Rıdvan Dilmen

Rıdvan Dilmen

rdilmen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları


Unutulanlar
2002 - 2003 sezonu başlarken tüm otoritelerin ortak düşüncesi, sezonun geçmiş yıllara göre daha heyecanlı, daha kaliteli, bolca tartışmaların hatta kavgaların olacağı yönündeydi. Açıkçası benim de düşüncem buydu. Fenerbahçe iki yıldızda kalmış, şampiyon olup rakibi Galatasaray’ı yakalayıp üçüncü yıldızı göğsüne takmak, Avrupa’da da final oynamak istiyordu. Yönetim de büyük harcamalar yapıyordu.
Galatasaray’da geçen sezon ortasında yönetim değişmiş, şampiyon olunmasına rağmen teknik adam değişikliğiyle hedef büyümüştü. Türkiye Ligi ve Avrupa Kupaları’nda hedefi çok büyüktü. Beşiktaş’ta bütün Beşiktaşlılar’a 100. yıl sözü ezberletilmişti. Her ne olursa olsun bu yıl şampiyonluk isteniyordu. Hatta Avrupa Kupaları dahi ikinci plandaydı. Yani bütün camialar şampiyonluğa kilitlenmişti.
Şampiyonluk yarışında araya Gaziantep, Trabzon ve Gençlerbirliği de girdi. Sezon ortasına yaklaşıldığında da sekiz-dokuz takım düşme potasında. Yukarıda da, altta da yarış devam ediyor. Dolayısıyla gerginlikler hat safhada.
Daha önceki yıllara dönüp bakalım. Gündemde hep ilk sıralarda hakem hataları vardı. Hakemler futbolun baş aktörleriydi. Futbolculardan da fazla şöhret olmuşlardı. Bu sezon ise hakemler hiç gündemde değil. Çünkü onlar bu sezon futbolun önünde gidiyorlar. Futbolun her parçasında daha formda ve işlerini iyi yapıyorlar. Kimse de "helal olsun" demiyor. Teknik direktörlerle medya arasındaki tartışmalar yöneticilerin biribirleriyle olan tartışmaları, taraftarların hırçınlığının yanı sıra Türkiye’nin iki önemli hakem yorumcusu birbirlerine düştü. Herkes kavga ede dursun, hakemlerimiz ligimizin kalitesinin üzerinde maçlar yönetiyorlar.

Tuncay, Fenerbahçe’nin en olumlu transferi. Allah sakatlık bela vermezse 13 - 14 yıl Fenerbahçe ve Türk futboluna hizmet eder. Cemil Turan’ı da kutluyorum. Ne şartlarla aldığını biliyorum Tuncay’ı. Çok yetenekli bir oyuncu, herşeyden önce iyi futbol oynamayı çok seviyor ve devamlılığı da çok. Her geçen gün de daha iyi olur. Ancak Raşit Çetiner’in elinde yıldız gibi oynuyor. Fenerbahçe’de çoğunlukla sağ ve sol tarafta oynadığı için iyi niyeti ile mücadele ediyor ama yıldız değil. Olmaz mı ? Tabii ki olur. Forvete yakın orta saha oynadığı süre içerisinde yıldızdır. Ama Lorant’ın kullandığı gibi değildir.

Maçı anlatan İtalyan RAİ kanalının yorumcusu "Yaşasın, Türkiye gibi bir takım karşısında bareberliği sağlayabildik. Ve artık boyun eğmiyoruz" demiş.. Bugünleri gördüğümüz için çok mutluyum. Günümüzde takımlar arasında fazla güç farkı yok. Saha avantajları, günlük şartlar, oyuncuların bireysel hataları maçın sonucunu tayin ediyor. Diğerlerinden farklı üç dört tane çok iyi takım kaldı Dünya’da. İşte onlardan biri de biziz. Milli Takımımız’ı izlerken zevk alıyorum. Futbol adına ne varsa, takımımızda var. Mücadele, arzu, kollektif oyun, kendine güven, ne ararsan var. Milli Takımımız’ın kaybettiği her maç benim için sürpriz olur.
NOT: Gazetelerde Emre ve Okan’ın derbi için çıkarıldığını yazıyor. İnanmak istemem. Fatih Akyel, Kaptan Bülent ve İlhan Mansız’ın da çok önemli maçları var. Acaba Şenol Güneş’in Cuper ile arası iyi de, Lorant, Lucescu ve Fatih Terim’le küs mü ?

Futbolculuğumda en çok gündemde olduğum zamanlar.. Etiler’de taksiye bindim, Bebek’e gidiyorum. Taksici yüzüme baktı "Abi sen Rıdvan mısın ?" dedi. "Evet" dedim bende. "Yeme bizi. Beni mi kandırıyorsun ?" dedi. Ben de cevap vermedim. Bebek’te taksiden inerken, üç dört çocuk top oynuyordu. "Aaa... Rıdvan abi.. Nasılsın ?" dediler. Taksici hemen atladı. "Kerizlere bak. Onlar da Rıdvan zannetti".