Sarı-lacivertli ekip ayağa en iyi pas yapan takım Türkiye’de. Ama hız sorunu var. Bugüne kadar geriye düşmedikleri için sistemden ve oyuncudan taviz vermediler. Tahmin ediyorum Daum bazı maçlarda tek ön libero ve çift forvetle oynayacaktır
Fenerbahçe aynı şablonda devam ediyor. Savunmanın göbeği farklı. En büyük avantajı arkadan topu oyuna iyi sokan Bilica var. Luciano’dan sonra burada hep düz oyuncular oynuyordu. Orta sahaya transfer edilen Cristian belki çok üst düzey değil ama Emre’yi rahatlattı. Solda Dos Santos dripling yapıyor, ikiye birlerle kaleye direkt gidebiliyor. Ama 4-2-3-1’in sol kanat oyuncusu gibi oynamıyor. Daha çok içeri kaçıyor. Bu takım savunmasında arızaya neden olabilir.
Kazım, Daum geldikten sonra sağ kanadın birinci oyuncusu oldu. Temel yeteneklerinin altında performans gösteriyor. Kuvvetli, kafaya iyi çıkan, top saklayan bir isim ama maç performansı iyi değil. Daum birkaç hafta sonra Deivid’i kullanacaktır. Çünkü Deivid olmadığı zaman bütün hücum organizasyonları Alex’e kalıyor. Denizli maçında ve Süper Kupa’da bunu gördük. Alex tek yaratıcı oyuncu.
Güiza geçen sezonun sonuna doğru goller attı. Konfederasyon Kupası’nda da morallendi. Sezona da iyi
Galatasaray’ın çabuk oynama isteğini, arzusunu çok beğendim. Her bakımdan sezona iyi hazırlandıklarını gördük
Galatasaray’ın Teknik Direktör Rijkaard ile hem ciddiyet, konsantrasyon, oyun disiplini, hem de fizik olarak iyi hazırlandığını gördük.
Önce Kazak Tobol, ardından İsrail’in Netanya takımları ile oynadıkları kupa maçlarında, her doksan dakika arasında fark vardı. Gaziantep deplasmanında bu olumlu gidişatın üzerine biraz daha koyduklarını gördük. Rakibin iki beki farklı oyuncular olunca; sağda Mehmet Yozgatlı, solda Olcan, bu fırsatı maçın başında iyi değerlendirdiler, iki farkı yakaladılar.
Galatasaray’da oyuna giren oyuncular; Nonda, Kewell ve Barış. Tribünde de Elano var. Yani dün oynayan forvetlere baktığımızda Keita, Aydın, Baros üçlüsünün yerine Kewell, Arda ve Nonda’yı da kullanabilirsiniz. Arkalarında da Elano oynasa hücumda yine üretkenlik sağlarlar.
Savunmanın göbeğinde Servet ve Gökhan ikilisi. Bunların alternatifleri iki Emre. Hepsi milli. Ancak orta sahada durum farklı. Buraya çok yük biniyor. 4-3-3 oynuyorlar. Orta sahadaki üçlünün ikisi ön libero Ayhan ve Mustafa Sarp, önlerinde Arda. Yani 4-2-1-3 gibi aslında. Arda liderliğe soyunmuş. Dün lider gibi de
Birbirlerine bugüne kadar üstünlük kuramayan iki takım dengeyi sarsmadı. Zaten sahadaki oyuna bakıldığında aralarında bir fark da yoktu
Sezonun ilk maçları için “zor olur” derler. Ancak baktığımızda İstanbul Büyükşehir Belediye ile Beşiktaş 5. kez karşı karşıya geliyor. Bundan önceki iki maç berabere bitmiş, birer kez taraflar kazanmış. Attıkları ve yedikleri de aynı.
Bir tanesi 106 yıldır mücadele ediyor, diğerinin üçüncü sezonu. Bir tanesi geçen yılın şampiyonu, diğeri son üç haftada küme düşmekten kurtulmuş. Oyunu izliyoruz iki takım arasında hiçbir fark yok. Beşiktaş’ın gol pozisyonlarında iki fazlası var. Hoş Belediye’nin hiç yok ya...
