Bütün askeri uzmanlar, ABDnin Iraka karşı savaşı, çok yoğun hava akınları ile başlatacağını öne sürmüşlerdi. Bu bağlamda, ilk hücumda Bağdat ve diğer merkezlere binlerce Amerikan füzesinin yağacağı ve kara harekatının da "bu büyük şoku" izleyeceği söyleniyordu.Oysa Başkan Bushun "vur" emri üzerine dün sabaha karşı 04.33te Körfez bölgesinden Bağdatın belirli noktalarına karşı sadece 40 füze fırlatıldı.Bu hava akınının daha önce belirlenen planlardan farklı biçimde bu kadar sınırlı tutulmasının bir nedeni var: Bush, son dakikada CIAdan kendisine aktarılan bir istihbarat raporuna dayanarak, Saddamı yardımcıları ile birlikte toplantı halinde bulunduğu bildirilen bir mahali hedef almayı alelacele kararlaştırdı.Ne var ki, tahrip edilen hedef, yanlış adres çıktı! Saddam 3 saat sonra televizyonda boy gösterdi!Gerçekten eğer Saddam vurulsaydı, savaş belki daha başlamadan sona erebilirdi. Bush da zaten bunu hesaplamıştı. Ama bu hesap Bağdattan geri döndü! * * *Bunu takiben ABD dün akşamdan itibaren daha yoğun hava saldırılarına geçti. Ama anlaşılan, esas "büyük taarruz" önümüzdeki saatlerde veya günlerde gerçekleştirilecek. Ve o zaman maalesef daha kanlı ve tirajik savaş sahneleri
<#comment>#comment> Ve beklenen savaş - bütün dramatik yönlerinin yanı sıra - beklenmedik ve garip bir şekilde başladı...
Bütün askeri uzmanlar, ABD’nin Irak’a karşı savaşı, çok yoğun hava akınları ile başlatacağını öne sürmüşlerdi. Bu bağlamda, ilk hücumda Bağdat ve diğer merkezlere binlerce Amerikan füzesinin yağacağı ve kara harekatının da "bu büyük şoku" izleyeceği söyleniyordu.
Oysa Başkan Bush’un "vur" emri üzerine dün sabaha karşı 04.33’te Körfez bölgesinden Bağdat’ın belirli noktalarına karşı sadece 40 füze fırlatıldı.
Bu hava akınının daha önce belirlenen planlardan farklı biçimde bu kadar sınırlı tutulmasının bir nedeni var: Bush, son dakikada CIA’dan kendisine aktarılan bir istihbarat raporuna dayanarak, Saddam’ı yardımcıları ile birlikte toplantı halinde bulunduğu bildirilen bir mahali hedef almayı alelacele kararlaştırdı.
Ne var ki, tahrip edilen hedef, yanlış adres çıktı! Saddam 3 saat sonra televizyonda boy gösterdi!
Gerçekten eğer Saddam vurulsaydı, savaş belki daha başlamadan sona erebilirdi. Bush da zaten bunu hesaplamıştı. Ama bu hesap Bağdat’tan geri döndü!
Bu konudaki tepkilere bakıyoruz: Pek çokları (bu arada ABDye destek verilmesine karşı çıkanlar da) şimdi hükümeti kararsız ve tutarsız davranmakla suçluyor ve bu yüzden Türkiyenin zarara uğradığını söylüyor veya yazıyor...Oysa hükümetin ABD askerlerine geçiş izni veren tezkereyi sunduğu (ve Meclisin bunu kabul etmediği) günlerde, ortaya atılan görüş şuydu: Türkiye bu savaşa hiçbir şekilde bulaşmamalı, ABD ile hiçbir angajmana girmemeli. Zaten Türkiye olmadan Bush bu savaşa girişmeye cesaret edemez, hele Türkiyeyi "by - pass" edip "B planı"nı uygulayamaz!..Şimdi bu görüşü savunanlar, gerçekle karşı karşıya: ABD Türkiyenin kara birlikleri konusunda işbirliğini artık istemiyor bile. Savaşı B veya alfabenin başka bir harfini taşıyan alternatif planlarla yürütecek. Aynen başta Washingtonda birçok yetkilinin uyardığı gibi. Ama o zaman bunu bazıları ciddiye almamıştı...* * *BUSHun Saddama ültimatomu vermesinden sonra işin ciddiyeti nihayet anlaşıldı. ABD savaşa gidiyor. Türkiyenin ayak sürümesi, kararsız davranması artık mümkün değil. Zaten bu kez kendisinden istenen hava sahasını açmasından ibaret (daha birçok ülkenin yaptığı gibi).Bunu kabul etmezse, siyasi ve askeri alanda - ileride
<#comment>#comment> Son gelişmelerin ışığında, Türkiye ABD’nin Irak’la ilgili isteklerini başta kabul etmemekle iyi mi, kötü mü yaptı?
