Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Haber, Avrupa Parlamentosu'nun Dışişleri Komisyonu'nun 2006 Türkiye raporuyla ilgili. Raporun Türkiye'de ifade özgürlüğü ve insan hakları konularında yasal değişiklikler gibi meselelerde AP'nin beklentilerini ve eleştirilerini dile getirmesi normal. Zaten raporda sadece bu sorunlara değinilseydi, haber dünya ajanslarına ("Reuters"in deyişiyle) "Yaklaşan kriz için geri sayım başladı" gibi başlıklarla yansımazdı.Haberi "sıcak" hale getiren husus, Avrupalı parlamenterlerin sorun olmayan veya olmaması gereken birtakım konuları Türkiye'nin AB üyeliği için önşart olarak öne sürmesiydi.Bu konuların bir kısmı, "Biz bu filmi daha önce görmüştük" dedirten cinsten! Örneğin Ermeni soykırımı iddiası. Komisyon, "Türkiye soykırımı tam üyelik öncesi tanımalı" diye buyuruyor...Bir de, piyasaya yeni sürülmek istenen konular var. Örneğin Türkiye'nin "Süryani ve Pontus Rum soykırımını tanıması" isteniyor... Bu da nereden çıktı? Komisyondaki Yunan parlamenterlerin çantasından! Türkiye'de dikkatler haftalardan beri Lübnan üzerinde odaklandığı için, AB konusundaki gelişmeler pek ilgi çekmedi. Ancak önceki akşam Avrupa Parlamentosu'ndan gelen bir haber -tam Meclis Lübnan tezkeresini görüşmeye hazırlanırken- gözlerin AB'ye çevrilmesine yol açtı. Komisyon toplantısında 2006 raporuna tam 349 "değişiklik önergesi" sunuldu ve bunların çoğu da onaylandı. Bunların başında Türkiye'nin Kıbrıs Rumlarına limanlarını açması önkoşulu da geliyor tabii...Şimdi deniyor ki, bu raporun "bağlayıcı" bir yanı yok. Tavsiyeden ibaret. Üstelik rapor ay sonunda parlamentonun genel kuruluna gittiği zaman, komisyonun getirdiği değişiklikler de değiştirilebilir!.. Kaldı ki, esas karar mercii AB Komisyonu'dur ve Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso raporun bu halini hiç beğenmediği gibi, Ermeni sorununun Türkiye'ye tam üyelik için bir koşul olarak öne sürülemeyeceğini açıklamak zorunluğunu duydu.Bunlar ilk bakışta rahatlatıcı görünebilir; ama gerçek şu ki, AP Dışişleri Komisyonu'nda bu rapora (sadece 6'ya karşı) 52 milletvekili olumlu oy verdi. Bunlar Hollanda'dan Yunanistan'a kadar çeşitli ülkelerden ve Hıristiyan Demokratlardan Sosyalistlere kadar çeşitli partilerden...Bu parlamenterlerin bir kısmı seslerini duyuran güçlü politikacılar. Yani bu rapor Strasbourg'da AP Genel Kurulu'nda da, Brüksel'deki AB merkezinde de yankı bulabilir.Herhalde, AB Komisyonu'nun ekim ayında yayımlayacağı "İlerleme Raporu", parlamenterlerin raporu gibi saçmalıklar (Pontus Rumları misali) içermeyecek. Ama orada da Türkiye açısından başka olumsuzlukların yer alacağı kesin. Örneğin Rumlara limanların açılması talebi gibi... Bir dizi saçmalık Özetle, AP raporunun pratik anlamda fazla bir "kıymeti harbiyesi" olmasa bile, parlamenterlerin öylesine bir çoğunlukla gündeme olmayacak konuları getirmeleri, bu çevrelerde Türkiye konusunda hâkim olan havayı göstermesi bakımından çok anlamlı. Ve de tabii çok üzücü...İnsan 38 maddelik raporu okuyunca, "acaba bu politikacıların asıl amacı Türkiye'yi müzakereleri sürdürmekten vazgeçirtmek mi?" diye soramadan edemiyor.Son zamanlarda Türkiye'nin üyeliğini isteyen birçok AB yetkilisi, "Türklerin AB heyecanını kaybetmelerinden" şikâyet ediyorlar. Kabahat kimde? Bu tür raporlar ve davranışlarla heves mi kalır? skohen@milliyet.com.tr Esas amaç ne?