İkinci bir ayrıntı; Avrupa’da da ligler başladı. Maçı izlerken göz ucuyla da dün başlayan Bundesliga’daki Wolfsburg - Stuttgart karşılaşmasına bakıyorum. Tribünler tamamen dolu. Merak ettim, Alman İkinci Lig’indeki maçlara baktım, onlarda da iğne atsan yere düşmez. Bizde geçen yılın şampiyonu sezonu açıyor, hem de çok kaliteli yeni transferleriyle, tribünlerde altı bin kişi sayamazsınız. Ne yazık ki Türkiye’de stat seyircisi yok.
Beşiktaş, Belediye karşısına Fenerbahçe maçındaki savunma ve orta sahası ile çıktı. Tek fark Bobo’nun
Fenerbahçe takımı kelimenin tam anlamıyla Honved deplasmanında sağlıklı spor yaptı. Adeta antrenman havasında oynanan karşılaşmayı kazasız belasız bitirdi.
Tur zaten ilk maçta gelmişti. Teknik Direktör Daum bundan faydalanarak birkaç oyuncuyu dinlendirme şansı buldu. Ama takımın tamamı dinlendi sayılır. Çünkü sahada öyle bir görüntüleri vardı. Aslında bu da normal. Çünkü 1-0 da öne geçince mücadele tamamen formaliteye döndü.
Bilica’nın kırmızı kartından sonra Selçuk savunmaya geçince oyunun hakimiyetini ister istemez Honved ele aldı. 4-5 tane net pozisyon da buldular. Ama bunların tek sebebi skor ile ilgiliydi. İlk maçtan gelen rahatlık ve oyunu önde götürme psikolojisi konsantrasyon eksikliğine yol açtı. Özellikle göbekten çok pozisyon verildi. Bu dakikalarda Daum, Bekir’i sokup, Selçuk’u tekrar Cristian’ın yanına aldı. En azından mağlup olmamayı planladı.
Oyunun tamamında ayağa oynayarak, sürekli pas yaparak ve topa sahip olarak - zaten Fenerbahçe’de bu oran yüksek - maçı bitirdiler. Aslında Denizli maçı için iyi bir provaydı. Zaman zaman yakalanan kontrataklarda Alex ile Deivid maçı sanki iki kişi oynuyormuş gibi sürekli birbirlerini aradılar. Dolayısıyla diğer oyuncuların
Kenardan gelen oyuncular ile sahadakiler arasında fark çoktu. Şimdi bu problemi halletmiş gözüküyorlar. Bu da hepsi için önemli bir avantaj. Ancak kadrolarında hâlâ ciddi eksikler mevcut. Özellikle bugünkü tabloda Avrupa’da başarılı olmak bir hayli zor
Yeni sezonun başlamasına sayılı günler kaldı. Dört büyüklerin performansını nasıl buluyorsun? Lige hazırlar mı?
- “Aslında özet olarak alternatifli bir kadro oluşturmaları hepsi için bir avantaj. Bence en çarpıcı özellikleri bu. Geçtiğimiz sezon kenardan gelen oyuncularla sahadakiler arasındaki fark çoktu. Bu sorun halledildi. Birkaç rötuş kaldı.
Örneğin Fenerbahçe’nin bu sistemde iyi bir alternatif santrfor ile atletik bir stopere ihtiyacı var. Çünkü bu bölgelerde alternatifi yok. Diğer mevkilerde ikişer üçer isim mevcut. Aynı şey Beşiktaş için de geçerli. Beşiktaş 4-3-3 oynadığı için gözüken altı defansif, dört ofansif oyuncu ile oynuyorlar. Dolayısıyla hücum hattındaki isimler bu sisteme
Beşiktaş’ta Fink takım savunmasına ciddi katkıda bulunmuş. Fenerbahçe’de yeni iki Brezilyalı fizik olarak üst düzey değiller
İki takım oyuncularına sorsanız, hatta teknik adamlarına “bu maç da nereden çıktı” der. Beşiktaş turnuvaya gitti, Porto’yu 1-0 yenseler bu maçı, bu takım oynamayacaktı. Alex’in maç öncesi demecine bakıyoruz; “Bana tuhaf geldi. Biz niye bu maçı oynuyoruz?” diye soruyor.
