Takvimler uyuşmuyor...

11 Mart 2003

Bu ilimizin ne kadar uluslararası ün kazandığını anlamak için pazar günkü ve dünkü yabancı gazetelerin, radyoların ve televizyonların haberlerine - hatta yorumlarına - bir bakmak yeter.Dış medya ve diplomasi çevrelerinde Siirt seçimlerinin sonucu iki ayrı açıdan ele alınıp değerlendiriliyor.Birincisi, Türk demokrasisi açısından... Olayın Türkiyede siyasi sistemin oturması, asker ile AKP arasındaki ilişkilerin normalleşmesi üzerinde duruluyor.Örneğin BBCnin Ortadoğu uzmanı Roger Hardingin yaptığı şu analiz dikkat çekici: "Dünyada demokrasi ile İslamın uyum halinde olabileceğini gösterecek bir ülke varsa, o da Türkiyedir. Türkiyede İslam tabanlı bir parti, seçim yolu ile iktidara gelip modern, demokratik ve laik bir ülkeyi yönetebileceğini gösteriyor. Eğer bu deneyim başarılı olursa, gerçekten İslam ile demokrasinin bağdaşabileceğini gösterecek ve bu, İslam dünyası için de bir model oluşturabilecektir..."***DÜNYANIN dikkatlerini Siirt üzerine asıl çeken husus, seçim sonucunda başbakanlığı devralacak olan Erdoğanın "çok acil" Irak sorunu ile gene acil sayılan Kıbrıs meselesinde nasıl bir yol izleyeceği konusudur.Bu bağlamda Amerikalısı, Avrupalısı ve Arabı ile herkesin merak ettiği

Yazının Devamı

Takvimler uyuşmuyor...

11 Mart 2003


<#comment> Kim derdi ki Siirt dünya medyasında ve diplomatik çevrelerinde birdenbire ilgi odağı olacak, Irak meselesi ve Başkan Bush’un politikası ile - dolaylı olarak da olsa - irtibatlandırılacak...
Bu ilimizin ne kadar uluslararası ün kazandığını anlamak için pazar günkü ve dünkü yabancı gazetelerin, radyoların ve televizyonların haberlerine - hatta yorumlarına - bir bakmak yeter.
Dış medya ve diplomasi çevrelerinde Siirt seçimlerinin sonucu iki ayrı açıdan ele alınıp değerlendiriliyor.
Birincisi, Türk demokrasisi açısından... Olayın Türkiye’de siyasi sistemin oturması, asker ile AKP arasındaki ilişkilerin normalleşmesi üzerinde duruluyor.
Örneğin BBC’nin Ortadoğu uzmanı Roger Harding’in yaptığı şu analiz dikkat çekici: "Dünyada demokrasi ile İslamın uyum halinde olabileceğini gösterecek bir ülke varsa, o da Türkiye’dir. Türkiye’de İslam tabanlı bir parti, seçim yolu ile iktidara gelip modern, demokratik ve laik bir ülkeyi yönetebileceğini gösteriyor. Eğer bu deneyim başarılı olursa, gerçekten İslam ile demokrasinin bağdaşabileceğini gösterecek ve bu, İslam dünyası için de bir model oluşturabilecektir..."
***

Yazının Devamı

Kim kimden yana?

8 Mart 2003

Bushun son açıklaması, ABDnin kim ne derse desin veya ne yaparsa yapsın, Irakı vurmaya kararlı olduğunu, bu kez daha da açık biçimde, ortaya koydu. Söylediklerinin anlamı şu: Saddamın silahsızlanma konusunda son yaptıklarının hiçbir değeri yok. ABD artık zaman kaybetmeyecek ve harekete geçecek. Güvenlik Konseyinin ne karar vereceği önemli değil. Varsın Fransa ve Rusya vetosunu kullansın. ABDnin BMnin desteğine ihtiyacı yok!..***BUSHun söyledikleri, artık açıkça savaş işaretini veriyor. Ne zaman için? Öyle anlaşılıyor ki, önümüzdeki hafta bu sorunun yanıtı daha net ortaya çıkacak. Yani BM Güvenlik Konseyinde dananın kuyruğu birkaç gün içinde kopacak gibi görünüyor.Savaş çıktıktan sonra son günlerde oluşan Fransa - Almanya - Rusya ekseni ABDye göz yumar veya ona yaklaşır mı, yoksa ona karşı çıkmaya devam mı eder? Asıl önemli olan budur. Eğer bu eksen sağlam durur ve ona bazı yeni katılmalar da olursa, (Çin gibi), dünya yeniden soğuk savaş yıllarında olduğu gibi, bir "bloklaşma"ya gidebilir.Kuşkusuz bu tehlikeli bir "gidiş" olur. Bir yandan ABD ve İngilterenin başını çektiği cephe (ki buna özellikle bazı Doğu Avrupa ülkeleri de dahil olmak eğiliminde), diğer yandan da Fransa -

Yazının Devamı

Kim kimden yana?

