperleri topla çıkmıyorlar, sadece duran toplara gidiyorlar. İki bekini oyuna çıkarıyor ama dün Hakan Balta fizik olarak yeterli değildi. İlk yarıda bırakın hücumu, savunmada da çok boşluk bıraktı. Sabri de uzun süre etkisiz kaldı. Bu yüzden takım sıkıntı yaşadı. Ankaraspor da direnç gösteriyor, kazandığı toplarla çıkmak istiyordu. Ama 60’tan sonra Galatasaray’ın golü “geliyorum” dedi zaten. Oyun tamamen Ankaraspor sahasına yıkıldı. Özellikle Elano çıktıktan sonra 4-2-3-1‘in solunda oynayan Arda santrfor arkasına geçince Kewell sola, Keita sağa (sonra da Aydın) geçti.
Arda solda iyi ama özellikle bu yıl forvet arkası konumunda daha güvenli ve istekli oynuyor. Dün de çok istekliydi. Özellikle Elano’nun bölgesine geçince oyuna çok etki gösterdi. Duran top çalışması yapan bir takım Galatasaray. Yine bir ön direkt çalışmasında sonradan girip tutuk başlayan Kewell ile öne geçtiler.

Yazının Devamı

Bu oyuna üç puan süper

31 Ağustos 2009

Lig maratonunda kötü oynarken kazanmak gelecek haftalar için bir avantajdır. Ancak Fenerbahçe’nin üst üste oynadığı iki maçtaki performansı biraz düşündürücü

Bu oyuna üç puan hakikaten süper. Sezona iyi başlayan, temposu göz kamaştıran Fenerbahçe, Sion rövanşında o kadar kötüydü ki, idare ettiler diye yorumladık. Ama idare biraz uzun sürdü. O kadar uzun sürdü ki iki puanı bırakıyorlardı.
Manisa takımını çok merak ediyordum. Üç maçta bir gol yemişlerdi. O da uzatma dakikalarında. Ve hiç kaybetmemişlerdi. Kadrolarına baktığımda fazla yabancıları da yok. Ama antrenörleri Mesut Bakkal, Fenerbahçe’yi o kadar iyi çalışmış ki, hücumlarını kesmek için bol alternatifler kullandı. Top Fenerbahçe’ye geçtiğinde takım halinde oyunu sıkıştırıyorlar ama ceza alanına gömülmeden, geniş alan bırakacaklarını anladıklarında hücum dönüşlerinde taktik faul yapıyorlar. Bu çalışılmış bir taktik. Geçen hafta Diyarbakır maçını da iyi analiz etmiş Manisa takımı. Oyuncuların yakın oynandığı zaman rahatsız olduğunu çözmüşler. Sürekli rahatsız ettiler.
Yedikleri ilk gole kadar pozisyon vermeden oyunu götürdüler. Dakikalar ilerledikçe Fenerbahçe sinirlenmeye başladı. Emre kırmızı kart gördükten sonra

Yazının Devamı