Bekleme süreci...

4 Mart 2003

Türk hükümeti Meclisin tezkere darbesinden sonra ne yapacağını, içine düşülen karışık ve zor durumdan nasıl çıkılacağını değerlendiriyor. Ve anlaşılan, yeni bir tezkere girişimi için, iç ve dış koşulların olgunlaşmasını bekliyor.ABD yönetimi de, tezkere şokundan sonra, Iraka karşı askeri harekat planlarını gündeme getirerek kuzey cephesi opsiyonunu yeniden değerlendiriyor. Ve öyle görünüyor ki, şimdilik Türkiyenin tezkere konusundaki nihai tavrının netleşmesini bekliyor...Bu "bekleme" sürecinde, bir kez daha Bush yönetiminin "acil" takvimi ile, Gül iktidarının daha geniş zamana yaymaya çalıştığı "değerlendirme - bekleme" süreci birbiriyle çatışıyor.***HÜKÜMETİN (ve iktidar partisinin) yeni bir tezkere girişimi için fazla acele etmek eğiliminde olmadığı açık. Bu durumda ABD daha ne kadar bekleyebilir?Washingtondan gelen bilgiler, yönetimin de bu konuda kesin karar noktasına henüz gelmediğini gösteriyor. Pentagona sabırsızlananlar, haftalardır Akdenizde bekleyen gemilere artık Körfeze yönlenmeleri emrinin verilmesini isterken, Dışişleri Bakanlığı çevreleri Ankaradan net bir sinyal gelinceye kadar (kısa bir süre daha) beklenmesinden yana görünüyorlar.Ama Washingtondaki bir analistin

Yazının Devamı

Bekleme süreci...

4 Mart 2003


<#comment> Şu anda herkes "değerlendirme ve bekleme" aşamasında...
Türk hükümeti Meclis’in tezkere darbesinden sonra ne yapacağını, içine düşülen karışık ve zor durumdan nasıl çıkılacağını değerlendiriyor. Ve anlaşılan, yeni bir tezkere girişimi için, iç ve dış koşulların olgunlaşmasını bekliyor.
ABD yönetimi de, tezkere şokundan sonra, Irak’a karşı askeri harekat planlarını gündeme getirerek kuzey cephesi opsiyonunu yeniden değerlendiriyor. Ve öyle görünüyor ki, şimdilik Türkiye’nin tezkere konusundaki nihai tavrının netleşmesini bekliyor...
Bu "bekleme" sürecinde, bir kez daha Bush yönetiminin "acil" takvimi ile, Gül iktidarının daha geniş zamana yaymaya çalıştığı "değerlendirme - bekleme" süreci birbiriyle çatışıyor.
***
HÜKÜMETİN (ve iktidar partisinin) yeni bir tezkere girişimi için fazla acele etmek eğiliminde olmadığı açık. Bu durumda ABD daha ne kadar bekleyebilir?

Yazının Devamı

Bir kritik tarih daha...

28 Şubat 2003

İşte 28 Şubat geldi ve Kıbrıs sorunu, belki de yakın tarihin en kritik aşamasına girdi.BM Genel Sekreteri Kofi Annan, kendi adı verilen çözüm planının üçüncü - ve son - versiyonunu taraflara kabul ettirmek için Ankara - Atina - Lefkoşa turnesini, bugün tamamlıyor. Bu kez, taraflara bir nevi ültimatom sayılacak "son" bir çağrıda bulunarak...Lefkoşada dün Rauf Denktaş, Glafkos Klerides ve Tasos Papadopulos ile görüşen Annanın "Size anlaşmanız için en son olarak 10 Marta kadar bir süre tanıyorum" dedikten sonra, şu uyarıda bulunduğu anlaşılıyor: "Plan üzerinde mutabık kalırsanız, ne ala. Yoksa planı halkoyuna sunacaksınız. Bu bağlamda, referandumu 30 Martta yapacağınızı da taahhüt ediniz..."İşte, Türk ve Rum liderleri bugün Annan ile - belki son kez olarak bir araya geldiklerinde - bu beklenmedik ültimatoma cevaplarını verecekler. Bu arada Kleridesin de bugün siyasi kariyerinin son günü olduğunu, bundan sonra Denktaşın karşısında yeni Başkan seçilen Papadopulosun yer alacağını hatırlatalım.***KIBRIS müzakere sürecinde (bu süreç çeşitli aralıklarla yıllardan beri devam ediyor), zaman zaman son tarih limitleri ("deadline") konmuş, ama çoğu kez bunlar ya uzatılmış, ya da

Yazının Devamı

Bir kritik tarih daha...

