Normal

28 Ağustos 2009

Honved eşleşmesinin bir benzerine tanık olduk. Tek fark, Honved ile ilk maç Kadıköy’de oynanmış, işi bitiren Fenerbahçe deplasmanda idare ederek turu atlamıştı. Bu kez Cenevre’den 2-0’lık avantajla geldi, aynı Honved rövanşı gibi yine sıkmadan alınan bir beraberlikle Avrupa Ligi’ne katıldı.
İnanın bu tür kupa maçlarında ilk karşılaşmada ciddi avantaj yakalayan takımların rövanşını yazmak güçleşiyor. Oyuncuları eleştirmek de doğru olmuyor. Teknik Direktör Daum, Santos’u Alex’in bölgesinde denedi. Uğur’un maç kondisyonunu artırmak istedi. Aynı şekilde Selçuk’un da... Savunmada Lugano-Önder ikilisi görev aldı. Sonuçta Semih-Güiza ikilisinin beraber oynamışlıkları vardı. Selçuk ile Emre’nin de... Bu yüzden Daum, Cristian-Selçuk ikilisini görmek istedi. Bu tür arayışlar ilk maçın verdiği rahatlıktan tabii ki...
İlk yarının sonlarına doğru bir ara herkes “ne oluyor” dedi. Çünkü Sion tura ortak olmuştu. Ama Fenerbahçe hemen eşitliği sağlayıp, ikinci yarı oyunu rölantiye alarak, rahat rahat yorulmadan turu geçti.
Lugano hazır olmadığı için rakibin tek forvetine sürekli Önder hamle yapmak zorunda kaldı. Aynı Diyarbakır’da Bilica’nın yaptığı gibi. Anlaşıldı ki, hoca Kazım’da ısrar

Yazının Devamı

Golcüler uyanmalı

26 Ağustos 2009

Beşiktaş’ta geçen sene ilk yarı bittiğinde kimsenin ümidi kalmamışken başta Teknik Direktör Mustafa Denizli olmak üzere bütün oyuncular şampiyonluğa motive olmuştu. Tabii ki rakipleri Fenerbahçe ve Galatasaray çok kötüydü. Şampiyonlukta bu çok önemliydi ama Beşiktaş’ın o müthiş temposunu, arzusunu ve konsantrasyonunu bu yıl ilk üç maçta göremedik. Bence kısa sürede toparlanırlar. Bu Denizli’nin yapacağı bir iş. Ancak üretken değiller. Belki pozisyon vermiyorlar ama pozisyona da giremiyorlar. Geçen yılki Ümraniye’den eser yok sanki. Ligin başı, arzuları tekrar geri dönecektir. Şu an iki kupanın rehavetini yaşıyorlar sanırım.
Mustafa Denizli savunma ağırlıklı kadrolarla oynuyor. Biraz daha ofansif takım çıkarmalı sahaya. Beşiktaş’ta savunma oyuncuları pek ileri çıkmıyor. Zaman zaman İbrahim Üzülmez hücuma destek veriyor. Ernst, Fink ve Uğur bir arada oynayınca, defansa yakın, rakip kaleye uzak kalınca forvetle arkadakiler arasında mesafe arttı. Geçen yıl Beşiktaş en çok korner atan, en çok hücuma kalkan takımdı. Hatta geçen sene fair-play sıralamasında sonuncuyken, bu sezon ilk sıradalar. Bu da agresiflikten uzaklaştıklarını gösteriyor.
Holosko, Bobo, Nobre ve Nihat hazır

Yazının Devamı

Kora kor mücadele

25 Ağustos 2009

Zor başlayan, sert başlayan maçı Fenerbahçe takımı oyunun devamında daha yürekli oynayarak hak ederek kazanmayı başardı

Oyunun başında hiç beklemedik şekilde sert bir rakip vardı Fenerbahçe’nin karşısında. Top Fenerbahçe’ye geçtiği anda hemen hemen bütün Diyarbakırlılar herkese yakındı. Rakip adam adama oynuyordu. Fenerbahçe takımı klasik düzeninde mücadele ederken Semih, Alex’in bölgesindeydi. Top Fenerbahçe’ye geçtiğinde de Tolga Semih’e yapışıyordu. Diyarbakır takımı sert oynayınca Fenerbahçe’yi sindirdi. Ürkek ve korkak oynadılar.
Golü yedikten sonra bile toparlanamadı Fenerbahçe. 30 saniye içinde önce direk sonra Gökhan’ın, ardından Volkan’ın çıkardığı pozisyon futbolculara “ne oluyor” dedirtti. Daha dirençli, kora kor oynamaya başladılar. Kısacası savaştılar. Tabii bu da yetmedi. Bu kez Diyarbakır’a göre çok farklı olan pas trafiğini, yardımlaşmalı olarak yapmaya başladılar.
O kadar kısa pas yaptılar ki, oyunun devamında Diyarbakır takımını yordular. İlk yarının sonuna doğru atılan gol hakikaten bence “yılın golü 3. hafta atıldı” diyecek kadar güzeldi.
Roberto Carlos ikiye birlerle geldi. Takımın sol bekinin golü atan sağ beke pozisyonu bıraktığı bir gol izledik.