Bu konudaki tepkilere bakıyoruz: Pek çokları (bu arada ABD’ye destek verilmesine karşı çıkanlar da) şimdi hükümeti kararsız ve tutarsız davranmakla suçluyor ve bu yüzden Türkiye’nin zarara uğradığını söylüyor veya yazıyor...
Oysa hükümetin ABD askerlerine geçiş izni veren tezkereyi sunduğu (ve Meclis’in bunu kabul etmediği) günlerde, ortaya atılan görüş şuydu: Türkiye bu savaşa hiçbir şekilde bulaşmamalı, ABD ile hiçbir angajmana girmemeli. Zaten Türkiye olmadan Bush bu savaşa girişmeye cesaret edemez, hele Türkiye’yi "by - pass" edip "B planı"nı uygulayamaz!..
Şimdi bu görüşü savunanlar, gerçekle karşı karşıya: ABD Türkiye’nin kara birlikleri konusunda işbirliğini artık istemiyor bile. Savaşı B veya alfabenin başka bir harfini taşıyan alternatif planlarla yürütecek. Aynen başta Washington’da birçok yetkilinin uyardığı gibi. Ama o zaman bunu bazıları ciddiye almamıştı...
* * *
BUSH’un Saddam’a ültimatomu vermesinden sonra işin ciddiyeti nihayet anlaşıldı. ABD savaşa gidiyor. Türkiye’nin ayak sürümesi, kararsız davranması artık
Savaş başlayınca, cepheden gelecek haberlere göre, işin askeri ve insani yönleri konuşulacak...Savaştan sonra ise, Irakın ve bölgenin geleceği konusu - yani siyasi ve ekonomik boyutu - görüşmelere hakim olacak...Şu sırada Irak krizi akademik veya insancıl açıdan (ve de idealist bir yaklaşımla) ele alınırken, savaş ve hele savaş sonrası dönemde, daha pragmatik biçimde değerlendirilecek. Büyük olasılıkla halen savaşa karşı çıkan birçok ülke, o aşamada kendi ulusal çıkarlarının da öne çıkması ile, Irakta ve bölgede yeni düzenin oluşması sürecine katılmak isteyecek.Özellikle bölgede çıkarları olan Fransa, Almanya, Rusya gibi ülkeler, Iraka karşı savaşı neredeyse tek başına yürütecek olan ABDyi, Saddam sonrası dönemde, kendi başına bırakmamak için devreye girmekte tereddüt etmeyecekler...***ABDnin Irakı vurmak üzere olduğu şu sırada, birçok kavramlar tartışılıyor: Yasallık, meşruiyet, tek yanlılık, önleyici müdahale gibi...Bush yönetiminin BM Güvenlik Konseyinden yeni bir karar çıkartmadan Iraka karşı güç kullanması "legal" ve "meşru" bir hareket midir? ABDnin şimdi Bush doktrini adı altında "tek yanlılık" ve "önleyicilik" ("unilateralism" ve "pre - emtiveness") esaslarını öne sürerek
<#comment>#comment> Savaşa birkaç gün kala dünya ABD’nin Irak’a karşı askeri harekata geçmesinin özellikle hukuki ve ahlaki yönünü hararetle tartışıyor...
Savaş başlayınca, cepheden gelecek haberlere göre, işin askeri ve insani yönleri konuşulacak...