28 Şubat 2003


<#comment> Üç ay önce BM’nin belirlediği takvime göre bugün, 28 Şubat, Kıbrıs’ta "tarihi mutabakat" için son tarih ("deadline") olacaktı.
İşte 28 Şubat geldi ve Kıbrıs sorunu, belki de yakın tarihin en kritik aşamasına girdi.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan, kendi adı verilen çözüm planının üçüncü - ve son - versiyonunu taraflara kabul ettirmek için Ankara - Atina - Lefkoşa turnesini, bugün tamamlıyor. Bu kez, taraflara bir nevi ültimatom sayılacak "son" bir çağrıda bulunarak...
Lefkoşa’da dün Rauf Denktaş, Glafkos Klerides ve Tasos Papadopulos ile görüşen Annan’ın "Size anlaşmanız için en son olarak 10 Mart’a kadar bir süre tanıyorum" dedikten sonra, şu uyarıda bulunduğu anlaşılıyor: "Plan üzerinde mutabık kalırsanız, ne ala. Yoksa planı halkoyuna sunacaksınız. Bu bağlamda, referandumu 30 Mart’ta yapacağınızı da taahhüt ediniz..."
İşte, Türk ve Rum liderleri bugün Annan ile - belki son kez olarak bir araya geldiklerinde - bu beklenmedik ültimatoma cevaplarını verecekler. Bu arada Klerides’in de bugün siyasi kariyerinin son günü olduğunu, bundan sonra Denktaş’ın karşısında yeni Başkan seçilen Papadopulos’un yer alacağını hatırlatalım.
***

Yazının Devamı

Zor(unlu) karar...

27 Şubat 2003

Milletvekilleri hükümetin tezkeresi ile ilgili tavırlarını saptarken, oldukça karmaşık, lehte ve aleyhte argümanlar arasında güç bir tercih yapacaklar. Bir bakıma parlamenterler, gönlün arzu ettiği (ideal) ile, aklın emrettiği (realite) arasında bir seçim yapma sorumluluğu ile karşı karşıya bulunuyorlar.Kuşkusuz bu tercihi savaşa "hayır" veya "evet" olarak algılamak çok yanlış olur. Keşke mesele o kadar basit olsaydı; o zaman olası Irak savaşında ABD askerlerinin Türk topraklarından geçişi ve Türk kuvvetlerinin Kuzey Iraka sevk edilmesi konusu, belki gündeme bile gelmezdi...Aynı şekilde, bugünün esas meselesi ABDnin Iraka karşı askeri harekata girişmesinin "ahlaki" veya "meşru" olup olmadığı da değildir. Bu elbet tartışılır ve karşı da çıkılır (bu yönde çok argüman var zaten)... Ama milletvekillerinin bugün alacağı karar, Iraka karşı böyle bir askeri harekatın eninde sonunda gerçekleşeceği (bunun önlenemezliği) varsayımından hareketle, Türkiyenin "real politik" bir yaklaşımla, kendi çıkarlarını en iyi nasıl koruyacağı ile ilgilidir. Tercih yapılırken, işte bu nokta üzerinde odaklanmak gerek...***TEZKERENİN aleyhinde birçok argüman var. Başlıcaları şunlar: Bu, ABDnin bir savaşıdır,

Yazının Devamı

Zor(unlu) karar...