Yazının Devamı

Hak ederek

24 Ağustos 2009

Galatasaray takımını fizik olarak çok beğendim, çok canlılar. Belki çok pozisyon bulmadılar, ilginç goller attılar ancak çok ama çok istekliler


Çok pozisyonlu değil ama çok tempolu bir maç oldu. Kayserispor da üç forvetle oynadı. Solda Gökhan Emreciksin, sağda Cangele, forvette Makukula. Yani Ali Sami Yen’e savunmaya değil kazanmaya gelmişti Tolunay Kafkas.
1-0 geriye düştükten sonra Makukula ile 1-1’i bulup yine aynı oyuncunun kendi kalesine attığı golle tekrar skor avantajını rakibe kaptırınca ve Toledo da sakatlanınca maça ortak olamadılar.
Galatasaray takımı top rakipteyken 4-2-3-1 oynuyor. Mustafa Sarp ile Ayhan’ın önünde oynayan dörtlüyü Teknik Direktör Rijkaard serbest bırakmış. Arda, Keita, Aydın ve Baros özgür oyuncular. Galatasaray takımını fizik olarak çok beğendim, çok canlılar. Belki çok pozisyon bulmadılar, ilginç goller attılar ancak çok ama çok istekliler.
Kayseri takımı sol ayaklı Cangele’yi sağda, sağ ayaklı Gökhan Emreciksin’i solda oynatarak ters ayaklı futbolcularla rakibe üstünlük kurmaya, pozisyon üretmeye çalıştı. Ama öyle bir santrfor almışlar ki, belki yorum yapmak için çok erken ama çok sıradan geldi bana. İkinci gol öncesi autu korner vermesi,

Yazının Devamı

Ciddiyet

21 Ağustos 2009

Lige ve Avrupa kupalarına iyi başlayan, güveni her geçen gün artan Fenerbahçe, Sion deplasmanında da güven içinde oynadı. Daha önceleri güven takıma rahatlık getiriyordu, şimdi ciddiyet de gelmiş. Oyunun hemen hemen her bölümünde ciddi ve disiplinliydiler.
Fenerbahçe takımının zaten rakibinden güçlü bir kadrosu var. Rakibi kadar maçı ciddiye alsa ihtiyacı olan skoru rahat bulur. Dünkü Sion takımı Honved’ten biraz daha iyiydi. Ama Fenerbahçe, Honved deplasmanından daha ciddi oynadı bu maçı ve Avrupa Ligi’ne girmek için gerekli sonuca ulaştı. Kendi sahasında işi formalite maçına bıraktı.
Teknik Direktör Daum kadro istikrarını koruyor. Sadece stoperde değişiklik yaptı. Orta saha kurgusu; göbekte ikili Cristian ve Emre, solda Santos, sağda Kazım. Santos zaten içeriye katedebilen oyuncu (Zaman zaman bunu fazla kaçırıyor. Yarın bekini çok sokan rakip olursa Roberto Carlos zorlanabilir). Kazım da artık oynaması gerektiği şekilde oynuyor. Temel özellikleri olan bir futbolcu. Özelliklerini bugüne kadar fazla gösteremeyen Kazım’ı, bu yıl Daum gerçek kimliğine kavuşturmak üzere.
Fenerbahçe takımı 4-2-3-1 oynuyor. Geçtiğimiz sezon en büyük sıkıntısı Alex’in dışında forvet arkasında görev

Yazının Devamı

Rijkaard’ın ağırlığı

19 Ağustos 2009

Galatasaray’ın yeni hocası doğal olarak takımda büyük bir etki bırakmış. Geçen yılki disiplinsizlik gitmiş, canlı ve konsantre bir takım oluşmuş