Savaştan sonra ise, Irak’ın ve bölgenin geleceği konusu - yani siyasi ve ekonomik boyutu - görüşmelere hakim olacak...
Şu sırada Irak krizi akademik veya insancıl açıdan (ve de idealist bir yaklaşımla) ele alınırken, savaş ve hele savaş sonrası dönemde, daha pragmatik biçimde değerlendirilecek. Büyük olasılıkla halen savaşa karşı çıkan birçok ülke, o aşamada kendi ulusal çıkarlarının da öne çıkması ile, Irak’ta ve bölgede yeni düzenin oluşması sürecine katılmak isteyecek.
Özellikle bölgede çıkarları olan Fransa, Almanya, Rusya gibi ülkeler, Irak’a karşı savaşı neredeyse tek başına yürütecek olan ABD’yi, Saddam sonrası dönemde, kendi başına bırakmamak için devreye girmekte tereddüt etmeyecekler...
***
Türkiye son günlerde içte kamuoyunun tepkisi ve hükümet değişikliği, dışta da Güvenlik Konseyinin ve savaşa karşı çıkan ülkelerin duruşu gibi faktörleri dikkate alarak, bir bekleme (veya oyalama) stratejisi benimsemiş görünüyordu. AKP lideri Tayyip Erdoğanın Başbakanlığı devralmasından sonra da, bu taktiği sürdürmek istediği izlenimi yaratıldı.Ne var ki, artık beklemek veya işi sürüncemede bırakmak için zaman kalmadığı apaçık. Azor zirvesinden çıkan mesaj ABDnin Iraka karşı askeri harekatı Güvenlik Konseyinin kararı ne olursa olsun mutlaka gerçekleştireceği yönünde. Bunun da bu hafta içinde olması olasılığı da çok yüksek...***BU durumda ABDnin Türkiyeden istediği ve şimdiye kadar gelmeyen destekten umudunu kestiği ve buna göre harekat planlarını yeniden düzenlediği görülüyor.Nitekim ABDnin son olarak Türkiyenin hiç olmazsa hava sahasını açması için yaptığı başvuruya yanıt almaması ve bunun ancak önümüzdeki hafta ele alınabileceğinin söylenmesi, Pentagonu "alternatif arayışlar"ına sevk etmiş bulunuyor.Türkiyenin bu tavrı, açıkçası ABDyi - yönetimi, Kongresi ve kamuoyu ile - Türkiyeye karşı soğutuyor. Amerikalıları rahatsız eden husus, Ankaranın çeşitli beyanları ile destek
<#comment>#comment> Irak savaşı ile ilgili geri sayımın başladığı şu sırada Ankara pozisyonunu netleştirebilecek mi? Yoksa belirsiz tavrını sürdürmeyi mi yeğleyecek?
Türkiye son günlerde içte kamuoyunun tepkisi ve hükümet değişikliği, dışta da Güvenlik Konseyi’nin ve savaşa karşı çıkan ülkelerin duruşu gibi faktörleri dikkate alarak, bir bekleme (veya oyalama) stratejisi benimsemiş görünüyordu. AKP lideri Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı devralmasından sonra da, bu taktiği sürdürmek istediği izlenimi yaratıldı.
Ne var ki, artık beklemek veya işi sürüncemede bırakmak için zaman kalmadığı apaçık. Azor zirvesinden çıkan mesaj ABD’nin Irak’a karşı askeri harekatı Güvenlik Konseyi’nin kararı ne olursa olsun mutlaka gerçekleştireceği yönünde. Bunun da bu hafta içinde olması olasılığı da çok yüksek...
***
BU durumda ABD’nin Türkiye’den istediği ve şimdiye kadar gelmeyen destekten umudunu kestiği ve buna göre harekat planlarını yeniden düzenlediği görülüyor.
Nitekim ABD’nin son olarak Türkiye’nin hiç olmazsa hava sahasını açması için yaptığı başvuruya yanıt almaması ve bunun ancak önümüzdeki hafta ele alınabileceğinin söylenmesi, Pentagon’u "alternatif arayışlar"ına sevk