8 Mart 2003


<#comment> Ne Rusya’nın "nyet"i, ne Fransa’nın "non"u, ne de Almanya’nın "nein"ı, Başkan Bush’un kafasını değiştirmeye yetiyor! Tıpkı, New York’tan Sidney’e kadar dünyanın dört yanından yükselen "no" seslerinin - ve de TBMM’nin "hayır" kararının - hiçbir etkisi olmadığı gibi...
Bush’un son açıklaması, ABD’nin kim ne derse desin veya ne yaparsa yapsın, Irak’ı vurmaya kararlı olduğunu, bu kez daha da açık biçimde, ortaya koydu. Söylediklerinin anlamı şu: Saddam’ın silahsızlanma konusunda son yaptıklarının hiçbir değeri yok. ABD artık zaman kaybetmeyecek ve harekete geçecek. Güvenlik Konseyi’nin ne karar vereceği önemli değil. Varsın Fransa ve Rusya vetosunu kullansın. ABD’nin BM’nin desteğine ihtiyacı yok!..
***
BUSH’un söyledikleri, artık açıkça savaş işaretini veriyor. Ne zaman için? Öyle anlaşılıyor ki, önümüzdeki hafta bu sorunun yanıtı daha net ortaya çıkacak. Yani BM Güvenlik Konseyi’nde dananın kuyruğu birkaç gün içinde kopacak gibi görünüyor.
Savaş çıktıktan sonra son günlerde oluşan Fransa - Almanya - Rusya ekseni ABD’ye göz yumar veya ona yaklaşır mı, yoksa ona karşı çıkmaya devam mı eder? Asıl önemli olan budur. Eğer bu eksen sağlam durur ve ona bazı

Yazının Devamı

Amaca açıklık getirmek gerek...

6 Mart 2003

Bu kişilerin verdiği son demeçler olayı şu şekilde algıladıklarını gösteriyor: Bölgeye çok büyük sayıda Türk askeri gelecek ve burayı işgal edecek, yerel halkın isteklerine set çekecek, iç işlerine müdahale edecek...Tabii ki bu doğru değil, ama öyle bir izlenim - ve kaygı - yerleşmiş bir kere. Ankaranın da bu yanlış kanıyı değiştirmek için gerekeni yaptığı da söylenemez...***IRAKa karşı olası harekât haberleri çıktığı günden itibaren Türkiyenin Kuzey Iraka büyük sayıda (bu rakamı 80 ile 100 bine kadar çıkaranlar oldu) asker sevk edeceği söylendi. Diğer bir deyişle, Kuzey Irakta mevcut askeri varlığın, belirli amaçlarla geniş çapta büyütüleceğinden söz edildi.Zihinleri karıştıran da, amaçlarla ilgili yapılan farklı beyanlar oldu. Başta büyük sayıda asker sevkinin olası bir göçü Kuzey Irakta sınırlandırmak (yani 1991de olduğu gibi Türkiyeye kaymasını önlemek) için gerçekleştirileceği belirtildi. Doğrusu bu argüman (zikredilen sayıların büyüklüğü karşısında) pek inandırıcı görünmedi. Üstelik Kuzey Iraktaki yerel makamlar, kendilerinin bu sorununun üstesinden geleceklerini, ama gerekirse Türkiyeden yardım isteyeceklerini bildirdiler.Başka ağızlardan farklı argümanlar da duyuldu:

Yazının Devamı

Amaca açıklık getirmek gerek...

