Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Irak savaşı ile ilgili geri sayımın başladığı şu sırada Ankara pozisyonunu netleştirebilecek mi? Yoksa belirsiz tavrını sürdürmeyi mi yeğleyecek?
Türkiye son günlerde içte kamuoyunun tepkisi ve hükümet değişikliği, dışta da Güvenlik Konseyi’nin ve savaşa karşı çıkan ülkelerin duruşu gibi faktörleri dikkate alarak, bir bekleme (veya oyalama) stratejisi benimsemiş görünüyordu. AKP lideri Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı devralmasından sonra da, bu taktiği sürdürmek istediği izlenimi yaratıldı.
Ne var ki, artık beklemek veya işi sürüncemede bırakmak için zaman kalmadığı apaçık. Azor zirvesinden çıkan mesaj ABD’nin Irak’a karşı askeri harekatı Güvenlik Konseyi’nin kararı ne olursa olsun mutlaka gerçekleştireceği yönünde. Bunun da bu hafta içinde olması olasılığı da çok yüksek...
***
BU durumda ABD’nin Türkiye’den istediği ve şimdiye kadar gelmeyen destekten umudunu kestiği ve buna göre harekat planlarını yeniden düzenlediği görülüyor.
Nitekim ABD’nin son olarak Türkiye’nin hiç olmazsa hava sahasını açması için yaptığı başvuruya yanıt almaması ve bunun ancak önümüzdeki hafta ele alınabileceğinin söylenmesi, Pentagon’u "alternatif arayışlar"ına sevk etmiş bulunuyor.
Türkiye’nin bu tavrı, açıkçası ABD’yi - yönetimi, Kongre’si ve kamuoyu ile - Türkiye’ye karşı soğutuyor. Amerikalıları rahatsız eden husus, Ankara’nın çeşitli beyanları ile destek konusunda başta verdiği izlenime karşılık, fiiliyatta bu yönde hareket etmemesi ve dolayısı ile ABD’nin planlarını da altüst etmesidir. Bunu ABD çevrelerinde bir nevi takiye olarak görenler var! Bir Amerikalı analistin deyişi ile "eğer Türk hükümeti baştan hayır deseydi, bu kadar düş kırıklığı olmayacaktı..."
***
ANKARA’nın ne "evet" ne "hayır" dememesi, bir taktik mi, yoksa bir kararsızlık veya bocalama sonucu mu?
Doğrusu ikincisi daha akla yakın geliyor. Eğer bu yol bir taktik olarak seçilmişse, pek başarılı sayılmaz. Yok eğer bu, kararsızlıktan kaynaklanıyorsa (ki çoğu gözlemci bu kanıda) bir vizyon ve siyasi irade eksikliği var demektir.
ABD’nin harekete geçmek üzere olduğu bir sırada devam eden bu halin, sonuçta Türkiye için ciddi sıkıntılar yaratacağı açık. Daha önce de yetkililer tarafından öngörülen ekonomik ve siyasal olumsuzlar, şimdi kapıda. (Piyasaların dünkü tepkisi bunun ilk göstergesidir)...
Bu politikanın ekonomideki olası tahribatı kadar, siyasi alanda Kuzey Irak’taki kritik gelişmeler üzerindeki etkileri, büyük kaygı yaratıyor. Son günlerde sözü edilen olası Türk - Kürt çatışması, kuzey cephesinde ABD askerlerinin birdenbire karşılarında Türk askerlerini bulması gibi senaryolar, gerçekten ürkütücüdür.
Hükümet - ve Meclis - ABD’nin taleplerini kabul eder veya etmez; ama Ankara’nın böyle senaryoları önlemek için mutlaka ABD ile - ve de Kuzey Irak’taki Kürtler ile - oturup konuşması gerekiyor. Savaş ve savaş sonrası dönemde çok sıkı bir eşgüdüme ve işbirliğine ihtiyaç vardır. Umarız bugün Ankara’da ilgili temsilcilerle yapılacak görüşmeler bu yolu açar...