Galatasaray da Fenerbahçe gibi antrenör değişikliği ile sezona girdi. Ve hocanın ismi o kadar ağır ki, Rijkaard oyuncuların üzerinde müthiş bir etki bırakmış. Geçen yılki disiplinsizlik gitmiş, canlı ve konsantre bir takım oluşmuş.
Baktığınızda altı tane iyi forvet var. Bu altı kişinden kurayla kimi çekseniz, kimse niye oynuyor diyemez. Arda, Aydın, Kewell, Baros, Nonda, Aydın’a Elano da eklendi. Kaleci hariç savunma ve orta saha hep yerli. Üstelik milli oyuncular. İyi takımlarda kulübe kuvvetlendiği zaman istediğiniz rotasyonu yapabilirsiniz. Bu hafta Rijkaard’ın yaptığı gibi. Savunmada dört oyuncusu farklıydı, orta alanda Ayhan oynamadı. Öndeki oyuncuların alternatifi zaten çok. Arda liderliğe soyundu, Mustafa Sarp ve Ayhan’ı - zaman zaman Barış’ı - bırakıp 4. forvet oyuncusu gibi ekonomik oynamaya başladı. Böylece yeteneklerini tehlikeli bölgede etkili kullanıyor.

Zaafları görmedik
Hem atıyor, hem attırıyor. Ancak biraz daha zor maçlarda geride yardımcı olmalı. Şu anda orta alanda alternatif oyuncu az gözüküyor. Barış, Ayhan

Yazının Devamı

Kadıköy böyle tempo görmedi

17 Ağustos 2009

Uzun bir süredir, Zico döneminden bu yana serin havalarda bile böyle yüksek tempoda bir maç izlemedi Fenerbahçeliler

Gollere bakıyorsunuz ilk gol ofsayt, ikinci gol ilginç. Tamamen Sivasspor savunmasının hatası. Yazının girişine aldanıp Fenerbahçe sanki zorlanmış diyebilirsiniz. Ama bu Daum ve öğrencilerine büyük haksızlık olur. Bileklerinin hakkıyla kazandılar, hak ederek üç puanı aldılar.
Uzun bir süredir, Zico döneminden bu yana serin havalarda bile böyle yüksek tempoda bir maç izlemedi Fenerbahçeliler. Son yıllarda ver sağa, ver sola, at geri oynamaktan sıkıntı veriyordu. Bu gitmiş, sürekli öne oynamayı düşünen bir takım gelmiş. Hatta geçen haftaki Denizli maçından bu yana üstüne biraz daha koymuş Fenerbahçe. Tabii bunda dün geceki coşkulu seyircinin de etkisi mutlaka vardır.
Topu alan oyuncu buna savunmacılar da dahil hep hücumu düşünüyor. Agrasif şekilde tempoyu artırıyor. Gökhan, Bilica ve Roberto Carlos sürekli ileriyi zorluyor. Hata yapsalar da devam ediyorlar. Fenerbahçe’deki en önemli gelişme yeni sezonda bu.
Cristian dışında kafalarda savunma hiç yok. Cristian da olduğu için Emre bu sezon daha fazla öne oynuyor. 3-4 dört şut attı, biri direkten geri geldi.

Yazının Devamı

Rotasyonun böylesi

16 Ağustos 2009

Rijkaard Denizli’yi ciddiye almadı. Aralarında çok güç farkı olduğunu düşünüyordu. Ve haksız da çıkmadı

Acayip bir rotasyon yaptı Rijkaard. Gaziantep deplasmanında savunmada oynayan dört oyuncuyu birden oynatmadı. Yetmedi orta sahadaki Ayhan’ı kenarda oturttu. Muhtemelen milli maç yorgunu olduklarını düşündü. Ve daha da önemlisi Denizlispor’u ciddiye almadı.
Maçın başında insanlar tam “bu kadar da olur mu?” demeye hazırlanıyordu. Çünkü sadece savunma yapan Denizlispor’a karşı Galatasaray pozisyon üretmekte zorlanıyordu. Cılız bir kontrataktan bir de gol yiyince “böyle rotasyon olur mu?” tepkisi hızla yükselmeye başladı. Tam bu sırada Denizlispor anlamsız bir penaltı yaptı. Ve ilk yarı 1-1 sona erdi.
Rijkaard ikinci yarıda da aynı kadroda ısrar etti. Yine rakibine güveniyordu ve aralarında çok güç farkı olduğunu düşünüyordu. Ve haksız da çıkmadı. Galatasaray biraz tempo yaptı ve üç ilginç gol buldu. İlginç diyorum, galibiyet golü kafayla sahanın en kısa futbolcusu Arda’dan geldi. Savunmalar genelde kısa oyuncuları ciddiyete almaz. Örnek Jaba mesela. Üzerine Keita’nın yaptırdığı bir penaltı golü Denizlispor’un gardını düşürdü. Ardından Keita, Baros’a boş kaleye attıracakken,

Yazının Devamı