Ama sonuçta bu bir derbi. Maç öncesiyle maç anı farklı oluyor. İki takım oyuncuları da fazlasıyla mücadele ettiler. Tabii ki oyuncular sistemleri yaratır. Beşiktaş 4-3-3 oynuyor. Buna karşın Fenerbahçe 4-2-3-1 oynuyor. Avantajları olduğu gibi dezavantajları da var bu sistemlerin. Mesela Beşiktaş forvetin sağ tarafında Yusuf’u oynattı, ilk yarının yıldızı Vederson oldu. İşte bu sistem ataklarda önemli olmasına rağmen takım savunmasında arızaya sebep olabiliyor.
Fenerbahçe skor avantajını yakaladıktan sonra -Sivok’un gereksiz penaltısı sayesinde- Teknik Direktör Daum önce Emre’yi çıkardı,
Favori olmak kolay. İyi oyuncuların vardır, bütçen yüksektir ama favori gibi oynamak bu tür maçlarda zordur. Fenerbahçe’yi ilk kez çıplak gözle izleme şansım oldu. Rakip zayıf doğru. Ama Fenerbahçe dikkatli ve konsantrasyonu yüksek oynadı.
Önce savunmada Bilica geçen seneye göre topu oyuna iyi sokuyor. Önde oynayan Emre ve Cristian alıyor, hazırlık pasları yapıyorlar. Rakip takım 10 kişi ile savunmada olunca, kilidi açmanın birinci yolu kanatlar, ikinci yolu göbek, üçüncü yolu da duran toplardır. Önce duran topla öne geçtiler, sonra da kanat bindirmeleri ile goller geldi. Bir de tabii bireysel beceri ile göbekten gelen gol vardı, Alex’ten.
Bu tür takımlara karşı hem sabırlı oynayacaksın, hem de oyunun yönünü çabuk değiştirerek kanatlara ineceksin. Kanat bindirmelerinde de hücum oyuncuları arka direk ve ön direk paylaşımını iyi yapacak, netice alacaksın. Bana göre Avrupa’nın her takımında oynayabilecek Gökhan Gönül müthiş iki bindirmeyle iki gol attırdı. Henüz
Şampiyonlar Ligi 3. tur elemelerinde oynanacak Anderlecht-Sivas maçında 2,5 gol üstü ilk tercih olarak düşünülmeli. Fenerbahçe de zayıf Honved karşısında favori
Avrupa kupalarında üst turlara gelindikçe heyecan biraz daha artmaya başladı. Temsilcilerimizden Sivasspor, Şampiyonlar Ligi 3. tur elemeleri ilk maçında Belçika deplasmanına gidiyor. Anderlecht ile karşı karşıya gelecek olan kırmızı-beyazlılarda Mehmet Yıldız yok. Buna rağmen iki takımın da gol yollarında sıkıntı çekeceğini düşünmüyorum. 2,5 gol üstü ilk seçenek.
Avusturya temsilcisi Salzburg, Hırvatistan Ligi’nde mücadele eden Dinamo Zagreb’i konuk ediyor. İki takımın da güçleri birbirine denk. Fakat Salzburg’un taraftar desteğini arkasına alarak galibiyete ulaşacaktır. Portekiz’in köklü takımlarından Sporting Lizbon, son yıllarda iyi bir çıkış yakalayan Hollanda temsilcisi Twente ile karşı karşıya geliyor. Rakibine göre daha tecrübeli olan Lizbon, kazanarak rövanş için avantajlı bir skor elde eder.
Avrupa Ligi’ndeki