6 Mart 2003


<#comment> Kuzey Irak’ta birkaç yıldan beri Türk askeri varlığının bulunduğunu bölgedeki Kürtler dahil herkes biliyor. Buna şimdiye kadar ses çıkaran olmadı. Oysa şimdi iş değişti. Kürt liderleri - ve onlarla birlikte önde gelen Iraklı muhalefet mensupları - bölgede Türk askerini görmek istemediklerini söylüyorlar.
Bu kişilerin verdiği son demeçler olayı şu şekilde algıladıklarını gösteriyor: Bölgeye çok büyük sayıda Türk askeri gelecek ve burayı işgal edecek, yerel halkın isteklerine set çekecek, iç işlerine müdahale edecek...
Tabii ki bu doğru değil, ama öyle bir izlenim - ve kaygı - yerleşmiş bir kere. Ankara’nın da bu yanlış kanıyı değiştirmek için gerekeni yaptığı da söylenemez...
***
IRAK’a karşı olası harekât haberleri çıktığı günden itibaren Türkiye’nin Kuzey Irak’a büyük sayıda (bu rakamı 80 ile 100 bine kadar çıkaranlar oldu) asker sevk edeceği söylendi. Diğer bir deyişle, Kuzey Irak’ta mevcut askeri varlığın, belirli amaçlarla geniş çapta büyütüleceğinden söz edildi.
Zihinleri karıştıran da, amaçlarla ilgili yapılan farklı beyanlar oldu. Başta büyük sayıda asker sevkinin olası bir göçü Kuzey Irak’ta sınırlandırmak (yani 1991’de olduğu gibi

Yazının Devamı

Kuzey Irak krizi...

5 Mart 2003

Son ciddi gelişme, Erbil ve diğer bazı kentlerde on binlerce Iraklı Kürdün sokaklara dökülüp Türkiyenin bölgeye asker göndermesine karşı çıkmasıdır. Bu gösterilerde sergilenen (Türk bayrağının yakılması ve Türk ordusuna karşı "intifada" çağrısının yapılması gibi) çirkin manzaralar, bunun bir kışkırtma ve manipülasyon sonucu olduğu konusunda hiç kuşku bırakmıyor.Son günlerde, özellikle Selahaddinde yapılan toplantı sırasında ve sonrasında, bazı Kürt yöneticilerinin Türk ordusunun bu bölgeye girmesi halinde direniş ile karşılaşacağı yolundaki sözleri, zaten yeterince bir provokasyon oluşturmuş ve gerginlik yaratmıştır.Öyle anlaşılıyor ki, şimdi peşmergeleri tek bir güç olarak birleştirmeye karar veren Kürt liderleri, TBMMnin Türk askerlerinin de Kuzey Iraka gönderilmesini kapsayan tezkereyi reddetmesinden de cesaret alıyorlar. Ve ABDnin bundan sonra olası bir "kuzey cephesi" harekatında, peşmergelere daha çok ihtiyaç duyacağını ve böylece kendi isteklerini dikkate almak zorunda kalacağını hesaplıyorlar...***TÜRKİYEnin Kuzey Irakta neden ve hangi amaçlarla askeri bir varlık bulundurmak istediği, ne yazık ki ne Ankara tarafından dünyaya iyi izah edilmiş, ne de bölgedeki ülkeler (ve

Yazının Devamı

Kuzey Irak krizi...

5 Mart 2003


<#comment> Kuzey Irak’taki durum, bir dizi gelişmenin ardından Türkiye için kaygı verici bir hal almış bulunuyor.
Son ciddi gelişme, Erbil ve diğer bazı kentlerde on binlerce Iraklı Kürdün sokaklara dökülüp Türkiye’nin bölgeye asker göndermesine karşı çıkmasıdır. Bu gösterilerde sergilenen (Türk bayrağının yakılması ve Türk ordusuna karşı "intifada" çağrısının yapılması gibi) çirkin manzaralar, bunun bir kışkırtma ve manipülasyon sonucu olduğu konusunda hiç kuşku bırakmıyor.
Son günlerde, özellikle Selahaddin’de yapılan toplantı sırasında ve sonrasında, bazı Kürt yöneticilerinin Türk ordusunun bu bölgeye girmesi halinde direniş ile karşılaşacağı yolundaki sözleri, zaten yeterince bir provokasyon oluşturmuş ve gerginlik yaratmıştır.
Öyle anlaşılıyor ki, şimdi peşmergeleri tek bir güç olarak birleştirmeye karar veren Kürt liderleri, TBMM’nin Türk askerlerinin de Kuzey Irak’a gönderilmesini kapsayan tezkereyi reddetmesinden de cesaret alıyorlar. Ve ABD’nin bundan sonra olası bir "kuzey cephesi" harekatında, peşmergelere daha çok ihtiyaç duyacağını ve böylece kendi isteklerini dikkate almak zorunda kalacağını hesaplıyorlar...
***
TÜRKİYE’nin Kuzey Irak’ta

Yazının Devamı