27 Şubat 2003


<#comment> Büyük Millet Meclisi, bugün yakın tarihinin en zor kararını verecek. Bu karar gerçekten Türkiye’nin bundan sonraki yönünü belirleyecek.
Milletvekilleri hükümetin tezkeresi ile ilgili tavırlarını saptarken, oldukça karmaşık, lehte ve aleyhte argümanlar arasında güç bir tercih yapacaklar. Bir bakıma parlamenterler, gönlün arzu ettiği (ideal) ile, aklın emrettiği (realite) arasında bir seçim yapma sorumluluğu ile karşı karşıya bulunuyorlar.
Kuşkusuz bu tercihi savaşa "hayır" veya "evet" olarak algılamak çok yanlış olur. Keşke mesele o kadar basit olsaydı; o zaman olası Irak savaşında ABD askerlerinin Türk topraklarından geçişi ve Türk kuvvetlerinin Kuzey Irak’a sevk edilmesi konusu, belki gündeme bile gelmezdi...
Aynı şekilde, bugünün esas meselesi ABD’nin Irak’a karşı askeri harekata girişmesinin "ahlaki" veya "meşru" olup olmadığı da değildir. Bu elbet tartışılır ve karşı da çıkılır (bu yönde çok argüman var zaten)... Ama milletvekillerinin bugün alacağı karar, Irak’a karşı böyle bir askeri harekatın eninde sonunda gerçekleşeceği (bunun önlenemezliği) varsayımından hareketle, Türkiye’nin "real politik" bir yaklaşımla, kendi çıkarlarını en iyi nasıl

Yazının Devamı

Kuzey Iraka müdahale nedeni

26 Şubat 2003

ABDnin olası Irak operasyonu konusu gündeme geldiğinden beri, Türk ordusu bu kez daha geniş kuvvetlerle Kuzey Irakta konuşlanmak için hazırlıklarını yapıyor. Hatta savaşın başlaması ile, sayısı 60 - 80 bin civarında tahmin edilen bir kuvvetin Kuzey Iraka gireceği de söyleniyor.Böyle bir müdahale için birkaç neden gösteriliyor: (1) Olası göç hareketinin Türk topraklarına kaymasını önlemek, yani mültecileri Kuzey Iraktaki kamplarda barındırmak. (2) Kuzey Iraktaki Türkmenlerin can ve mal güvenliğini korumak, onlara karşı herhangi bir hareketi engellemek. (3) Bölgedeki PKK/KADEK militanlarının eyleme geçmelerinin önüne geçmek. (4) Kürtlerin "arzu edilemeyen sonuçlar" yaratabilecek yeni oldu - bittiler yaratmasına meydan vermemek...Ankara, Kuzey Iraka asker göndermek için bu nedenleri, esas argüman olarak kullanıyor.***BU argümanların göç ile ilgili olanı "insani yardım" kategorisine girer. Ancak bunun için o kadar büyük güçlere gerek olmadığı da bir gerçek. Aynı şey, Türkmenlerin korunması ve PKK faaliyetinin önlenmesi için de söylenebilir. Ama, Kürtlerin "arzu edilmeyen" filli durumlar yaratmasının önüne geçmek için, böyle büyük bir kuvvete ihtiyaç olabilir.Bu son husus, resmi

Yazının Devamı

Kuzey Irak’a müdahale nedeni

26 Şubat 2003


<#comment> Türkiye’nin Kuzey Irak’taki "askeri varlığı" sır değil. Türkiye’nin bir süreden beri - ihtiyaç gördüğü hallerde - bu bölgeye belirli miktarda asker gönderdiği, gerektiğinde bunların bir kısmını geri çektiği de biliniyor.
ABD’nin olası Irak operasyonu konusu gündeme geldiğinden beri, Türk ordusu bu kez daha geniş kuvvetlerle Kuzey Irak’ta konuşlanmak için hazırlıklarını yapıyor. Hatta savaşın başlaması ile, sayısı 60 - 80 bin civarında tahmin edilen bir kuvvetin Kuzey Irak’a gireceği de söyleniyor.
Böyle bir müdahale için birkaç neden gösteriliyor: (1) Olası göç hareketinin Türk topraklarına kaymasını önlemek, yani mültecileri Kuzey Irak’taki kamplarda barındırmak. (2) Kuzey Irak’taki Türkmenlerin can ve mal güvenliğini korumak, onlara karşı herhangi bir hareketi engellemek. (3) Bölgedeki PKK/KADEK militanlarının eyleme geçmelerinin önüne geçmek. (4) Kürtlerin "arzu edilemeyen sonuçlar" yaratabilecek yeni oldu - bittiler yaratmasına meydan vermemek...
Ankara, Kuzey Irak’a asker göndermek için bu nedenleri, esas argüman olarak kullanıyor.
***
BU argümanların göç ile ilgili olanı "insani yardım" kategorisine girer. Ancak bunun için o kadar büyük

Yazının Devamı